Serin rüzgar denizin coşkulu sesi ile birleştirdiğinde derin bir nefes aldım. Bugün dolunay olacaktı, her şeyi başlatacağım gün.
Her zamankinden daha da şık giyinip salona geçtim. Enes'in beni orada beklediğini biliyordum.
"Bugün çok güzel olmuşsun Gizem."
Sırıtarak söylediği cümle ile aynı şekilde karşılık verdim.
"Biliyorum."
"Neden bugünü seçtin?"
"Durumlar eşit olmalıydı."
"Bu ne anlama geliyor?"
Enes'e bakıp güldüğümde anlamıştı.
"İrem bir kan bükücü mü?"
"Evet, evrendeki iki kan bükücüden birisi."
"Diğeri kim, sen misin?"
"Hayır, hiçbir zaman bükmede iyi olmadım. Diğeri annemdi."
"Gizem kalkıştığın bu iş fazla büyük, sıradan bir günde de onunla hesaplaşabilirdin."
"Kral Enes, öylesi hiç zevkli olmaz."
"Ölebilirsin."
"Unuttun mu, ben Kıyamet Kraliçesi'yim."
Kırmızı şaraptan bir yudum daha alırken Enes'in gözlerinin bedenimde gezindiğini hissediyordum.
"Ne o Eda'dan vaz mı geçtin?"
"Nereden çıktı?"
"Fazla şüpheli bakıyorsun Enes, hem de çok fazla."
"Karşımda senin gibi bir kadın varken başka bir yere bakmak gözlerime saygısızlık olurdu."
Söylediği cümleyle minik bir kahkaha attım.
"Ağzın güzel laf yapıyor."
"Herkese böyle değil."
Karşımdaki koltuktan kalkıp benim yanıma oturdu. Gözleriyle yüzümü süzerken ellerini boynuma doladı, soğuk elleri yüzünden titredim.
"Yüksek bir auran var, Atakan'ın bunu fark etmemesi için aptal olması gerek."
"Zaten bir aptal." dediğimde yüzünü yüzüme daha da yaklaştırdı, nefesini boynumda hissediyordum.
Elleri bu sefer açıkta kalan köprücük kemiklerimde dolandı, yıllardır hiçbir karşı cins ile etkileşimde bulunmayan benim için fazla iddialı bir şeydi.
"Enes, duralım." dedim zorla aldığım nefesle.
"İstemiyor musun?"
"Çok yanlış, bunu yapmamalıyız."
"Doğruları ne zaman önemser oldun?"
"Lütfen plana odaklanalım."
Ellerini geri çekti ve eski yerine oturdu.
"Gece olup, dolunay çıktığında Ateş Krallığı'na gideceğiz. İçerideki adamlarım da bize yardım edecek fakat sana bir sorum var." dediğinde dikkatle ona baktım."Oraya sadece İrem için mi gidiyoruz?"
"Bu kadar erken anlamanı beklemiyordum ve hayır sadece onun için gitmiyoruz."
"Bana söyle ki planı ona göre değiştirelim."
"Ateş Kralı'nın eskiden bir ölüm meleği olduğunu biliyor muydun?"
Şaşırmış bir şekilde bana bakarken cümlemi devam ettirdim.
"Fakat işlediği büyük bir günah yüzünden O'nu bu işten almışlar. Taa ki o güne kadar, ailelerimizin yakın olduğunu biliyorsun. Ailem benim Kıyamet Kraliçesi olduğum sırrını O'na söylemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET KRALİÇESİ (Düzenleniyor)
FantasíaNefes nefese kaldığımda "Bana tüm anılarımı geri ver." dedim. "Daha çok erken." der demez gözüm kararmıştı. Elim Baş Kahin'in boğazına gitti. "Bana hemen anılarımı geri ver!" Kahin daha fazla dayanamadan kafasını hızla salladı, ellerimi boğazından ç...