white mustang

633 64 49
                                    

LosAngles 3 Hafta Önce

"Yapman gereken şeyi yaptın mı?"
Hendrick'in sorduğu soruya yarı yalan söyleyerek cevap verdim.
"Evet."
Sonuçta istediği olmuştu. Sonra her zaman sorduğum soruyu sordum.
"Onu buldunuz mu?"
"Hayır."
Her zaman verdiği cevabı verdi.
"Bulamadık. Henüz."
Henüz. Bu söz insanı asırlarca oyalayabilirdi. Ama bu kez içimde, nereden geldiğini bilmediğim bir özgüven vardı.
"Hendrik, lütfen. Artık normal bir hayat istiyorum. Bu işi yapmak daha fazla yapmak istemiyorum."
Bezgince iç çekti.
"Şimdi ne istiyorsun, Sasuke?"

Nefes verdim.
"Normal bir hayat."
Tek elini şakaklarına götürdü.
"Kime göre normal?"
Sırıttım.
"Kime göre normal olduğunu gayet iyi biliyorsun."
Sıkkın bit şekilde tekrardan nefes verdi.
"Modern dünya nasıl bir yer, farkında mısın, Sasuke?"
Bakışlarımızı buluşturdum.
"Biliyorum."
Sessizlik.
"Roma'ya geri dönmek istiyorum."
"Roma mı? Muhtemelen orada değil, bunu biliyorsun dimi?"
"Biliyorum. Ama orada yaşamak istiyorum. Kendimi yeniden evimde hissetmek istiyorum..."
Sessizlik.
"Öğretmen. Bir tarih öğretmeni olmak istiyorum."
Hendrick, bir kahkaha patlatı.
"Tarih öğretmeni mi? Ne yani? Şu lisede olanlardan mı?"
Sakinliğimi korumaya çalışarak konuşmaya devam ettim.
"Evet. Lise tarih öğretmenliği yapmak istiyorum."
Hendirck gülmesini tutmaya çalışarak bana baktı.
"Mükemmel. Tamam. Yalnız ilk önce bir şeyi halletmemiz lazım..."

Roma, Şimdi

Roma. Yeni hayatımın ilk haftası.
Galileo Galilei lisesi, okulun açılış töreni.
Normal görünmeye çalışıyorum. Zorlanıyorum. Geçmişim içimden fışkırmaya çalışıyor. Hayır. Çoktan fışkırdı. Geçmişim hep buradaydı. Tören bitiyor. Çocuk sınıflarına dağılıyor. Elimdeki dosyalar ile yürürken okulun mimarisine bakıyorum. Camlar, muhteşem orantılı bir şekilde yerleştirilmişti. Zemin ise saf, beyaz mermerdendi. Bina enine doğru uzuyordu. Binanın ayakta durmasını sağlayan sütunlara bakılınca, üzerindeki süslemeler ve yontmalar insanın dikkatini çekiyordu.

Nefes verdim.
'tipik İtalyan mimarisi...'

「☆」

'Sasuke Uchiha'
Adımı tahtaya yazdım. Esas adım, Sasuke Andre Chritophe Grant Uchiha'ydı. Başlangıç noktası buydu. Sonradan çok, pek çok ada ve kişiliğe sahip oldum.

Sınıfı şöyle bir süzdüm. Pis pis gülen, utanarak göz kaçıran, telefonlara bakan ya da bunların üçünü birden yapan yüzler.
"Bu sene tarih derslerini beraber götüreceğiz."
Kötü gidiyor. Bu ders, bugün, bu iş. Hepsi kötü gidiyor. Gergince saate baktım.
09.35
Ders başlayalı daha 5 dakka olmuştu. Kalmıştı 55 dakika.
Harika...
Ne yapıyorlar?
Ne yapıyoruz?
Ben burada ne yapıyorum?
Ben şu anda ne yapıyorum...?

-•.•.•-

'Riiing"
Zilin sesi, korkunç geçen bir 60 dakikalık işkencenin sonra erdiğini belirten sesti. Çocuklar sınıftan koşarak çıktılar. Bıkkın bir şekilde yılların yorgunluğu ile nefes verdim.
"Lanet olsun..."
Dosyalarımı alıp sınıftan çıktığımda, ihtiyacım olan tek şeyin sessiz bir ortam olduğunu düşünüyordum. Koşuşturan çocukların arasından geçtim. Koridorlar çok kalabalık olduğundan bile kendi ayak seslerimi bile duyamıyordum.

Başım ağrıyor, Başım, beni öldürecek kadar ağrıyor. Kendimi bulabildiğim ilk boş sınıfa attığımda derin bir nefes verip soluklandım.

'Çatırt'
Sesin geldiği yöne başımı çevirdiğimde, otuzlu yaşlarında, bir sandalyenin üzerine çıkmış beyaz olan bir mermeri yontan birisini gördüm. Arkadan gelen parlak güneş ışığıyla suratını seçebilmek zorlaşıyordu. Gözlerimi kıstım.

Gözleri, okyanustaki en güçlü dalgaları kıskandıracak kadar mavi, saçları ise güneşin bile gözlerini kamaştıracak sarılıktaydı...Gözlerini belli belirsiz bir telaş kapladığında, ellerindeki yontma aletlerini yere düşürdü.
Orada tek yapabildiğim şey çaresizlik içinde onu izlemekti...

Yazım yanlışlarım varsa affedin lütfen.
~Raru'dan sevgiler ile💙

「Born To Die」-SasunaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin