15: GEÇMİŞTEN GELEN DOST

35 1 0
                                    

Şarkı: Lana-Summertime Sadness

Saçımı okşayan elleri nazik davranıyordu. Oysa bu ona yakışacak bir davranış değildi. Belki bugün doğum günüm olduğu için böyleydi belki de her zamanki gibi aklına geleni yapıyordu.

"Neden böylesin Maria? Tehlike içindeki bir ceylan yavrusu gibi davranıyorsun. "

Korkuyordum çünkü annemin duyguları çok hızlı değişiyordu. Ama ona bunu diyemezdim.

"Sakin ol Maria."

Sesini biraz daha yükseltmişti ama hiçbir şey yapmamıştım. Hatta onun bağırmasını bile soğukkanlılıkla karşılamıştım fakat annem bunu görmüyordu, sadece istediğini görmek istiyordu çünkü onun babam yüzünden delirdiğini pekala biliyordum ve saçma hareketler yapmasına alışmıştım. Daha sonra saçlarıma olan nazik elleri sanki bir suç işlemişim gibi sert davranmaya başladı. Şiddeti artıkça canım daha çok acıyordu ama sesimi çıkarmıyordum. Eğer çıkarırsam daha fazla canımı yakardı ve bundan bir gram bile pişmanlık duymazdı bunu biliyordum.

"Biliyor musun Maria? Saçların bana birini hatırlatıyor çünkü ona çok benziyor ve bu hiç hoşuma gitmedi."

Annem beni bırakarak içeri gittiğinde tuttuğum nefesi verip ağlamaya başlamıştım. Fakat bu uzun sürmemişti çünkü elinde tuttuğu makasla o biricik, canımdan çok sevdiğim saçlarımı keseceğini anlamıştım. Ve belki dakikalar sonra ilk kez sessizliğimi bozarak anneme yalvarmıştım. Ama onun için benim yalvarmam bir köpek havlamasından farkı yoktu. Bu yüzden o gün hem saçımı kaybetmiş hem de bileklerimi ağaca, bir zincirle, bağlayarak cehennemi göstermişti bana. İşte tam o gün onu son kez göreceğimi bilmiyordum. O gün tek bildiğim şey demirin tenimi yakması ve yanık izinin hâlâ vücudumda durmasıydı. En azından eldivenler onları saklayarak kimseye göstermiyordu.

Lydia'ya baktığımda düşündüklerim bunlardı. Sessizce iç geçirdim ve koluma dokunan kişiye baktım. Eldora'nın kolumdaki eli elimi tuttu ve oraya bakmamam için diğer eli ile gözümü kapattı. Tüylerimi ürpertecek bir çığlık duydum ve bu çığlıkların Lydia'ya ait olduğunu anladım. Eldora'nın eli gözlerime daha çok baskı uyguladı ve biri kulaklarımı kapattı. Yinede ben duymuştum. Bu acı bir haykırıştı.

Gözlerimi açmak için Eldora'nın elinden kurtuldum ve başımı çevirerek Lydia'ya baktım. Gerçi bakmaya gerek yoktu çünkü onun çok kan kaybettiğini tahmin etmiştim ve beyazlamış teninden öldüğünü de anlamıştım. Kulaklarımdaki eller kulaklarımı bıraktığında onun kim olduğunu gördüm. Bu kişiyi tanımıyordum. Ela gözlü, altın saçları olan bir erkekti.

"Onu buradan götür Tom."

Adının Tom olduğunu öğrendiğim çocuk başıyla Freya'yı onayladı ve kolumdan tutarak eliyle gözlerimi kapattı. Elini gözümden çektiğinde ağzım açık kaldı. Siyah toprakları olan bir tepedeydik ve arkamda kocaman bir saray vardı. Gece mavisi rengindeydi ve altından yapılmış gibi parlıyordu. Altımda ise büyük bir şehir vardı ve içimden bir ses bu şehiri yöneten kişinin Jasper olduğunu söylüyordu. Gökyüzündeki kuzey ışıkları ve ay ise bu manzarayı daha güzel kılıyordu.

"Burası gece sarayı bu aşağıda gördüğün kişiler de gece halkı. Jasper'ın galiba en iyi yaptığı şey bu halkı canı pahasına korumak."

Başımı salladım ve açık kalan ağzımı kapattım. Tom bileğimi tutarak beni saraya götürdü ve içine girdiğimizde burada nasıl kaybolmadan duracağımı düşündüm. Beni geniş bir salona getirdiğinde ortadaki koltukta oturan koyu lacivert saçlı kadın, hafifçe başını bize doğru kaldırdı.

"Jasper'ın evine saldırdılar ve Lydia ağır yaralandı. Jasper nerede?"

Amy olduğunu düşündüğüm kişi koltuktan sakince ayağa kalktı ve aynı sakinlikte pencereye giderek dışarıya baktı.

KANAYAN RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin