༯ h a t e '19

277 26 67
                                    

Chapter 19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Chapter 19

Taehyung

"Hayır! Hayır, öyle değil!" Taehyung'a arkadan sarılmış kemanı doğru tutmasına yardım ediyordum. Küçük bir salondaydık. Etraf mavinin açık tonlarıyla süslenmişti. Ortada uzun bir sehpa ve üzerinde mavi çiçekler vardı. Bu malikanede bir günün çiçeklersiz geçmezdi. Tuhaf bir çiçek takıntıları vardı. Kocaman arka bahçeden ve oradaki rengarenk çiçeklerden bahsetmiyorum bile. "İnsanlar zaman geçtikçe çalıştığı şeyde daha da becerikli olur." Derin nefes alıp ondan ayrıldım. Yüzüne baktım. Ondan ayrılmamın verdiği huzursuzlukla gözlerini masumca bana dikmişti. "Fakat sende aynı performansı göremiyorum." Kollarımı göğüsümde bağdaş yapıp elinde eğri duran kemanı izledim. "Belki de buna bir son vermeliyizdir."

"Bunu nasıl yaparım?" Taehyung kaşlarını kaldırmıştı. Elindeki kemanı kanepeye bırakıp bana yaklaştı. Ellerini belime doladığında halen ilişkimizin yeni olması nedeniyle utanmıştım. Belki de hep böyle hissedecektim? "Seni hayal kırıklığına uğratmak..." Kafasını sola doğru eğmişti. "...kalbini acıtmak..." Bana birazcık daha yaklaştı. Ellerimi kaldırıp göğüslerine bastırdım. Yüzümü ise olabildiğince ondan çekmeye, ama aynı zamanda da çektiğimi belli etmemeye çalışıyordum. Enteresan bir ikilemdeydim anlayacağınız. "...bunu asla yapmam."

"Nefes alamıyorum." Fısıldadığım için duyamamıştı. Başımı yere azacık eğmiş durumdaydım.

"Efendim?" Yumuşacık sesi...

"Nefes alamıyorum, dedim!" Kafamı aniden kaldırdığımda ona fazla yaklaştığım için gözlerini kocaman açtı. Kısa süre birbirimize baktıktan sonra gözleri dudaklarıma inmişti.

"Üzgünüm." Burnunu burnuma sürttü. "Şimdi daha çok nefes almamanı sağlayacağım." Sesi fısıltıya hunharca sarıldı. "Bundan -nefes almayacağından- emin olacağım." İçinde bir yerlerde vahşi birileri var gibiydi.

Beni belimden hızla kendine çekip -artık ne kadar yakın olabilir ki diyebilirsiniz, ama baya yaklaştırıp- dudaklarımızı buluşturdu. Her seferinde... her seferinde yaşanıyordu bu. Kaşlarımı yavaşça çatmaya başladım. Sanki öpüşmekten farklı bir şeydi bu. Dudaklarımı ısırıyor, kanatıyor ve sanki... o kanı içiyordu... İlk başta keskin olan acı, yerini utanç verici zevke bıraktı.

Ayrıldığımızda derin nefes alıp dudaklarımı birbirine bastırdım. "Neden? Neden böyle öpüştün ki?" Acı ve zevk arasında bir yerde hissettiğim bu duyguyla nefes nefese kalmıştım. Gözlerini şaşkın hâlde yüzümde dolaştırdı. Anlamamış ve bu yüzden duymak istiyor gibiydi. "Bir an beni tamamen içine çekeceksin zannettim."

"Yani?" Dudağı yavaşça sağa kaydı. "Nasıl öpmem gerekiyor? Ben bilmiyorum. Çünkü bu benim ilk seferim."

Dudaklarımız ağrısını görmezden gelip, gözlerimi kısarak, yüzünü inceledim. Onun gibi bir adamın şimdiye kadar hiç kimse ile öpüşmediğini kim tahmin edebilirdi ki?! O yakışıklı ve yetenekli en önemlisi de zengin bir adam. Şimdiye kadar bu konularda birkaç deneyimi olmuştur diye sanmıştım.

vsoo | Blood and Kiss (Kan ve Öpücük)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin