Birinci Bölüm

173 10 6
                                    

Buraya herkes birer tane yaprak bırakabilir mi? Kendi ağacımızı oluşturalım. :)🍁

İyi okumalar. :)

SONBAHAR

Bazı ailelerde cinayet işler ama cezası kesilmez.

Öyle kusursuzdur ki o cinayetler;

ne bir parmak izi ne de bir kan damlası.

Hiçbir çocuk hiçbir zaman suçlu değildir ama bazı aileler suçludur.

Bazı aileler katil, bazı çocuklar maktuldür.

Her yaranın bir sahibi vardır. Senin yaranın sahibi kim?

Kalk, hesap sorma vakti.

Karanlık bir çukura itildin, suça sarılman senin suçun değildi.

Senin suçun değildi.

BİRİNCİ BÖLÜM

Uçurumlar var, uçurumlar diyorum insanla insan arasında, kendi ile kendi arasında, kendi ile başkası arasında.

Nilgün Marmara

-

Hiçbir şey kör edemez gözlerinizi, ta ki anneniz size nefretle bakana kadar. Hiçbir gürültü sağır edemez kulaklarınızı, ta ki babanız öfkeyle, gırtlağındaki damarları belli ederek bağırana kadar...

Sonra hem sağır olursunuz hem kör. Ne size karşı nefretle bakan gözleri görebilirsiniz, ne de neredeyse kulaklarınızı sağır edecek kadar yüksek çıkan sesleri duyabilirsiniz. Çünkü bir şeyin en kötüsünü yaşamışsınızdır zaten.

Bir şeyin en kötüsü nedir? En kötüsü, en yaralayıcı olanı?

Mesela; acımasızca saatlerce dayak yediğinizi düşünün. Sonrasında yediğiniz bir tokat ne kadar yakabilir canınızı?

Çok sevdiğiniz insanın bıçağının acısıyla, hiç önemsemediğiniz bir insanın bıçağının acısı aynı etkiyi hissettirebilir miydi, size?

Hayır.

Çünkü; birisi sırtınıza sokardı bıçağı, birisi de sadece parmağınızı ufak bir kesik misali keserdi.

Sırtınızı dönün. Sırtınızı dönün ki, o bıçaklar göğsünüze saplanıp kalbinizdekilerin canını yakmasın.

Yine kimsenin gelmeye tenezzül bile etmediği o yemek masasında tektim. Yemek masaları, özellikle akşam kurulan o yemek masaları.

Akşam yemeklerinden nefret ederdim. Akşam kurulan masalardan, hazırlanan bir sürü renkli, çeşit çeşit yemeklerden de. Savaşın ortasına dikilen gülleri anımsatıyordu o yemekler. Kapının ardında kalan o insanlara kendimizi mutluymuş gibi göstermek için kurulan o masa; aslında kan revan içinde kalmış, etrafı cesetlerle dolu savaş alanıydı. Birbirimize kurşun misali attığımız bakışlar, birimize karşı olan içimizdeki o nefreti gizlemek amacıyla taktığımız gülücük maskesi.

NEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin