Güneş yılın en sıcak halinde, akan sular ise ılıktı. Bu Prenses Eda'nın en sevdiği havaydı.
Yeşiller içindeki bahçesinde gezerken çiçekleri ile ilgilenmeden de edemiyordu.
Bir taşın ayağına sekerek gelmesiyle gözleri o yöne döndü ve gördüğü kişiyle adeta gözleri parladı.
"Emre senin burada ne işin var?"
"Abin yani Prens Burak ile görüştüm, seni de görmek istedim."
"Gel sana yeni yetiştirdiğim çiçekleri göstereyim."
Prenses, prensin elinden tutup çiçeklere yönlendirirken Emre birleşen ellerine bakıyordu.
"Nasıllar?"
Heyecanlı sorusuna karşılık içten bir gülümseme sundu Emre. Bu kızın yanında kendini fazla özgür ve mutlu hissediyordu.
O sırada uzaktan onları izleyen Kral Enes'i farketmemişlerdi bile.
Gizem
"Canım, yemeğini neden yarım bıraktın?"
"Çünkü doydum Gizem."
"Birisi yemeğini bitirmeden masadan kalkmak büyük saygısızlık ama ben daha bitirmedim o yüzden lütfen geri otur."
Atakan derin bir nefes verdikten sonra geri yerine oturdu. Yemeğimi yerken onun bu haline gülmeden edemedim.
"Bugün ne yapacaksın?" Sorumla bana döndü.
"Ben de bilmiyorum."
"Her şey çok ani oldu farkındayım fakat sen artık bir kralsın o yüzden üstüne düşen görevleri yerine getirmelisin. krallığımızın bazı bilgilerini öğrenmek için kütüphaneye gidebilirsin, eğer çok merak edersen de bana sor cevaplamaktan hiç çekinmem." diyip masadan kalktım.
"Öyleyse ben kütüphaneye gidiyorum."
Adeta kaçarcasına yanımdan uzaklaştı. Onun arkasından bakarken hizmetlilerden birisi yanımdan geçerken taşıdığı bıçak kolumu yaralamıştı.
"Ben çok özür dilerim Kraliçem isteyerek olmadı, hemen sarmak için bir şey getireceğim."
İçim sinirle dolup taşarken ona gülümsedim. Kısa sürede kanayan yaramı sardığımızda yeniden özür dileyerek yanımdan uzaklaştı.
Muhafızlardan birisini yanıma çağırdım. "Daha demin yanımdan ayrılan hizmetliyi depoda birkaç iş olduğunu söyleyip oraya gönderin." dedigimde başını salladı ve yanımdan ayrıldı.
Odama gidip çekmecemdeki ucunda taşlar olan oldukça güzel bıçağımı cebime attım. Minik bir şarkı mırıldanarak depoya indiğimde hizmetli verdiğimiz işi yerine getiriyordu. Beni gördüğünde şaşırdı.
"Kraliçem neden buradasınız?"
Ona cevap vermeden daha da yaklaştığında kekeleyerek konuştu.
"K-kraliçem bir şey mi oldu?" dediğinde bıçağımı boynuna dayadım.
"Daha demin canım acıdı sana eğer bir iş verildiyse onu düzgün yerine getir!"
"Özür dilerim Kraliçem, çok özür dilerim."
Ağlayarak söylediği şey ile kıkırdadım.
"Bu cümleden nefret ediyorum." diyip boğazını kestiğimde kanları hem yüzüme hem de kıyafetime bulaşmıştı.
Kahkaha atarak önüme döndüğümde karşımda Kral Enes'i görmeyi beklemiyordum.
"Korktun mu?" dedim gülerek fakat o da gülümsüyordu.
"Aksine zevk aldım."
"Neden geldin buraya?"
"Seni görmek için geldim ama ses duyunca yönümü değiştirdim ne şans ki seni buldum."
"Neden beni görmek istedin??
"Ortak olalım Kraliçe Gizem."
"Bunu neden istiyorsun?"
"Bu ikimizin de yararına olur."
"Daha seni tanımıyorum bile."
"Bu cinayeti senin işlediğini gördüm fakat bundan zevk aldığımı söyledim. Başka birisi olsaydı korkarak yanından kaçmaz mıydı? Ben de senin gibiyim, biz aynıyız Kraliçe Gizem."
"Neden ortak olacağız."
"İkimizin de istediği kişiler var öyle değil mi?"
"Ben zaten istediğimi aldım."
"Yanılıyorsun Atakan hâlâ İrem'in peşinde ve onu koruyor."
"Nereden biliyorsun bunu?" Sinirle söylediğim şey ile gülümsedi.
"Prenses Eda, onu istiyorum ama o aptal Prens Emre benim olanın aklını karıştırıyor."
"Peki bunun beni ilgilendiren kısmı?"
"Prens Emre ve Kral Atakan biliyorsun ki kardeş ve Atakan'ın emri ile Emre İrem'i koruyormuş."
"Benden ne istiyorsun?"
"Sadece istediklerimizi almak için birbirimize yardım etmeliyiz."
"Ben istediğimi her türlü alırım Kral Enes."
"Senin gücün var evet ama iletişimin yok. Uzun yıllardır Krallık yapıyorum ve her yer ile iletişime geçebilirim. Üstelik gerçekten iyi casuslarımda var. Senin gücün ve benim bilgim birleşirse neler olabileceğini tahmin ediyor musun Kraliçe Gizem?"
Biraz düşündükten sonra ona elimi uzattığımda gülümseyerek o da elini uzattı.
"Eğer hainlik yaparsan seni kendi ellerimle öldürürüm Kral Enes."
"Merak etme, bundan sonra kimsenin yenemeyeceği bir ikiliyiz."
O gün, soğuk depoda 2 yılanın birleşmesi gerçekleşti. O 2 yılan asırlar sonra yeni sahiplerini buldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET KRALİÇESİ (Düzenleniyor)
FantasyNefes nefese kaldığımda "Bana tüm anılarımı geri ver." dedim. "Daha çok erken." der demez gözüm kararmıştı. Elim Baş Kahin'in boğazına gitti. "Bana hemen anılarımı geri ver!" Kahin daha fazla dayanamadan kafasını hızla salladı, ellerimi boğazından ç...