video games

992 74 29
                                    

Yaşlıyım.
Söylemem gereken ilk şey bu. En inanamayacağınız şey. Beni görseniz büyük ihtimalle kırk yaşında olduğumu düşünür ve çok yanılırdınız.
Yaşlıyım.
Rönesans döneminde yapılmış bir tablodan bile daha yaşlıyım. Bir fikir vermesi için: dört yüz küsür yıl önce, 1521 yılının Temmuz'unda doğmuştum.
"Tanrı sana gülümsedi..."
derdi annem. Ama yaşasaydı, tebessümünün, Tanrı varsa tabii, o günden bu güne kaş çatmaya dönüştüğünü eklerdi herhalde... Annem uzun zaman önce öldü. Diğer yandan, ben ölmedim.
Anlayacağınız, bir rahatsızlığım var.
Buna artık rahatsızlık, yada hastalık demeyi uzun zaman önce bıraktım. Artık buna, bir lanet demeyi tercih ediyorum.

Ergenlikte başlıyor. Sonrasında eh, pek bir şey olmuyor. Mustaripleri, başlangıçta bu laneti fark etmezler. Sonuçta insanlar sabah kalkıp aynaya baktıkığında, önceki gün gördüklerinin aynısını görür. Günler, haftalar hatta aylar boyunca gözle görülür bir değişiklik olmaz.

Fakat zaman geçtikçe, yaş günlerinde ve başka yıldönümlerinde yaşlanmadıklarını fark ederler. Aslında yaşlanma durmaz. Devam eder. Sadece çok yavaştır. Yani ölümsüz değiliz. Zihnimiz, bedenimiz olduğu gibi kalmıyor. Gerçi dış görünüşünüze göre Napolyon'un ölümüyle, Ay'a ilk kez ayak basılması arasında yalnızca on yıl geçtiğinde sonsuza kadar burada kalacakmışsınız gibi geleceğini de söylemem gerekiyor.

İnsanların bizden habersiz olmasının nedenlerinden biri çoğunluğun, buna inanmaya hazır olmaması. İnsanlar kendi dünya görüşlerine uymayan şeyleri kabul etmezler. Kolayca,
"Ben 499 yaşındayım."
diyebilirsiniz ama genellikle alacağınız cevap: "Kafayı mı yedin?"
ya da
"Ölü müsün yani?"
olacaktır.

Bilinmemizin bir başka nedeni, korunuyor olmamız bir çeşit örgü tarafından. Albatros Cemiyeti, benim gibi insanların korunabildiği bir yer. Kimliğimizi değiştirmeye devam ettiğimiz sürece hayatta kalabiliriz. Yapmamamız gereken tek şey var, oda âşık olmamak.

~Raru'dan sevgiler ile💙

「Born To Die」-SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin