Roma, şimdi
"Ve işte, bu sebeplerden dolayı, bu Rankee'ci tarih anlayışıdır."
Sözümü bitirdikten sonra, gözlüklerimi çıkartıp sınıfı şöyle bir süzdüğümde, beni, açık olan gözleri ile dinleyen sadece üç öğrencinin olduğunu gördüm.
"Ah, ne yapacağım ben sizinle?"
Kendi kendime söylendikten sonra masanın üzerinde duran kağıtlara uzandım.
"Essayleriniz kontrol ettim..."
"Hocam?"
Bana seslenilmesi ile bakışlarımı masadan kaldırdım ve bana bakıp söz isteyen çocuğa, devam edebileceğini belirten bir el işareti yaptım. Masadaki kağıtları elime alırken onu dinliyordum."Sizce, tarih, Rankee'nin dediği gibi yorumudur yoksa Marxist'in savunduğu gibi yorum mu?"
Nefes verdim duyduğum soru üzerine, bakışlarımı elimdeki kağıtlardan alıp, en ön sırada oturan çocuğa verdiğimde, bakışlarımın yumuşadığını farkında değildim...Bana birisini hatırlatıyordu.
"Hocam?"
Çocuğun sesi beni hayal dünyamdan çıkardı. Sanırım fazla sessiz kalmıştım. Hemen kendimi toparladım.
"Aslında tarih... bana sorarsan...ikisidir. Azıcık yorumunu katmadan tarihi anlayamazsın, ama kesin olan şeyleri değiştirirsen tarih olmaktan çıkar..."Teneffüs zili çaldığında, eşyalarımı toparlayıp sınıftan çıktım. Öğretmenler odasına gidip dinlenmeye ihtiyacım vardı. Nefes verdim ve aynı Fransız İhtilali'ni andıran koridorda yürümeye çalıştım.
"A-ah-"
Göğüsümde bir sıcaklık hissedip, dosyalarımın yere düşme sesi kulaklarıma eriştiğinde birisinin bana çarptığını anladım. Başımı göğüsüme çevirdiğimde, bana çarpanın sabahki sarışın olduğunu anladım. Kısaydı. Kafası göğüsüme, kalbimin olduğu yere geliyordu.
"Ö-özür dilerim ıgh..."
Düşüncelerimden beni ayıran Naruto'nun sesi oldu. Bedenimden uzaklaşıp, kime çarptığını anlayabilmek için başını yukarıya kaldırdığında, bakışlarımızın buluşması ile suratını, tarif edemediğim duygular hakim olmaya başladı."Sa-Sasuke-san..."
Kulaklarına kadar kızaran sarışının önümde konuşmaya çalışmasını izledim. Önümde birkaç kez eğildi özür dileyerek. Benim ise dudaklarımdan çıkan kelimeler her seferinde aynı oluyordu. En sonunda yere düşen dosyalarım gözüme çarptığımda, önümde hâlâ kızaran sarışını boş vererek yere eğildim dosyalarımı toparladım. Bana yardım etmek için eğilen sarışın, tekrardan ayağa kalkmam ile geç kaldığını anladı. Mahçup bir şekilde bana baktıktan sonra bakışlarını kaçırdı. Gözlerimi devirdim. Böyle kalabalık bir ortamda çok tanımadığım bir adam ile böyle bir durumda uzun süre durmak istemiyordum. Sessiz bir ortama ihtiyacım vardı. Hemen. Başım zaten çatlıyor... Ellerimi şakaklarıma götürdüm ve ovalamaya başladım. Bir işe yaramıyordu.
"Sasuke-san... i-iyi misiniz?"
Cevap verecek enerjimin olduğunu sanmıyordum. Gözlerimi kapattığımda, birisinin beni çekiştirdiğini hissetim. Gözlerimi açıp, kimin beni çekiştirdiğinin haddini soracak eski gücüm artık yoktu.'ÇAT'
Kapının kapatılma sesiyle, öğrencilerin sesleri boğuktaştı ve ben gözümü açtım. İçinde bulunduğum yeri şöyle süzdüm. Boş bir sınıftaydım sadece. Arkamda ayak sesleri duyduğumda irkildim ve hızla başımı geriye çevirdim. Gelen kişi sadece Naruto'ydu. Kendimi sakinleştirdiğimde, Naruto'nun bu olayı garip karşılayacağını düşündüm.
"Siz, iyi misiniz?"
Sesi nazikti. Bana zarar vermeyecekti.
"Öylece kaldınız... O yüzden bende sizi daha sakin bir yere getirmem gerektiğini düşündüm."
Düşünceliydi.
"Özür dilerim... Daha dikkatli olmam gerekiyordu."
Olması gerektiğinden daha düşünceli.
"Si-sizin için yapabileceğim herhangi bir şey var mı...? Özür amaçlı."
Nefes verdim. Bu çocuk İtalyan değildi.
"Yok."
Bozulmuşa benziyordu. Yüzü düştü.
"Sasuke-san..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「Born To Die」-Sasunaru
RomanceSasuke Uchiha'nın tehlikeli bir sırrı var. 40 yaşında normal bir tarih öğretmeni gibi görünsede, nadir rastlanan bir hastalık yüzünden asırlardır hayatta. Shakespeare ile aynı sahnede yer almış, Kaptan Cook ile açık denizleri fethetmiş. Şimdi tek is...