Şirket beklediğimden de büyük, plaza şeklindeki mimarisi içimi bunaltmaya yetiyordu. Ben plaza kızı değilim, her gün ünlü kahvecilerde gezip instagrama story atan biri hiç değilim. Böyle şeyler hiç bana göre değil, ben huzur ve sakinliği seviyorum. Huzurumu kaybetmişken yeni buluyorum, orada bana doğru geliyor. Yanımdaki genç kız bana eşlik etmek için görevlendirilmiş, onu görünce hareketleri farklılaşıyor. Kendine çeki düzen veriyor, geçtiği her yerde fırtına estirerek geliyor . Bir bakan birle yetinmiyor üç beş kez daha bakıyor, Allah'ın en güzel eserlerinden biri bu adam. Ben de çirkin sayılmam ama Ömer beni aşıyor, her şeyiyle fazla bu adam bana.
Yanımızda duruyor bende duruyorum, yüzündeki ciddi ifadenin altında bir şeyler yattığını bir ben seziyorum. Yanımdaki sekreter kız ondan çekiniyor, konuşurken heyecanlanıyor. Belki o da Ömer'e karşı bir şeyler hissediyor, bu konu da pek çok rakibim var ama hiçbiri onu benim kadar sevemez bunu biliyorum.
"Hoşgeldin avukat."
Elini uzatıyor bana, aramızda hiçbir şey geçmemiş gibi oldukça mesafeli görünüyor. Ellerimiz buluştuğunda ellerim ısınıyor sanki yıllardır buz tutmuşlar gibi. Terlemiş avucumu avucunun arasına bırakıyorum, o an yüzündeki sert ifade yumuşuyor. Hafifçe gülümsüyorum, aklıma lavoboda yaşananlar geliyor ve utanıyorum durduk yere.
"Hoşbuldum."
O ellerini çekmeden ben çekemiyorum, gören de liseli kız sanar beni. Duygularım onunla beraber çocuklaşıyor, Ömer hâlâ koca bir adam. Bir benim yanımda çocuklaşıyor ben bilemiyorum.
"Sevgi avukat hanıma odasını göster, her konuda yardımcı ol."
Sevgi tamam anlamında başını sallıyor, otoriter bir şekilde etrafa emirler yağdırıyor. Yanımdan geçip gidecek sanıyorum ama durup sadece benim duyacağım şekilde sessizce konuşuyor.
"Altında hâlâ kırmızı sütyenin mi var?"
Etrafa bakıyorum kimse bir şey duydu mu diye, herkes kendi işinde. Sevgi yanına gelen birine bir şeyler anlatıyor. Ömer bakışlarıyla beni gittikçe utandırıyor, bu adam kesinlikle çapkın. Ne diyeceğimi bilemiyorum, yüzümün aldığı şaşkın ifade onu eğlendiriyor. Yanımdan geçip gitmesine rağmen ben olduğum yerde bir süre daha kalıyorum.
"Meva hanım buradan."
Sevgi sağolsun beni kendime getiriyor, onun peşinden gidiyorum ama aklım Ömer de, arkamı dönüp bakıyorum o çoktan gitmiş.
"Buyrun odanız burası."
Ömer tek bir sözüyle aklımı alıyor, ortada öylece dolaşıyorum. Tek başıma kalıp düşünmem gerekiyor yoksa bu adam beni gafil avlayabilir. Sevgi'ye teşekkür edip onu gönderiyorum, odaya bakmak bile aklıma gelmiyor. Koltuklardan birine oturup ellerimi başımın önüne koyuyorum. Şimdi aklımı toparlayıp işime odaklanmalıyım, Ömer'in söylediği şeyleri unutmalıyım.
Masanın üzerindeki dava dosyaları dikkatimi çekiyor, onları elime alıp şöyle bir karıştırıyorum. Çok fazla dosya var, bu şirket bu kadar davayla nasıl hâlâ ayakta kalabilmiş şaşırmadan edemiyorum.
Dosyalardan birini seçerek çalışmaya başlıyorum, kahve içmeden günüm iyi geçmiyor. Odamdan çıkıp etrafta dolanıyorum, bana yardımcı olacak kimse yok mu?
Bu mutfak nerede olabilir? En iyisi Sevgi'yi bulmak. Sevgi beni görünce bir şeye ihtiyacım olduğunu anlayıp yanıma geliyor.
"Bir şeye mi ihtiyacınız var Meva hanım?"
Sevgi'ye derdimi anlatacakken Ömer'i görüyorum tekrar. Bu sefer yalnız değil bir odadan çıkıyor. Benim tam karşı odamdan sonra öğreniyorum orasının kendi odası olduğunu. Yanındaki adam her kimse Ömer'in ona saygı duyduğu her halinden belli, dikkatle dinliyor sözlerini. Saçları ağarmış adamın kim olduğunu merak ediyorum, Sevgi'den kahve istemeden önce onun derin bilgilerinden faydalanıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAR MISIN AŞKA?
General FictionÜnlü bir iş adamı Olan Ömer Kandemir bir iftira sonucu hapse atılır. Güvendiği tüm insanlar ona sırtını dönüp ihanet ederken hiç tanımadığı bir kadın onu hapisten kurtarmak için elinden geleni yapar. Mafya ve avukatı kurgusudur. Dikkat! Çocukluk aşk...