10.Bölüm, Kirli Sayfalar

32 14 25
                                    

"Haydi gidelim, Bensu'ya yanına geleceğimi söyledim,bekliyormuş."
"Olur, gidelim."

Hızlıca yayılmış olduğum yataktan doğruldum ve komodinin üzerindeki telefonu elime aldım. Emir'e gözlerim kayınca kapıya yaslanmış şekilde beni beklediğini fark ettim.

Aynada kendimi süzdüm. Üzerimi değişmeli miydim? Bence gerek yoktu çünkü eve gelince üzerimi değiştiğim şekildeydim. Ayrıca benim için her daim rahatlık, şıklıktan önce geldiği için sorun yaratmayacağını umdum.

Makyaj masasına yöneldim, tarağımı aldım ve salık saçlarımı nazik, bir o kadar da hızlı bir şekilde taradım. Parfümümü boynuma, saçlarıma, ve tişörtümün üzerine bir-iki fıs olacak şekilde sıktım. Şekerli kokuları seviyordum ve bu parfümde oldukça severek kullandığım bir parfümdü. Dudaklarıma ise elime ilk geçirdiğim parlatıcıyı sürmemle birlikte artık hazırdım.

Emir, 'sonunda' der gibi bir bakış attı. Onun bu haline karşılık, hiçbir cevap vermeden sadece göz devirmekle yetindim. Askılıktaki montumu da 'ne olur ne olmaz' düşüncesi ile elime aldım ve Emir'in yanından sıyrılarak ondan önce merdivenlere yöneldim.

"Seni o kadar bekledim, sen hareket etmemi bile beklemeden kaçıyor musun cidden?" diye seslendi arkamdan.

"O kadar bekledim dediğin en fazla 5 dakikadır, nankörlüğünde bu kadarı!" diye bağırdım bana yetişmek için merdivende hızlı adımlar atarak yanıma gelen Emir'e.

"Yetiştim sana zaten, üzülebilirsin." dedi dil çıkararak.

"Çok gıcıksın."

"Biliyorum, teşekkür ederim."

Yan yana ilerlemeye devam ederken Emir benden önce davranarak evin kapısını açtı.

"Buyrun, matmazel." dedi. Hemen ardından da geçmem için kenara çekildi.

Yanından geçtikten sonra, "Çok incesiniz bayım, teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.

Gülümsediğini görür gibiydim.

Arabaya doğru sessiz bir biçimde ilerledik. Arabaya vardığımızda ikimizde kendi kapılarımızı açtık ve oturduk. Ön koltuğa geçmeyi tercih etmiştim bu defa. İkimizde koltuklarımıza geçip kemerlerimizi taktık ve ardından Emir arabayı hareket haline geçirdi.

Benimle göz teması kurmadan bir soru yöneltti, "Heyecanlı mısın?"

Hiç düşünmeden, "Fena hâlde hemde, beni görünce ne tepki vereceğini çok merak ediyorum. O da senin gibi mi davranır Emir?" dedim.

"Nasıl tepki vereceğini bilmiyorum, Alyeska. Kendi tercihine bağlı bir durum, seni kıracak birşey yapmak isteyeceğini sanmıyorum." dedi düşünceli şekilde. Konuşurken duraksadığını belli ediyordu. Adeta yanlış birşey söylememek için kelime seçer gibiydi. Ben sessizliğimi korurken bu defa da,"Hem ben nasıl davrandım ki sana, o da senin gibi mi davranır diye soruyorsun?" dedi.

Boğazımın düğümlendiğini bariz bir şekilde hissedebiliyordum.

Yutkundum.

Bir kez daha.

"Yani, sen beni sevmiyor gibiydin...yani seviyor ama sevmiyordun. Çok yakın bir dostunu görmüş gibi davranıyor, fakat nefretle bakıyordun. Kırgınlık hep ruhundaydı ve çekinmeden dile getiriyordun. Yaraladığımı biliyorum, üstelik ruhunu. Ama inan, aynısını çekinmeden yaptın. Ödeşmedik mi sence de?" diye sordum.

ALYESKASIZ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin