one love,one house|texting

.11.

yiğit
-günaydın

günaydın-

-bugün buluşalım mı?

konser var bugün,görüşeceğiz zaten-

-ondan önce seninle konuşmak istediğim şeyler var

bugün konsere arkadaşlarım gelecek,onlarla konser alanına geleceğiz. başka bir gün yapsak olmaz mı?

-iyi peki🥲

kırılmadın değil mi?-

-hayır ya

⛰

"günaydın ogedayy"anıl ogeday'ın başında iki tencere kapağını vurarak uyandırmaya çalışıyordu. o günden sonra bir plan yapmışlardı ama planı konser gününden sonra uygulamaya karar vermişlerdi.

dün gece berkan ve anıl ogeday'ın evinde kalmışlardı çünkü plana göre nisayla ogeday'ın evinde buluşacaklar ve konser yerine öyle gideceklerdi.

"aptal! insan uyandırıyorsun değil mi?"

"tartışılır." anıl tencere kapaklarıyla koşarak mutfağa kaçtı. ogeday bedeni yataktayken kafasını kaldırmakta fazlaca zorlanmış olsa da kafasını kaldırıp etrafına bakınmıştı. güneşin kızıllığı gökyüzündeki işlevini kaybediyor onun yerine coşkulu sarılık yeryüzünü neşelendiriyordu. odası da bundan nasibini almışcasına gün ışığıyla aydınlanıyordu. güneşi selamlarcasına kısaca gülümseyip yorganını üzerinden attı. bugün güzel bir gündü. fazlasıyla güzel bir gündü!

elini yüzünü yıkayıp mutfağa geçtiğinde arkadaşlarının kahvaltıyı hazırladığını hatta oturup yemeye başladıklarını görmüştü.
"hainler. beni bekleseydiniz ya."

"vallahi ogecim fırından sıcccacık simit aldım. sen gelene kadar soğutamazdım. simit hassas noktam biliyorsun."

"susamlarını dökersen sen temizlersin o zaman anılcım." ogeday sabahını aydınlattığına inandığı çaydanlığın yanı başında çayını doldururken bir yandan da arkadaşlarına laf yetiştiriyordu.

"konuştunuz mu nisayla? kaçta gelecek buraya?"

"yok daha aramadım. aa dur arayayım hemen." berkan telefonunu pijamasının cebinden ani bir hareketle çıkarıp nisayı aradı.

"günaydın nisaa!"

"günaydınn"

"uyandırmadım değil mi?"

"yok yok. ne giyeceğimi seçiyordum."

"oo iyi iyi. kaçta burada olursun."

"ya benim konser alanında bir tık erken olmam gerekiyor. o yüzden 15.00 gibi gelsem sizin için sorun olmaz değil mi?"

"yok yok. sen hazırlanırken bizde etrafı gezeriz."

"isterseniz sizi minik ama tatlı kulisimizde misafir edebilirim."

"tabii,çok isteriz. değil mi?"