༯ b l o o d g a r d e n '9

348 42 69
                                    

Chapter 9

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Chapter 9

Jisoo,

Jungwoo'un odasında sarı renk kanepeye oturmuş onu izliyordum. Jungwoo elinde kemanı tutmaya çalışıyor ve her defasında hata yapıyordu. Bunu birkaç kez tekrarladı.

Burası mavi ve sarı renkleriyle süslenmiş çocuk odasıydı. Jungwoo'nun yatağı tekne modelindeydi. Aslında oda tamamen bir adayı ve adaya yaklaşmış tekneyi anımsatıyordu.

"Böyle mi?" Jungwoo'nun sesini duyduğumda gözlerimi duvardaki saatten indirdim. Saat gece sekizi bulmuştu.

"Hayır öyle değil." Eğilip Jungwoo'un elindeki kemanı tersine çevirdim. "İşte." Jungwoo masum gözlerini bana diktiğinde ellerimi kaldırıp salladım. "Ta-Tamam... o zaman şöyle yapalım. İlk önce sadece arşeyi kaldırmayı dene." Kemanın yayını Jungwoo'nun eline sıkıştırıp kemanı ondan aldım. Gözlerim kemanın üzerinde dolaştı. Alt kapak, yanlıklar ve sap akçaağaçtan yapılmıştı. Fazlasıyla kaliteliydi, acaba kime aitti?

Gözlerim yeniden neredeyse on yaşında olan Jungwoo'yu buldu. Jungwoo elindeki arşeyi sallıyordu. "Belki de..." Jungwoo'ya doğru eğildiğimde fazla yaklaştığımız için gözlerini kocaman açtı. "...yapmamız gereken daha ufak bir yayla başlamaktır." Çocuk kafasını aşağı yukarı salladı. Kemanı kanepeye bıraktım. "Şimdilik buna bir son verelim." Ayağa kalktığımda Jungwoo da kafasını kaldırıp bana baktı.

Gözlerim üstünkörü şekilde etrafta dolaştı. Joonseo nereye kaybolmuştu acaba? "Ama gidecek misin?" Jungwoo eliyle deniz mavisi gömleğimin aşağı kısımını çekiştiriyordu. Ellerimi kaldırmış şaşkın gözlerle çocuğa bakıyordum. Bu çocuk ne ara bana bu kadar bağlanmıştı?

Aklımı kurcalayan başka bir konu da vardı: Kim Taehyung denen adamla, yani bu çocukların amcasıyla haberlere çıkmıştım, fakat kimse bunu umursamıyor gibiydi. Sanki kimsenin bundan haberi yoktu.

Kendimi kaybetmeyip boğazımı temizledim. Eğilip Jungwoo'nun saçını okşadım. "Bir dahaki gelişimde sana uygun keman da getireceğim." Kafamı sağa doğru eğdim. Ne ara keman hocası olmuştum ki? Ben sadece pedagogdum. Acilen Lalisa hanımla konuşup ip gibi söküldükçe sökülen bu çılgınlığa son vermeliydim. Ah, boş verin, bir daha geleceğim falan yok. Jungwoo'nun ağlak gözlerine baktım. Şey... bilemedim; şimdi belki gelirim.

Joonseo Junghwan'la beraber odaya geçtiğinde ayağa kalktım. Ellerinde çizgi romanlar tutuyorlardı. Bu çocuk yine mi içinde vampir geçen bir şeyler okuyordu? Göz devirdim, ama o sırada Joonseo yaklaşıp bacağıma sarılmıştı. "Jisoo~" Yanağını bacağıma bastırmış yüzüme bakıyordu. "Biraz daha kalalım mı?~" Gideceğimizi anlamış olmalıydı. Kafamı sağa sola salladığımda dudağı buruştu. Ağlamaya hazırlanıyordu. Hadi ama! Sen on bir yaşında çocuksun, neden bebek gibi davranıyorsun?!

"İşlerimiz var, Joonseo." Onun saçını okşadım. "Yarın okulun var." Kaşlarımı kaldırdım. "Ve biliyorum ki sen sorumluluk sahibi bir çocuk olarak okulu asmayacaksın." İç çektim. "Gidelim mi artık-"

vsoo | Blood and Kiss (Kan ve Öpücük)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin