how to disappear

376 36 59
                                    

bölüme adını veren şarkı:

artık bu hikayemde bazı sözcükleri
italyanca yazacağım. açıklamasını // kısımlarında bulabililirsiniz. iyi okumalar:)

Güney Roma, Trasteveree 1531

Gözlerimi kırpıştırarak araladım. Gözüme gelen güneş ışığından kaçmak için yanımda duran abime sokuldum.
"Ngh."
Huysuz bir şekilde homurdandım. Uyanmıştım. Abim kıkırdadı.
"Günaydın uykucu. Kalk hadi."
Yüzümü abimin gövdesine daha fazla gömdüm.
"Günaydın."
Abim saçlarımın kabarmış olan arkalarını okşadı. Saçlarım günlerdir taranmamıştı. Kabarmaya ve keçeye dönmeye başlamıştı. Yemeğimiz biteli 1-2 gün olmuştu. Yolda gördüğümüz elma ağaçlarından topladığımız elmalar bile bitmişti. Karnım guruldadı sesli bir şekilde. Yattığımız yer bir çöplüğün kenarıydı. Tamam, konforlu değildi ama en azından insanlar bizi görmüyordu.

"Acıktın mı...?"
İtachi'nin sorduğu soru ilez birazcık duraksadım.
"Şey... birazcık."
Midem kazınıyordu ama şikayet edecek birisi varsa oda günlerdir hiçbir şey yememiş olan İtachi'idi. Ayağa kalktı ve gerindi.
"Gel bakalım. Yakınlarda bir kilise görmüştüm. Orada birazcık bir şeyler bulabiliriz belki."
Ayağa kalktım. Nerede olduğumuzu bilmiyordum. Abim yerden sırt çantamızı aldı ve elimi tutup bize olduğumuz dar sokaktan çıkardı.
"Abi, neredeyiz?"
Gözlerimin içine giren sinir bozucu Güneş ışığından kaçmaya çalışırken sordum.
"Hmm... Güney Roma'dayız sanırım. Trasteveree'deyiz."
//roma'nın güneyindeki bir bölgenin adı. tırestevere diye telaffuz ediliyor//
"Tras...Trasteveree?"
"Hmmhmm."
Abim başıyla onayladı hâlâ nerede olduğumuza dair en ufak bir fikir bile yoktu.

"Guarda, Sasuke."
//italyanca'da '"bak" demek//
Abimin bana seslenmesiyle başıma kaldırdım ve beni çıkardı meydana baktım. Arnavut taşlarının oluşturduğu meydanı açık pembe ve kahverengi hoş görünümlü binaları sarıyordu. Ortada insanı kendine çeken , dış cebesi, mozaikten  yapılmış bir kilise vardı.
"Granda fratello, o ne?"
//"ağabey"//
İşaret parmağım ile kiliseyi işaret ettim.
"Chiesa di Santa Maria."
//santa maria kilisesi//
Kilisenin dışı mozaikten motifler ile süslenmişti. Üst kısımlarında Hazreti Muhammed'in doğuşunu temsil eden figürler vardı. Bazıları mozaikten bazıları da beyaz taştan yapılmış heykellerdi. Kilisenin içine girmeden etrafını dolandık ve arka kapısına gittik.

 Kilisenin içine girmeden etrafını dolandık ve arka kapısına gittik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ciao?"
//'merhaba'
Abim kilisenin kapısını tıklattı. Ağır ahşap kapıyı orta yaşlarında gözüken bir kadını açtı. Üzerine giyindi hademe kıyafetiyle bizi şöyle bir süzdü. Abimin arkasına saklandım. Ellerimiz hala birbirine bağlıydı. Itachi, çekingen bir sesle konuşmaya başladı."
"Signora, günlerdir yoldayız. Acaba benim ve kardeşim için yemeğiniz var mıdır?"
//'hanımefendi'
Kadın ile bakışlarım buluşunca beni bir süre uzun uzun süzdü. En sonunda mimiklerinin azıcık da olsa yumuşadığını gördüm.
"Sí, bekleyin."
//'evet'
kadın içeri gitti. Abim, başını bana çevirdi ve hafifçe gülümsedi. Birkaç dakika sonra kadın, elinde bir tane sepet ile geri döndü.

「Born To Die」-SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin