BÖLÜM 3

9 1 0
                                    


Hunter'ı ilk olarak evime götürdüm. Annemle tanışmasını istiyordum. Ayrıca saraya gitmeden önce üstümü değiştirmem gerekiyordu. Dünden kalan kıyafetlerim saray için çok da uygun değildi.

Eve girdiğimizde annem bahçede oturuyordu. Üstünde askıları kalın, mat bir kumaştan yapılmış, haki renkte, etek boyu dizlerinin altında gelen bir elbise vardı. Kollarındaki saray tarihçisi dövmeleri gözler önüne seriliydi. Alçak topuklu ayakkabıları vardı. Saçları salıkken kalçasının biraz altındaydı ama şu anda sımsıkı örgüden bir topuz yapılmıştı.

''Anne, biz geldik,''dedim yavaş adımlarla yanına ilerlerken. Başını kaldırdı ve bana baktı. Beni gördüğünde hafifçe gülümsedi ve tüm vücudunu bana doğru çevirdi.

''Hoşgeldiniz.''

''Hoşbulduk Bayan Belisama,''dedi Hunter hemen araya girerek. Annem memnuniyetle gülümsedi ve başıyla Hunter'ı selamladı.

''Bir şeyler içecek zamanınız var mı?''

Başımı iki yana salladım. ''Üstümü değiştirdikten sonra saraya geçmemiz gerek. Hunter ve Deema'yı tanıştıracağım, oradan da Kral ve Kraliçe'yi ziyaret edeceğim,''dedim.

Annem kaşlarını hayretle kaldırdı, ellerini zarif bir şekilde önünde kenetledi. ' 'Çok memnun olacaklarına eminim. Ben de saraya geçeceğim, bu gece sarayda kalacağım.''dedikten sonra bir an duraksadı ve anlık bir heyecanla bir elinin serçe parmağını havaya kaldırdı. ''Ah, bu sabah Prens Donaghy geldi ve seni sordu. Ona moteli söyledim ancak karşılaştınız mı merak ediyorum,''dedi.

Gülümsedim ve vücudumun ağırlığını gelişi güzel şekilde sol bacağıma verdim. ''Karşılaştık, merak etme,''dedim. Annem memnuniyetle başını sallayınca gitmemiz gerektiğini söyledim ve yanından ayrıldık. Annem; yanından ayrılmadan önce Hunter ile bir akşam yemeğinde daha iyi bir ortamda tekrar görüşmek istediğini belirtti.

''Annen gerçekten olağanüstü bir kadın! Ve seni gerçekten tanımasam aslında birbirinizin aynısınız!''diyen Hunter'a kaçamak bir bakış attım ve dolaptan çıkardığım kıyafetleri giymeye koyuldum.

''Herkes bir şekilde annesine benziyor zaten, Hunter,''

Gümüş rengi kısa kollu gömleğin düğmelerini iliklemem bitince gömleği siyah pantolonumun içine sıkıştırdım. Giyindiklerim hala saraya göre değildi ancak henüz sarayda giyilebilecek türden kıyafetler almamıştım, ki zaten çok da ihtiyacım olmayacaktı. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamak için yere çömeldim.

''Hayır, bu öyle sıradan bir benzerlik değil! Sanki ikiniz de aynı malzemeden yapılmışsınız ama farklı kişiler yontmuş sizi,''dedi. Odamı turluyordu. Hiçbir şey olmayan odamda bir sürü şey bulmuş, hepsini tek tek incelemişti.

''Olabilir,''diye mırıldandım ve ayağa kalktım. ''Hadi gidelim, çok işimiz var.''

____

Deema, bizi sarayın büyük altın kapısında ağırladı. Benden kat be kat daha heyecanlı gözüküyordu. Oldukça sade bir takım elbise giyiniyordu. Tacı saçlarının arasında kendini belli edercesine ışıl ışıl parlıyordu ama asla fazla durmuyordu. Bana sarılmadan Hunter'la tanıştı. Benim yakın bir arkadaşım olması ve onunla hiç tanışmamış olması onun için çok büyük bir olaydı. Yıllardır Hunter'ı merak edip duruyordu. Bu tanışma haliyle onun için çok önemliydi.

''Ah, harika bir sofra hazırlattım! Eminim çok beğeneceksiniz!''diye şakıdı Deema bizi saray bahçesine doğru ilerletirken. Hunter, sarayı incelerken aynı zamanda Deema'ya ayak uydurmaya çalışıyordu.

SHAILAGHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin