Kaya'nın Anlatımından
Güneş'in kan kustuğunu görünce çok korktum. Ben :
- Çabuk Çalayır git şifacıyı bul çabuk !!! Dedim. Güneş'i çabuk yatağa yatırdım. Ağzından akan kanı sildim ve elinden tuttum :
- Güneş nolur bilincini kaybetme !! Diye bağırdım. Güneş gözlerini zar zor açıp :
- Be- Ben seni..... Dedi ve kan kustu. Ben ona tutunup kafasını göğsüme yasladım ve :
- Tamam sakin ol kendini yorma iyileşiceksin O zaman istediğin kadar seni dinleyicem. Dedim. Koçkar Beg :
- Yavrum kızım nolur beni bırakma. Dedi ağlayarak kızının elini tuttu. Babam :
- Nsrde kaldı şifacı. Dedi. Prens Tangyao bir adam attı ve :
- Şifacı gelene kadar nabzına bakmak istiyorum belki panzehir vardır bizde. Dedi. Ona öfkeli bir bakış atsamda yapabileceğim çok birşey yok. Koçkar Beg :
- İyi tamam çabuk bak. Dedi. Güneş'in nabzına baktı :
- Nadir bir yılan zehri zor elde edilir. Ölümcüldür. Derken ben sinirle :
- Panzehiri var mı söyle !! Dedim. Prens Tangyao şaşırsada :
- Endişelenme Kaya Tegin tüm panzehirler bende mevcut olmasada panzehirin tarifini biliyorum müsade edin şifacı ile birlikte yaparım. Dedi. Ona güvenmekten başka çarem yok kollarımda duran kadın için :
- Tamam hadi çabuk olun. Çalayır Prense eşlik et çabuk. Dedi. Me Jin şaşkınca abisine baktı ve giderken :
- Bende yardım edeyim. Dedi. Ben Temur'a dönüp başımla işaret verdim o da onları takip etti. Güneş öksürmeye başladı ve yine kan kustu. Gözünden taş damladı. Ona sarıldım ve :
- Canın acıyorsa bana bağır , ısır vur ama susma nolur !! Dedim. Güneş gözünden yaş aktı ve :
- Canım çok acıyoor kalbim parçalanıyor gibiii aaaahhhaaaaağğ. Diye bağırıyordu. Bende gözümden yaş akarak :
- Tamam dayan geçicek ben yanındayım. Dedim. Koçkar Beg :
- Kızım beni yalnız bırakma seni evlendirirken bile dayanamadım yavrum nolur dayan sen daha çocuk sahibi olup uzun süre yaşıycaksın. Gök Tengrim korusun . Dedi ağlayarak. Güneş derin nefes alıp benden destek alarak :
- Ben iyiyim BABA!! Dedi. Koçkar Beg mutluluktan ağladı :
- Biliyorum kızım iyi olucaksın. Dedi. Güneş'e sımsıkı sarıldım bırakmak istemeyerek. Güneş bize baktı ama sonra bilincini kaybetti. Onu sarstım ama uyanmıyor. Ben :
- Güneş , Güneş beni bırakma nolur dayanamam . Dedim ağlayarak . Herkes bana bakıyordu. Günselü'nin gözünden bir damla yaş aktı ve kolarak gitti. Ama umrumda değil umrumda olan sevdalandığım kadın. Anam :
- Kaya yapma oğlum kendine gel. Dedi. Ben :
- Ana ben Güneş olmadan yaşayamam nefes dahi alamam !! Diye bağırdım. Gğneş uyanmıyordu. Sonra Prens Tangyao ortaya çıktı :
- Panzehiri hazırladım içirelim. Dedi. Bilinci kapalı olduğu için panzehiri ona veremiyoruz . Ben :
- Herkes çıksın. Dedim. Hepsi bana bakıyordu. Babam :
- Hadi gidelim iki evdeşi baş başa bırakalım. Dedi. Me Jin :
- Panzehiri alırsa sabaha kadar uyanır. Dedi. Ben başımla onayladım ve herkes gitti. Ben :
- Güneş seni seviyorum. Dedim. Ve panzehiri kendi ağzıma aldım ve Güneş'i öperek panzehiri ağzına verdim. Ve onu alnından öptüm. İçeri Kuzu Beg geldi :
- Kaya Yabgum çapulculardan gelen bilgilere göre Çolpan Han , Rahip Tayzu ile irtibata geçmiş . Balamir Yabguyu veren kişi Rahip Tayzu. Çolpan Han'a vermiş. Dedi. Sonra Çalayır geldi elünde bir bardakla :
- Kaya Yabgum , Güneş Bike çinlilerle çay içtiği zamandan sonra böyle belirtiler gösterdi ve bardağı gizlice almıştım içinde zehir var. Dedi. Ben öfkeyle :
- Benim evdeşimi zehirleyen yılanlar içimizdeymiş ve bunları yaparken siz farketmediniz öyle mi !!! Diye bağırdım. Güneş'i zehrileyenlere bedelini ödettiğim gibi Balamir Yabgu ile Çolpan'a da onlarla iş birliği yaptıkları için bedelünü ödeticem. Ben :
- Çalayır git ve bu zehrin aynısını o Çinlilere içir bu akşam. Dedim. Çalayır tedirgince baksadı kabul etti ve gitti. Kuzu Beg tam bir şey söyliycekken :
- Kuzu Beg sende git Balamir ile Çolpan'ı izle planlarını intikam ama bu yolda ne haltlar yiycekler belli değil iyice izle onları. Dedim. Kuzu Beg :
- Emeredersiniz Kaya Yabgum. Ancak Çinlileri öldürürsek çok büyük sıkıntı olucak. Dedi ama ben hiddetle :
- Sevdiğim kadına kim dokunmaya kalkarsa kalksın hayatıyla ödeticem !! Dedim. Ve sonra önümde bağır basıp gitti. Tekrar Güneş'in yanına geçtim. Elini tutup öptüm :
- Sana zarar veren kimseyi affetmiycem. Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan
Historical FictionBen bu kitabı Destan dizisinden uyarlanarak yazdım. Ama kendi açımdan yazıcam. Ve karakterlere farklı kader biçicem. Dağ ve Göğün arasındaki düşmanlığı , devletin yönetilmesini, bunca savaşın ortasında yeşeren aşkı ve güçlü , diz çöktüren bir kadın...