nisabolukbasi sizi takip etmek istiyor
"GÜNAYDIN OGEDAYY!" sabah anıl'ın çatalanan sesine rağmen bağırışıyla uyandım.
"günaydın anıl,günaydın..."
"kalk kalk kalk" anıl bir kolumdan tutarak beni yatağımdan kaldırmaya çalışsa da ağırlığım ağırlığına üstün gelince üzerime düştü.
"üzerimden kalk yağ torbası!"
"diyene bak,kaldıramadım yatağından be"
"kas o kardeşim kas." gözlerimle kollarımı gösterirken anıl'ın göz devirişiyle ağız dolusu bir kahkaha bıraktım.
"madem ayıldın hadi kalk"
"aslında hiç ayılamamışım." yorganıma sarılarak gözlerimi yeniden kapattım.
"ogedayy hadi!" anıl yanımda boş olan kısma atlayıp yorganın altına girdi.
"anıl,amacın nee?"
"sen kalkana kadar kalkmıyorum buradan." kollarını birbirine kavuşturarak tavana bakmaya başladı.
"anıl git sevgilinle mi bunu yapıyorsun kiminle yapıyorsan yap o kişi ben değilim." kahkahalarımı saklamaya çalışmak için kafamı yastığıma gömsem de çok bir faydası olmadı sanırım.
"bende sana bayılmıyorum oge,seni shiplediğimiz birileri vardır illa ki." kafamı yastıktan kaldırıp bakışlarımı anıl'a çevirdim
"Allah Allah kimmiş o?"
"öğrenmenin daha zamanı var sanırım. hadi kalk kalk kalk,oyalanıyorsun hala."
"hazır yatıyorken hadi biraz daha uyuyalım."
"ogeday,sırf seni kaldırayım diye 09.00'da kalktım sinir etme beni."
ani gelen bir aydınlanmayla yatakta oturur pozisyona geldim. "sen evime nasıl girdin?!"
"yedek anahtarını arıyordun ya,o bendeydi."
"sapık mısın oğlum sen?"
"bir tık korumacıyım diyelim."
"ayrıca konuyu saptırma,kalk giyin içerde bekliyorum seni." anıl'ın odadan çıkmasıyla bir kaçış yolumun olmadığını anlayıp dolabıma yöneldim."nereye gideceğiz?" odamdan anıl'a doğru seslenmemin sonunda anıl kapı kirişlerinden kafasını uzatarak ve sesini incelterek "sürpriiz" dedi.
dolabımdan kot bir pantolon tişört ve gömlek alıp hızlıca üzerime geçirdim. garip desenli çoraplarımdan birini de ayağıma geçirerek gömleğimi belime bağladım ve salona geçtim.
"vay be,kardeşime bak!"
"olmuş muyum?"
"soruyor musun birde?"
boy aynasında kendime bakarak ayakkabılıktan ayakkabılarımı aldım. "hadi çıkalım."
"geldim." anılla evden çıkıp kapının önünde durduk. "berkan gelecek birazdan bekleyelim burada."
"tamam." yaklaşık 5 dakika sonra berkan bir arabayla kapının önüne gelmişti. anıl her gün yaptığı bir şeymiş gibi arabanın ön koltuğuna hızla geçse de ben hem şaşkınlıktan hemde hazırlıksız yakalanmamın verdiği etkiden dolayı yerimde çakılı kalmıştım.
"gelsene oge." berkan camı açıp beni çağırınca sorgulama aşamasını arabaya bırakıp hızlıca arka koltuğa oturdum.
"hoşgeldiniz."
"hoşbulduk hoşbulduk da bu arabayı nereden buldun sen?"
"sorgulamadan günü gelişi güzel yaşamaya çalış ogeday." bu fikir şimdilik mantıklı geldiği için arkama yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladım.
"istek parçanız var mı ogeday bey?" anıl'ın arkaya doğru uzattığı kafasına fazlaca gülüp playlistimden bir şarkı gösterdim.
"hemen açıyorum!"
ciğerimi deliveren aşkı görün
tutun kolumdan beni Fas'a götürünsabahtan beri bakmadığım telefonuma bir bakmaya karar verip ekranını açmamla karşılaştığım bildirim başımdan vücuduma akan kanın hızlanmasını sağlamıştı. nisa beni takip mi etmek istiyor? daha 2 gün önce hesabını incelediğim kız beni takip mi etmek istiyor? hayat gerçekten şaka gibi ilerliyor... hızlıca isteğini kabul edip profilimi kontrol etmeye başladım. beğenmediğim fotoğrafları silme zamanım işte şimdi geldi!
nisabolukbasi takip isteğinizi kabul etti
kafamı ekrandan kaldırdığımda nisa'nın evinin önünde durduğumuzu fark etmem ve o günün gözümde tekrar belirmesi bir olmuştu. 2 gün önceki ogeday'a şu an yaşananları anlatsam bir taraflarıyla güler yoluna devam ederdi ama yaşanabiliyormuş meğer
"neden burada duruyoruz?"
"nisa'da bizimle yemeğe geliyor!"
"bugün çalışmıyormuş,bende o kadar iyiliğinin üzerine bizimle yemeğe gelmesini teklif ettim o da kabul etti." zoraki gülüşümle yalnızca 'ne güzel' demekle yetinip koltukta biraz sola kaydım.
biraz sonra o gün bakmaktan gözlerimin yaşardığı apartmandan nisa çıkmıştı.üzerine siyah bir tişört ve marvel karakterlerinin bulunduğu bir pantolon giymişti. ince bir kot ceket ve yarım topladığı saçlarıyla mükemmel gözüküyordu.
"hoşgeldin nisa!"
"hoşbulduum berkaan,beklettim mi?"
"yok yok,yeni geldik bizde." dedi anıl kendinden emince.
"sen nasılsın ogeday." berkan yavaştan gitmeye başlamıştı,nisa'nın sorusuyla daha bir sallanarak hızla toparlandım ve gülümseyerek gözlerimizi buluşturdum.
"iyiyim nisa,sen?"
"iyiyim bende."
"izin gününmüş bugün."
"evet evet,sen gitmedin mi bugün kafeye?"
"kaldıramadık ki beyefendiyi yataktan,erken kalksa net giderdi."
"yok bugün öyle dinlenecektim,hazır sınavlarım başlamadan felekten bir gün çalayım demiştim."
"ama ben dün sana yarın yemeye gideceğiz demiştim."
"zaten akşama kadar dinlenecektim ama anıl sabahın on ikisinde başıma dikildi."
"12.00 erken mi avel?"
"değil mi?"
"kişiye göre değişir sanırım." nisa'nın sözünün ardından radyoda çalan şarkıyla kafamı nisa'nın tarafındaki cama çevirerek dışarıyı izlemeye başladım.
aralık camdan içeri giren hafif esinti nisa'nın saçlarını uçuşturuyordu. bu hallerini karşısına oturup doya doya izlemek için,arabayı dolduran şeker kokulu parfümünü içime doyasıya çekmek için sabırsızlanıyorum sanırım.
these hearts adore everyone the other beats hardest for
inside this place is warm
outside it starts to pour
coming down
one love,two mouths
one love,one houseseeellllaaaamm
bir güne iki bölüm sığdırdım ve bu bölüm oldukça içime sindi,umarım sizde beğenmişsinizdir

ŞİMDİ OKUDUĞUN
one love,one house|texting
Teen Fictiongiden cevap veremeyecek kalansa anlatmaktan yorulmuş zaten w/ognis