love song

209 19 35
                                    

yazım yanlışı varsa affedin lütfen. keyifli okumalar...(yukarıdaki fotoğraf Sasuke ve Naruto'nun oturduğu yer olan Tibe Nehiri...)


1531, Roma

18 kasım, 1531.
Tarihin üzerinden beş asır geçmesine rağmen o gün olanları bütün bir adım gibi net bir şekilde hatırlıyorum büründüğüm onca kişilik ve kimliğe rağmen. Trastevere ara sokaklarındaydık. Abimin göğüsüne sokulmuşken onun soluklarını dinliyordum.
"Sasuke?"
Adımın söylenmesi ile gözlerimi açtım.
"Hmm?"
Abim derin bir nefes verdi. Söyleyeceklerini aklında toparlamaya çalışıyormuş gibi bir hali vardı... Bu görmeye alışık olmadığım bir olaydı... Abim ağzını açmadan dakikalar önce söyleyeceklerini aklında çoktan toparlayan insanlardandır...
"Sana sunamadığım çocukluk için özür dilerim."
"Abi...!"
"Bir abi olarak en azından bunu yapabilmiş olmam gerekirdi... Hiçkimsenin çocukluğu uzun sürmez, birde bakmışsın... Ruhun yaşlanmış, kirli aciz bir insandan farkın kalmamış. Sen Sasuke, yaşıtların gibi toy değilsin. Olgunsun. Olmaman gereken kadar olgunsun... Bütün bu olgunluğun çocukluğunu alıyor Saelinden. Olgun olmayı bırakmalısın arada. Sev, hayatı sev. Mutluluğu ara her şeyde. En ummadık şeylerde bulunur mutluluk. Aşık ol. Aşık olmaktan korkma. Yaşa... Hayatını yaşa... Seni her zaman seviyor olacağım Sasuke..."

Abimin kollarında kapattığım son gece oldu 18 Kasım.

Gözlerimi açtığımda, abim sonsuza kadar gitmişti...

Roma, şimdi.

Sarışını yarınlar yokmuş gibi öptüm. Nefeslerimiz tükendiğinde dudaklarından ayrılmak istemedim. Onu kendime bağladığım kollarım çözülmek istemiyordu. Saatin sekiz olduğunu söyleyen çanlar beni gerçekliğime fırlattı. Gözlerimi açarken sarışına bağlı olan kollarımı çözdüm. Kendimi geriye çekerken ıslanmış olan dudaklarımı birbirine bastırıyor, sadece saliseler önce üzerimde hissettiğim kadifemsi dudakları aklımdan çıkartmaya çalışıyordum. Sarışının dudakları aralık, gözleri kapalı, yanakları kırmızıydı...

O gökyüzü mavisi gözlerini açarken ben bakışlarımı kaçırdım. Ona bakmayı hak etmiyordum.
"Sa-Sasuke-san...?"
Bakışlarımızı buluşturmamak için gayret ediyordum. Gözlerimi, ayaklarımızın altından geçen Tiber Nehrine odaklamaya çalıştım. Dudaklarım, titriyerek birbirine ayrıldı. Naruto bunu hak etmiyordu... ben ise onu...

"Be-ben özür dilerim Naruto..."

Sarışının dolgun sarı kaşları çatıldı hafifçe.
"N-Ne...?"
Lanet olsun. Dediğimi tekrarlamam, o kaşları birazcık daha çattırtmam gerekiyordu...
"Be-ben özür dilerim, be-ben bunu yapmamam..."
"...N-N-Ne...?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sarışının kaşları birazcık daha çatılmıştı.
"be-ben seni öpme- öpmemeliydim... ya-yapamam..."
Asırlar önce olan anılarım canlanırken paniğimin eseri oluyordum. Klise çanlarının kulağımda bıraktığı çınlamalar, bilincimin kitlediğim, gömdüğüm anılarımı gün yüzüne çıkartırken sarışının karşısında en saf, en toy, sanki annesi daha gözlerinin önünde dün öldürülmüş Sasuke oluyordum...

"B-ben yapmamalıydım... hi-hiç... söz- SÖZÜM!!"
Bedenimin kontrolünün bilincimden kaydığını hissediyordum kollarımı kendime sarıp titremeye başlarken.
"Be-Ben söz-sözümü tuta-tutamadım..."
Sarışının gözleri kocaman açılmış, kaşları havaya kalkmıştı. Kolları bana doğru uzanmış, yüzünde her şeye anlam vermeye çalışırmış gibi bir hal vardı...
"Sa-Sasuke-San, sakin olun lütfen."
Sarışının sözleri bir kulağımdan girerken diğerinden çıkıyordu. Sesi, sözcükleri, harfleri bana ulaşamıyordu. Asırlar önce kurduğum taştan duvara çarpıyor, bana ulaşamıyorlardı.
"Sa-Sasuke-San, ne-nefes nefes alın lütfen..."
"Be-ben özür- özür dilerim..."


「Born To Die」-SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin