↬1 | Sır Duvarı (Düzenlendi)

558 101 277
                                    

Su Krallığında her zamanki gibi soğuk ve kuru bir hava hakimdi. Fakat buna rağmen genç kız tek başına soğuk göle ayaklarını sokuyordu. Tek olmasının nedeni ise ailesinin her seferinde onsuz toplantılar düzenlemesiydi.

Gizem onlardan değil miydi neden yanlarına almıyorlardı?

Genç kız düşünceleri ile boğuşurken ablasının bağırmasıyla ona döndü. Prenses İrem, her zaman favori prenses olmuştu. Gizem'in yanı sıra daha ciddi, sorumluluk sahibi bir Prenses iken Gizem hâlâ çocuk gibi eğlenme peşindeydi.

"Gizem nerelerdeydin saatlerdir seni arıyorum!" Ablasının bağırmasıyla ufakça omzunu silkti.

"Sanki çok umrunuzda."

"Tabii ki umrumuzda Gizem, sen benim biricik kardeşimsin."

"Neden arıyordun beni?"

"Birazdan Ateş Krallığı ziyaretimize gelecek. Hep beraber orada olmalıyız."

Ateş Krallığı adını duyunca yüzü düştü çünkü orada Atakan isminde bir prens mevcuttu.

Atakan asil, kusurusuz ve bir o kadar da korkutucuydu. Gizem ne zaman onu görse kalbinde oluşan hareketlenmeye engel olamıyordu ama bir sorun vardı, ablası ve Prens Atakan zaten beraberdi.

Yeni öğrendiği gerçekle bir süre yıkıldı ama toparlandı çünkü ablası mutlu olsun istiyordu, herkes gibi.

Beraber saraya girdiklerinde Gizem her zamanki gibi saray bekçilerine selam verirken ablası hiç onlara bakmadan ilerliyordu, o hep böyleydi. Soğuk ve ciddi.

"Üstünün başının hali ne Gizem, sen bir prensessin."

Annesinin bağırmasıyla üstünü inceledi. Uçları çamur olmuş, belindeki kurdelesi de kopmuştu.

"Hizmetliler lütfen Prenses Gizem'i odasına götürüp üzerini değiştirin." İtiraz etmesine fırsat kalmadan hizmetliler elinden tuttu ve odasına doğru çekiştirmeye başladılar.

"Prenses ne giymek istersiniz?" Gizem her gün bu sorunun sorulmasından bıkmıştı çünkü seçemiyordu. Hepsi ona güzel geliyordu.

"Bilmiyorum." dediğinde hizmetli dolaptan buz mavisi uzun elbiseyi çıkardı ve giymesine yardım etti, saçının bir bölümüne de papatya koymadan edemedi.

Merdivenleri sekerek aşağı inerken birisi görse kızacağını biliyordu ama yine de böyle inmek daha eğlenceli geliyordu.

"Ne zaman düşeceksin diye düşünüyorum." Tanıdık derin ses ile durdu.

"Sanane."

"Bir Prensese göre fazla kabasın Gizem." Prens Atakan'ın söylediği cümle ile göz devirdi.

"Bir Prense göre fazla burnunu sokuyorsun her şeye."

"Ablan nerede?" Prens Atakan söylediği şeyi takmadan sorusunu sormuştu.

"Ne bileyim ben!"

"Ablan değil mi o senin?"

"Ablam diye her adımını takip mi etmeliyim!" Kendi aralarında her zaman olduğu gibi atışırken Prens Atakan pes edip Prenses Gizem'in yanından gitmişti.

Bu atışmalar bile kalbini hızlandırıyordu genç kızın, 'ne vardı bu çocukta bu kadar kalp ritmimi değiştiren?' diye geçirdi içinden.

Sonunda büyük salona geçtiğinde herkese selam verip en yakın arkadaşı Nisa'nın yanına kuruldu.

"Seni çok özledim Nisa."

"Ben de öyle ama biliyorsun bu sıralar pek dışarı çıkarmıyorlar."

"Biliyorum, benimkiler de öyle."

"Ama sen kaçabiliyorsun Gizem." dediğinde Prenses Gizem yaramazca kıkırdadı. "Odama geçelim mi biz?" dediğinde Nisa kafasını aşağı yukarı salladı ve genç kızın elinden tuttu.

Ailelerinden izin alıp yukarı çıktıklarında Nisa kendini hemen Prenses Gizem'in yatağına attı.

"Senin yatağın bir başka." dediğinde gülümsedi genç kız.

"Ee anlatsana yok mu bir şeyler?"

"Bende hiçbir şey yok sende?"

"Her zamanki şeyler işte, ailem yine bensiz toplantılar yapıyor. Hatta ablam fazladan özel güç dersleri bile almaya başladı. Beni neden hiç umursamıyorlar?"

"Acaba senden korkuyorlar mı?"

"Saçmalama Nisa, çok kitap okuyorsun."

İki prenses o akşam hiç durmadan sohbet etmişlerdi ve gittiklerinde genç kız yine tek başına kalmıştı.

Odasına geçeceği esnada hiç duymak istemediği bir olaya şahit olmuştu.

Annesi, babası ve ablası şöminenin başına geçmiş konuşuyorlardı. Durdu ve onları dinledi.

"Gizem yakında reşit olacak, gerçekleri söyleyecek misiniz?" Ablasının sorusuyla kulağını daha da yaklaştırdı genç kız.

"İrem, baş kahinin söylediklerini sen de biliyorsun, bilmemesi en iyisi yoksa her şey yerle bir olabilir."

"Gizem öyle bir kız değil anne, o iyi ve sevgi dolu bir kız. Kahinin anlattığı gibi şeyler asla gerçek olmayacak."

"Bu konuyu artık uzatmayın, kimse Gizem'e bir şey anlatmayacak. Kendini beceriksiz bir Prenses sansın yeter." Babasının sert sesiyle ikisi de sustuğunda Gizem tam oradan ayrılacakken dikkatini çeken o isimle yeniden durdu.

"Prens Atakan ile ciddiyseniz nişanınızı yapacağız kızım, bugün Ateş Kralı ile konuştuk." Prenses İrem sevinçle yerinden kalkarken genç kız gözünden düşen bir damla gözyaşı ile hızla oradan ayrıldı.

O geceye dair hatırladığı tek şey ise gözleri şişene kadar ağlamış olmasıydı.

KIYAMET KRALİÇESİ (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin