Bölüm 14 - Arkadaşım için

74 4 0
                                    

(( Bu bölüm Neşat Başağın gözünden anlatılmaktadır. ))

İblis bana sert bir darbe indirmişti. Hemen 5 metre ileriye savruldum. Acı içinde iki elimi yere destek alacak şekilde dayadım. Kendimi hafifçe yukarıya itmeye çalıştım, ama işe yaramadı. Olduğum gibi kendimi yere bıraktım. İblis nefes alıp verirken ateş püskürüyordu. Daha önce çok iblis görmüştüm fakat bu farklıydı. Üzerinde çizgiler halinde yarılmış şekiller ve şekillerin içinde parıl parıl parıldayan saf sarı lava benzeyen bir ateş vardı. Bakarken bile gözlerim yanıyordu. İblisin etrafındaki kuru ağaçlar ateş aldı. Yavaşça bulunduğumuz açıklığın etrafındaki ağaçlara sıçradı. Adeta bir ateş çemberinin içerisindeydik. Çağla hemen iblisin sağ tarafına savrulmuş, üzerine ağaç dalları düşmüş öylece yatıyordu.

İblis başını bana çevirdi. Bende yavaşca ayağa kalktım. Ağzını açıp bana kükredi. Öylesine bir sıcak hava kütlesi yayıldı ki adeta nefesini hissettim. Birden üzerime koşmaya başladı. Ayakta zor duruyordum. Bir hamle ile beni hemen soluma savurdu. Hiçbişey hissetmedim. Sanki boşluktaydım. Yere savruldum. İblis sağa döndü ve bana baktı. Derinder bir kükreme ile yeni bir hamle yapmak için hazırlanıyordu. O sırada etraftaki ağaçlar cayır cayır yanıyordu. İki kat sıcak vardı. Dayanamıyordum. Beynim kafatasımın içinde kaynıyordu. Düzgün düşünemiyordum. İblis yavaşca üzerime doğru yürüdü. Yanıma vardı ve bir kez daha kükredi. Kendi solundaki alev ağaçlardan birini söktü ve eline aldı. Sert bir kükreme ile ağacı olduğu gibi havaya kaldırdı. Ağaç havadayken göz göze geldik. Ateş nefesini burnundan verdikden sonra ağacı olduğu gibi bulunduğum yere indirdi. Var gücümle sol tarafa yuvarlandım ve darbesinden kaçtım. Bu onu sinirlendirmiş olmalı ki ardı ardına darbeleri bana indirdi. Sağa sola yuvarlanarak darbelerinden kaçtım. İblis çılgına döndü. Ağaca dayandım, destek alarak kendimi ayağa kalkdırdım. İblisi yok etmenin bir yolu olmalıydı. Lanet olası ateş topu. Göz göze geldik. Yuvarlak alanın doğu ucundan bana bakıyordu. Bende tam batı ucundaydım. Bir an gözüm, kuzey ucunda yerde yatan Çağlaya ilişti. Çağla yarı baygındı ve birşeyler sayıklıyordu. Gözümü ondan iblise çevirdim ki koşarak bana geliyordu. Boynuzları bana bakar bir şekilde bana bir darbe indiriyordu. Aramızda 5 adım kala sağa yuvarlandım. İblis olduğu gibi arkamdaki ağaçlara daldı. Alev alev yanan ağaçlar üzerine devrildi. Korkunç bir naara attı. İblis bir süre orada kaldı. Hemen açıklığın doğu ucuna koştum. Tam o sırada iblis yavaş yavaş ayağa kalkıyordu. Tüfeğimi yerden aldım ve mekanizmasını gerdim. İblise nişan alır vaziyette bekledim. Tam o sırada iblis üzerindeki ağaçları sağa sola savurarak ayağa kalktı. Açıklığa tekrar girdi. Dik bir şekilde bana baktı. Parmak ucuna basacak şekilde esnedi. Adeta boyu 4 metreden 6 ya çıkmış bir vaziyette bana bakarak o yanmış ciğerlerindeki tüm havayı dışarıya boşalttı. Üzerindeki yarıklardaki lav yere indi. Etrafını yuvarlak bir sarı lav tabakası kapladı. Ateş püskürüyordu. Yere dökülen lav iblis her kükrediğinde daha da şiddetli parıldıyordu. Kükremeyi bıraktı ve bana baktı. Cephane yeleğim açıklığın güney ucunda bir ağacın dibindeydi. İblis üzerime koşmaya hazırlanıyordu. Ayağını sert bir şekilde yere sürtüyordu. Kafasını sağa sola savurarak delicesine bir çığlık attı. Üzerime doğru koşuyordu. Açıklığın tam ortasına vardığında sol üst omzuni nişan aldım. Tetiğe asıldım. *CLACK* Lanet olsun mermim yoktu. İblis bana koşarken gözümle açıklığın etrafına bakındım. Cephane yeleğim güneyde duruyordu. Kafamı tekrar çevirdim. İblisin bana darbe indirmesiyle ikimizin ağaçlara düşmesi bir oldu. Can havliyle kendimi oradan dışarı atıp açıklığın uçlarına paralel giden alev ağaçların arkasından koşarak cephane yeleğimin bulunduğu yöne, güney ucuna gittim. Cephane yeleğimi aldım ve ağacın arkasına saklandım. Mekanizmanın ucundaki düğmeye bastım. Şarjörü attım ve yenisini yelekten alıp taktım. Mekanizmayı gerdim. Ağzına mermi aldıkdan sonra ağacın kenarından hafifce kafamı çıkardım. İblis yavaşça düştüğü ağaçlıktan kalktı ve açıklığın ortasına geldi. Etrafa bakınarak naara attı. Bulunduğum yerden fırladım ve iblisin göğsünün sağ üstüne bir el ateş ettim. *Taaak* iblis sağ yanına savruldu. Bana döner dönmez mekanizmayı gerdim ve sol üst göğsüne ateş ettim. *Taaaak* iblis bu kez sola savruldu. Yerden destek alarak tekrar ayağa kalktı ve yüzünü bana çevirdi öne doğru eğilerek müthiş bir kükreme ile bana baktı. Hiç bekletmeden anlının çatına mermiyi çaktım. *TAAAAAK* İblis değişik ve acı bir homurtuyla yere düştü. Birkaç saniye iblisi inceledikden sonra saklandığım ağacın arkasından çıktım. Çağlanın bulunduğu yöne doğru baktım. Üzerinde birkaç dal parçası vardı. Gözleri yarıya açık etrafa bakıyordu. Hemen koşarak yanına gittim. Tüfeğimi yere attığım gibi üzerindeki dal parçalarını üzerinden kaldırıp bir kenara attım. Yanına eğildim.

- " Heey heey heey... Sakin ol. Derin derin nefes al. Geçti... Geçti... "

- " S..Sende kim...kimsin?... "
Yüzümdeki yarım paçavrayı koparıp attım. Çağla acı içinde gülümsedi.

- " S..Son... Birkaç günde... çok şaşırtıcı şeyler... gördüm... Tanıdık yüzleri s..son bir kez daha görmek çok güzel. Bu geçmişte nefret ettiğim... biri olsa bile. "

- " Son mu?! Yo yooo yooo!!! Yaşayacaksın! Yaşamalısın " gözümden iki yaş süzüldü. O sırada iblis yavaşça ayağa kalkıyordu.

- " Artık vaktim geldi... Neşat?... Gitmen gerek. Buraya...kadar. "

- " Yoo hayır olmaz! " belimden palamı çıkardım ve yere vurdum.
- " Ölmemelisin! Ölemezsin! "

İblis bir kükreme ile son enerjisini harcayarak üzerime koşuyordu. Arkama döndüm ve elimdeki palayı kafasına doğru dik bir şekilde fırlattım. Pala, açık olan ağzından içeriye girdi ve damağını delip başının arkasından çıktı. Yüzü koyun bir şekilde yere düştü ve yanımıza kadar sürüklendi. Tekrar arkama döndüm. Baktığımda Çağla gözlerini kapatmıştı. Karnının sağ alt boşluğuna saplanmış olan odun parçasının olduğu yerden kan hala akıyordu. Dizlerimin üzerine çömeldim. Yerdeki işaret fişeğini aldım ve gökyüzüne doğru ateşledim. Yeşil bir ışık kütlesi gök yüzüne doğru ateşler içinde yanan bir yerden yukarıya süzüldü...

Ölüm ve Ötesi : 2043 (#Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin