En huzurlu uyku

273 12 2
                                    

Gözlerinin en derinliklerine kadar baktım, belki beni hatırlıyor ama oyun yapıyor diye bile düşündüm. Yoktu işte ben onun için bir yabancıydım ve bu canımı çok yakıyordu.

"Ya istediğini yapmazsam."

Başını bir kaç santim benden uzaklaştırdı ve kaşlarını kaldırdı. Oyunuma katılmazsa bende bu oyunu bir daha oynamayacaktım. Tıpkı onun yaptığı gibi her şeyi unutacak ve yoluma bakacaktım.

"O zaman korkaklık etmiş olursun, pes edersin ve ben kazanırım. Sen kaybedersin yeni bir iddia başlamaz ben zafer dansımı yapar çekip giderim tıpkı senin istediğin gibi."

Hafızası o kadar kötü değildi, oyunumuzu unutmasını içime sindiremiyordum. Beni hatırlamasa bile oyunun kurallarını unutamazdı sonuçta o koymuştu.

"Beni tanıdığını söylediğine göre pes etmeyeceğimi de biliyor olmalısın."

Yüzünü tekrar yüzüme yaklaştırdı, yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Benimle oynayacaktı, yıllar sonra tekrar başlayacaktık oyunumuza. 

"Sen de eğer pes etmezsen benden kurtulamayacağını bilmelisin."

Bırakmayacaktım peşini o da önünde sonunda hatırlayacaktı, o zaman eskisi gibi mutlu olacaktık. Gerçekten nefes almaya yeniden başlayacaktım, o bana yaklaştıkça kalbim koca bir gürültüyle atıyordu.

Yaklaştı, iyice yaklaştı burnu burnuma değdiğinde bir duraksadı, gözlerimin içine bakma ihtiyacı hissetti. Gözlerimin buluştuğunda boğazım kupkuru olmuştu, tekrae eski rotasına döndüğünde yanağıma doğru eğildi. İşte o noktada durdurdum onu, elimi göğsüne koydum, dudakları yanaklarıma değecekken havada kalmıştı. Kulağına eğildim, bunu yaptığıma inanması zordu.

"Cık cık, dudaktan."

Başını döndürüp tekrar gözlerime baktı, deli olduğumu düşünüyor olmalıydı. Benim bu güne ne kadar beklediğimden haberi yoktu. On beş yıl boyunca ben kimsenin beni öpmesine izin vermemiştim. Çünkü biri beni öpecekse bu Ömer'den başkası olamazdı.

Gülümsedi, ama yarım bir gülüştü onunki. Rotasını değiştirip heyecandan kurumuş dudaklarıma yöneldi. Dudaklarıma değen dudakları içimde sönmeyecek bir alevi harlamıştı. Ben öpüşmek nedir bilmezdim onunla denedim, dudakları dudaklarımın üzerinde hareket ediyordu. Sıcak nefesi dudaklarımdan süzülüp en kuytulara girmek istiyordu. Dudaklarımdaki hafif baskısı şiddetlenmeye başladı ve ben istemsizce ağzımı araladım. Nefesi ağzımdan içeriye sızıp nefesimle buluştu, Ömer'in hedefinde alt dudağım vardı. Alt dudağımı çekiştirmeye başladı ve dişlerinden birini ona geçirdi. Canım acımıştı, geri çekilmek istemiştim ama bana fırsat vermeden geri çekildi. Dudağımı ısırmıştı, öfkeyle gözlerine baktığımda onun keyifli olduğunu gördüm. Yaptığı şey hoşuna gitmişti.

"Niye öyle bakıyorsun canın mı yandı?"

Benden dünkü tokatın öcünü almıştı, elim dudağıma değdi. Parmaklarıma değen sıcak sıvı sinirlenme kat sayımı arttırıyordu. Ömer hiç oralı değildi masaya yaklaştı, diğer telefonu da eline aldı. 

"Bunları Göksel'e ver, o ne yapacağını bilir."

Uzattığı telefonları sertçe kendime doğru çektim, yüzüm asılmıştı. İlk öpüşmemiz tam bir fiyaskoydu ben beceriksizdim o ise hıncını almıştı.

"Üzülme bir dahakine daha nazik olmaya çalışırım."

Benimle dalga geçiyordu, dudağında alaycı bir gülümseme vardı. Gamzeleri ise ortaya çıkmamaya yeminliydi.

"Bir dahaki olmayacak boşuna ümitlenme."

Bir hışım çıkmıştım odadan, hızlı ve sert adımlarım yanından geçtiğim insanların bana bakmasını sağlıyordu. Elimle dudağımdaki kanı silmeye çalışırken iyice bulaştırmıştım, ilerdeki lavaboyu gözüme kestirip daha hızlı yürüdüm. Lavabonun boş olması iyiydi, dudağımdaki kanı suyla silerken söylenmeden edemedim.

VAR MISIN AŞKA?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin