12

501 71 50
                                    

Bölümü unuttuysanız kontrol edin. Çünkü ben bile unuttum 

Çok özür dileyerek bölümü bırakıp gidiyorum.

***

"Ona onu çok sevdiğimi söyle." Dabi diğerlerini bekletmemek adına dışarıya çıkarken Bakugou dizlerinin üstüne çöktü. Söyledikleri doğru muydu yalan kıydı bilmiyordu ama kalbi acıyordu. Kurdu omegası olmadığı için zaten huzursuzdu üstüne bu sözler eklenince daha da çok acıtıyordu kalbini. Belki de kurdu omegasını hissediyordu.

***

Deku günlerdir koklamak istediği koku ile uyanmıştı. Kalbi hızlı hızlı atarken hemen gözlerini açtı. Karamel kokusu alıyordu. Etrafına baktı. Katsuki'yi aradı gözleri. Aradığı şeyi bulamayınca geriye yaslandı. 
Yine mi rüyadaydı. O ilaçlar onu delirtecek hale gelmişti. Şu an hangi kısımdaydı? Rüya mı? Gerçek mi? 

Ağrıyan başına elini koydu. Şu an düşünmese iyi olurdu. Akışına bırakacaktı. Yavaş yavaş ovdu. Elini indirdiği yerde bir tişört gördü. Çok tanıdık geliyordu. 
Hızlıca aldı eline ve burnuna götürdü. Kokunun kaynağını bulmuştu. Derince çekti içine. Mutlu ve heyecanlı feromonlar yaydığının farkında değildi. 

Yatağın üstünde birkaç tane tişört ve bir atkı gördü. Atkıyı boynuna doladı. Geri kalan tişörtlerle küçük bir yuva yapmaya çalıştı. Bir süre idare ederdi onu. Yuvanın içine girdi. Etrafı Katsuki'nin kokusuyla dolmuştu. Son birkaç ayın en huzurlu dakikalarını geçiriyordu. 
Eli yavaşça karnında dolaştı. Bu hissi seviyordu.

Bu dakikalar ona ilacın etkisindeymiş gibi hissettiriyordu. Acıktığını anladı. Şu an rüyadaysa uyanıkken yemiş olmalıydı.   

Kapı yavaşça açıldı. Dabi gelmişti. Deku'nun uyuma ihtimaline karşı sessiz olmaya çalışıyordu. Bazen kendi isteğiyle uyuyor, rüyaların yorgunluğunu atmaya çalışıyordu. 
Dabi elindeki yiyecekleri küçük masaya koydu. Gözleri yatağa kaydı. Yuvayı görünce gülümsedi.

"Uyandın mı? Yemek yemelisin."
"Uyanıkken yemiş olmam lazım."
"Şu an uyanıksın."
"Bunu nasıl bileyim ki?"
"Şöyle yapalım. Şimdi ye uyanınca da yersin. Çok yesen bir şey olmaz." Dabi'nin söyledikleri üzerine derin bir nefes verdi. Yuvasından yavaşça çıktı. Oturur pozisyona geldi. Tabağı alıp yemeye başladı. 

Dabi sesli bir nefes verdi. "Dün Dynamite'ın yanındaydım."

Deku aniden kafasını kaldırdı. Devam etmesini bekledi.

"Seni çok sevdiğini söylememi istedi."
"İyi miydi? Ona bir şey yapmadınız değil mi?" Korku ve endişeyle sordu. Dabi başını iki yana salladı.

"Bir şey yapmadık. Ama o seni çok özlemişti. Sadece gözlerine bakarak bile anlaşılıyor."
"Bende onu çok özledim." 
"Neden özgünlüğü verip kurtulmuyorsun ki?"
"Sence özgünlüğü verince rahat yaşayabilecek miyim? Sadece benim için değil tüm dünya için bir sorun bu." 
"Hadi ye yemeğini. Düşünme bunları." Aklına getirmişti bile nasıl düşünmesindi. Konuyu değiştirmek istedi Dabi.

"Cinsiyetini hissediyor musun?"
"Onu hissetmem epey zamanımı aldı. Eğer cinsiyetini hissedersem doğuma yakın olur herhalde."
"Doğumuna neredeyse iki hafta kaldı. Nasıl hissediyorsun?"
"Korkuyorum." Yemeğiyle oynamaya başladı. "Biliyorsun doğum fazla acı verici. Benim erkek omega olmamda daha fazla acıya sebep olacak. Bir yerde okumuştum omega alfasının feromonlarını alırsa daha kolay ve daha acısız oluyormuş."

"Elimden bir şey gelmiyor."
"İnan bana burada olduğum sürede bana çok yardımcı oldun."
"Ama seni buraya getiren de biziz."
"Sen sadece emir kulusun." dedi Deku.

"Dabi! Yukarıya gel! Görev var!" diyen Toga'nın sesi duyuldu.

"Ben gidiyorum. Yemeğini ye." Ve odadan çıktı.  Olacaklardan habersiz bir şekilde yemeğini yemeye devam etti.

Katsuki sinirle kafasını kağıtlardan kaldırdı. Bakmadıkları bölge kalmamıştı. Daha kuytu köşelerde olmalıydı. Her bölgenin haritasını tek tek çıkarmıştı. İnceledikleri yerleri işaretlemişti. Yine başarısızdı. Kafayı yiyecekti. Özellikle Shigaraki'nin dediklerinden sonra sinirlerine hakim olamıyordu. Düşündüğü şeyin olmasını istemiyordu. 

Kafasını masaya, haritaların üstüne, koydu. Ağlayacak gibiydi. Gözlerini açtı. Kafasını yavaşça kaldırırken gördüğü isimle hızlıca ayaklandı. Kırmızı kalemle o bölgeyi işaretledi.

"Burası nasıl aklıma gelmedi benim!" Suç oranlarının yüksek olduğu o bölgeye gitmek nasıl kimsenin aklına gelmemişti. Gözünü biraz daha gezdirdi. Gülümseyerek bir yeri daha işaretledi. Suç oranlarının en düşük olduğu sakin bir yerdi. Kimsenin buradan şüphelenmeyeceğini düşünmüş olabilirlerdi.
Kahraman ajanslarının yoğun olduğu kısmı ve alışveriş merkezlerinin olduğu kalabalık kısmı işaretledi. 
Haritaları alarak şirkete ilerledi. Diğer kahramanlardan birkaçını -Uraraka, Kaminari, Kirishima ve Sero'yu- çağırdı. Hızını kaybetmeden ajansa geldi. Hemen odasına çıktı. Arkadaşaları onu odasında bekliyordu. 
Elindeki kağıtları masaya bıraktı.

"Yaklaştığımızı hissediyorum. Bakmadığımız dört nokta buldum. Bunlardan birinde olmalı. Yer yarılıp da içine girmediler." Haritaları açtı. Aklındakileri anlatmaya başladı. "Yarın suç oranlarının yüksek olduğu yere gideceğiz." diye bitirdi planı.

O sırada Deku yemeğini yemiş on beş dakikadır oturuyordu. Sancıları  bu aralar fazla oluyordu. Ve o anlardan birindeydi. Elini karnına koydu yumuşak hareketlerle ovmaya başladı. Geçmiyordu. Bu seferki çok fazlaydı.
Aklına gelen şeyle gözlerini irice açtı.
"Şu an olmaz anneciğim. Lütfen." Sesi fısıltıdan farksızdı. Acı çekiyordu. Çok fazlaydı. 

"Dabi burada değil. Yardım edecek kimsemiz yok. Lütfen dur." Gözyaşları çenesinden aşağıya süzülüyordu. Elini aşağıya indirdiğinde ıslaklığı hissetti. Eline baktı. Suyunun şeffaf olması gerekiyordu! Kırmızı değil!
Son gücüyle ve son umuduyla yukarıya seslendi. İllaki birileri vardı. Ama ona yardımcı olacaklar mıydı?

"YARDIM EDİN! LÜTFEN! Lütfen." Gücü daha fazla yetmiyordu. Ne yapacaktı şimdi. İçinden tanrıya dualar ediyordu.

"YARDIM-"  soluğu kesilmiş gibi hissetti.

Şanslıydı. Kurogiri yukarıda bardakları temizliyordu. Duymuş elindeki bardağı hemen bırakarak aşağıya inmişti koşar adımlarla. Deku'yu o halde görünce portal ile doktorun yanına gitti. 
"Sanırım doğum başladı! Acele et!" Doktor eşyalarını alıp İzuku'nun yanına geçti. Doğumu zor olan erkek omeganın bu şartlarda daha da zorlanacağını biliyordu. Deku alfasının tişörtlerinden birini yüzüne koydu. Kokunun acısını azaltmasını istiyordu. Eliyle yorganı sıkıyordu.
"Doğum başlayalı çok olmuş. Acele etmeliyiz." 



selaminko

Ben buna daha geçen gün bölüm atmadım mı ya? Ne ara bir ay olmuş?

eğer bir daha kurguya başlarsam önce tüm bölümleri yazıp gün gün paylaşacağım. Olmuyor böyle hem siz yoruluyorsunuz hem ben.

Normalde mühürlü eşler birbirini hisseder ama burda hissetmiyor. Neden? Çünkü Bakugou'nun meraktan ölmesini istiyorum. Evet.

Kurogiri ve Dabi'nin vicdanı var arklarım Shiga-daddynin aksine

Diğer bölümü hemen yazmaya çalışacağım inş

Kendinize iyi bakın <(_ _)>

KORKU | BakuDeku [omegaverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin