11.Bölüm, Geçmişin Kırıntıları

27 5 12
                                    

2013 yılı, Yetiştirme Yurdu...

"İşte! Bir tane daha eklersem olur!" diye bir sevinç çığlığı kaçtı ağzımdan. Biraz daha sesli konuşmaya devam edersem her an müdire teyze burayı basabilirdi!

Emir'in kahkahaları kulağıma doluştu. Ellerimi açıp ona doğru dikey şekilde uzattım. "Birlikte başardık, çak bir beşlik!" dedim hiç dinmeyen neşemle.

"Çok sevecek bu bilekliği, kırmızıyı seviyor!" dedi ve ellerini ellerimle hızlı bir şekilde buluşturdu, o da en az benim kadar neşeliydi.

"Yavaş vursana be! Elim acıdı!" dedim mızmızlanarak. Acıyan ellerime üflemeye başladım.

"Özür dilerim, bekle." dedi ve ellerimi avucunun içerisine alarak o da benim gibi acımı dindirmeye çalışırcasına üfledi. Hızla elimi çektim. Salak çocuk.

"Bırak, tamam! Geçti zaten." dedim.

"Hep mızmızlık yapıyorsun dalgacık, şunun ucunu bağla da götürelim bir an önce Bensu'ya!" dedi. Kendi yaptığı mızmızlıktan haberi yoktu herhalde, ben onun yanında prenses gibiydim. Veya peri kızı.

Umarım peri kızı gibiyimdir, peri olmak istiyorum!

"Emir!" diye ani bir çıkış yaptım ve hemen ardından otomatik olarak dolan gözlerime ek olarak dudak büzdüm.

"Efendim, Alyeska? Yine ne var?" dedi gözlerini devirerek.

"Ben neden peri kızı değilim!" diye bağırdım ve yüksek sesle ağlamaya başladım.

Emir uzaylı görmüş gibi bana bakıyordu. 'Hey dünyalı, ben dostum!' dememi falan mı bekliyordu anlamış değildim. Düşüncelerimle boğuşurken minik ellerimle gözyaşlarımı silmeye çabalıyordum.

Konuşma zahmetinde bulundu. "Sus, lütfen! Şimdi müdire anne gelecek, herşey çöp olacak. Hediyeyide veremeyeceğiz!" dedi ve bir çırpıda elleriyle ağzımı kapattı.

"Hırçın dalga. Bir gün yanında olmazsam kim uğraşacak seninle?" diye bir soru yöneltti ve hemen ardından sustuğumu anladığında ellerini ağzımdan çekti. Ona ters bir bakış attım ama pek umursamış görünmüyordu. Sonrasında sorduğu soruyu ilk defa düşündüm. Hiç düşünmemiştim bunu daha önce. Sahiden, kim uğraşırdı bu denli benimle? Bazen müdire teyzenin bile benimle daha az uğraştığını düşünüyordum.

"Bir gün neden yanımda olmama ihtimalin olsun ki? İstemiyor musun yoksa beni? Hani arkadaştık biz!" dedim dudak büzerek. Düşüncelerimin geri kalanını yansıtmak yerine sadece bunu söylemeyi tercih etmiştim. Gözlerim dolmaya başlamıştı tekrardan, burnumun direğinin sızlaması elbetteki buna işaretti... Aptal Alyeska!

Emir biraz düşünmenin ardından,"Tabii ki arkadaşız, ama senin ne yapacağın belli olmuyor ki! Sen beni bırakacaksın, hissediyorum bak!" dedi.

Gerçekten salak olduğuna şuan itibariyle emin olmuştum.

"Ben sizi bırakmam, küsmem hiç, söz! Hatta hepiniz küsün bana! Ama ben size yine küsüp konuşmamazlık yapmam ki! Söz veriyorum hep yanınızda olacağım. Hem siz benim tek arkadaşlarımsınız." dedim gülümseyerek.

Ben onlara hiç küsebileceğimi hayal edemiyorum, konuşmayı kesen tarafın ben olacağıma ya da... Umarım onlarda bana küsmez! Küserlerse ne yapardım ben?

"Hadi, son kırmızı lastiğide geçirdiğimizde olacak bu bileklik! Bensu uyanmadan vermeliyiz ona." dedim ve hemen son lastiğide diğerlerinin ucuna bağlamaya çabaladım.

ALYESKASIZ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin