"kanka zil çalıyor."
"bana ne çalar çalar gider."
"gerizekalı ya ogedaysa."
"hassiktir doğru." anıl bilgisayarı kapatıp hızla kapıya koştu.
tahmin ettikleri gibiydi. kapıdaki ogedaydı.
"neredesin lan sen?""siz neden benim kilidimi değiştirdiniz ve neden benim evimdesiniz?"
"senin üstün neden kanlı?"
ogeday ayakkabılarını çıkarırken aynı zamanda söyleniyordu da.
"siz gelin benim kapımın kilidini değiştirin,evimde kalın sonra bana hesap sorun." ani bir aydınlanmayla duraksadı. ya bilgisayarındakileri gördülerse?"bizde tam bilgisayarına bakacaktık,sen geldin. oğlum deli gibi merak ettik seni,nerelerdesin ya?"
ogeday kendini koltuğa bırakırken bir yandanda şükrediyordu.
"evime neden girdiniz?""kanka kaç gün seni aradık aradık açmadın telefonu. en son buraya geldik. aa beko karşıdaki amcaya haber verelim. herneyse sonra işgillenmeye başladık bayıldı mı bişey mi oldu diye dayanamadık kırdık kilidi. yani biz kırmadık da çilingir kırdı."
"oge yatağın öyle rahat ki,anılla sabaha kadar mışıl mışıl uyumuşuz vallahi." anıl koltuğunun altındaki yastığı berkan'a fırlattı.
"hani söylemeyecektik""ıyy gideyim de çarşaflarımı değiştireyim."
"otur otur. anlat nerelerdeydin ve üstün niye kanlı?"
ogeday tedirgince başından geçen her şeyi anlattı. ikili artık kuşku içindeydi. nisa'yı sormak akıllarına bile gelmiyordu şimdi.
"benim yüzümden mi yani?"
"duygusallığa başlama şimdi,çözmemiz lazım. önce sen sonra nisa dediler. sıra nisa da olabilir."
"abi nisayıda alalım burada kalalım."
"gerizekalı anıl,kızı niye işgillendirelim."
"doğru,başka bir şey bulmamız lazım. aaa nisa demişken." anıl çantasını açıp içinden bir bilet çıkardı.
"nisa bize bilet ayarlamıış!""aa bakayım." ogeday bileti çekiştirip anıl'ın elinden aldı.
"şimdi size planı anlatıyorum. evinize gidiyorsunuz,akşama kadar bana müsade ediyorsunuz. akşam konuşup bir yerde buluşuyoruz.""şimdi niye gidiyoruz biz?"
"beko kalk biz gidelim kardeşim,hadi." anıl berkan'ı çekiştirerek yerinden kaldırıp kapı dışına zor atmıştı.
"hadi hadi. gidelim de kafasını dinlesin. baksana neler yaşamış."
ogeday bilgisayarını kucağına alıp nisa'nın biletinin üzerinde yazan bilgileri aratmaya başladı.
"demek grup kafa." instagramdan grubun adını arattığında hesapta nisa'nın hesabından çok daha fazla nisa'nın fotoğrafı vardı.
grupkafa
grupkafa: @nisabolukbasi bateristimiz dinleyenlerimizi mest etti🥳
grupkafa
grupkafa:ritmi yaşayanlardan mısınız? @nisabolukbasi
nisabolukbasi:her zaman🤟🏻
yigit6050:nisam be nisam be🤌🏻
durukaraca:ritim kadın ya🤓
"lan bu yiğit" yiğit'in hesabına girdiğinde gözleri fal taşı gibi açılmıştı ogeday'ın. bu yiğit dünkü yiğitti. adını duymuştu bu çocuğun. nisayla alakası neydi?
"şimdi siktim belanı." çocuk elektro gitar çalıyordu. etiketlenenler kısmında çocuğun evinde gitar çaldığı bir video vardı. konum yalnızca bir semti gösteriyordu ama bu bir yerlerde işine yarayabileceği için şiir kitabına uzandı. şiir kitabı yoktu?
"lan kitabım nerede?"
"onu aldıysan sikerim belanı anıl." elleri titreyerek anıl'ı aradı.
"anıl kitabımı sen mi aldın?""hangi kitabı ya?"
"anıl beni sinir etme,masanın üzerindeki şiir kitabını."
"haa onu. bende kalmıştır muhtemelen kanka."
"anıl onu bana hemen getiriyorsun. içini açtığına dair bir ize rastlarsam yemin ederim kurtulamazsın benden. anladın mı beni?"
"anladım be anladım. getiriyorum beş dakikaya."
"iyi kapının önünde bekleyeceğim."
⛰
şiir kitabına sonunda kavuştuğu için ilk sayfasına yiğit'in adresini yazmıştı.
nisa'nın hesabına girdiğinde fake hesabından hikayelerine de baktı.
ss alıp onun hesabından da çıktı. 2 günün yorgunluğunun kemiklerine yansıdığını fark ettiğinde koltuğun bir ucuna kıvrılıp uyuya kaldı.
ilham perileri bana uğrayabilir mi🥹🥹2 gündür zorlaya zorlaya 500 kelime yazabildim. söz veriyorum diğer bölüm daha uzun olacak🥲❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one love,one house|texting
Novela Juvenilgiden cevap veremeyecek kalansa anlatmaktan yorulmuş zaten w/ognis