4: YALAN

54 2 0
                                    

Ellerim titriyordu ve bunu durduramıyordum. Benim hakkımda çok şey biliyordu ve Lanetlenenin yanında gücü hafif kalan biri bile bu kadar şey biliyorsa Lanetlenenin beni bulması daha kolaydı.

Ortamdaki sessizlik bozulmadan birkaç dakikadır birbirimizi izliyorduk, bir şey düşündüğünü görebiliyordum ama bir anda sessizliği tok bir sesle bozarak konuşmaya başladığında ürperdim.

"Aslında işaretlenen kişinin annen olduğunu düşünüyorum çünkü onun ruhunda diğer ruhlarda olmayan siyah bir mühür vardı."

Onu istemsizce başımla onayladım. İşaretlenen kişiler damgalı hayvanlar gibiydi tek fark damga sadece bedene değil ruha da yansıyordu.

" Sonra bu işaretin kırık ay olduğunu gördüm. Başlarda ne anlama geleceğini bulamadım fakat sonra fark ettim. Yanlış tahmin etmediysem, onun Lanetlendiği gece bulutlar olmadan gökten yağmur yağıyordu ve ay, öldürdüğü kurbanlarının kanıyla kırmızı olmuştu. Daha sonra büyü gerçekleşti, lanetlenin ruhu ile gökteki kızıl ay dört parçaya bölündü. Ve son olarak işaretlenen kızı elde ettiğinde ay tamamlanacak, Lanetlenen özgürlüğüne kavuşmuş olacak. "

Yine onu istemsizce onayladım. Sadece buradan gitmek istiyordum. Daha fazla neden veya sonuç bilmek istemiyordum ama bunu buz gibi bakan gözler önünde yapamazdım. Sanki ne istediğimi anlamış gibi bana başını salladı. Ama nefes alışından diyeceği şeyi seveceğimi zannetmiyordum.

"Çoğu şeyi bilmeme rağmen senin nasıl işaretli olduğunu bilmiyorum. Annen işaretlenenken sen nasıl olabildin?"

Sessizce başımı sağa sola salladım. Bunu paylaşmak için çok erkendi ve böyle birine paylaşmak istemiyordum. Gözlerimi dışarda yağan yağmura çevirdim oysa o beni izliyordu. Acaba yapamayacak kadar güçsüz olduğumu mu düşünüyordu yoksa başka bir neden mi arıyordu? Uzun bir süreden sonra kafamı geri ona çevirdim ve hala bana baktığını gördüm. Tam bir şey söyleyecekken bir anda her şey etrafımda dönmeye başladı. Havada iğrenç bir koku vardı sanki evde üç günlük bir cesetin kokusu vardı . Dişlerimi sıktım ve elimle deri koltuğu kavradım. Soğuk terler sırtımdan aşağı akarken tek bildiğim bunu onun yaptığıydı. Hiddetimden dolayı kesik kesik aldığım nefesle önümde çift gördüğüm çocuğa bağırmaya başladım.

"Ned-en?"

Oysa o, sessizce ayağa kalkıp bana doğru yürüyordu. Hışımla ayağa kalkarak topallaya topallaya ondan kaçmaya çalıştım fakat beni bileğimden tutarak hareket etmemi durdurdu. Ondan kurtulmak için boştaki elimden eldivenimi çıkartmaya çalıştım fakat başaramadan her şey karardı ve son kez onun sesini duydum.

"Üzgünüm, bunu görmemen gerekiyordu."

Yataktan bağırarak uyandığımda biri kollarımdan tutarak beni yatağa bastırdı. Karşımdaki çocuk usulca bana bakıyordu. Ne olduğunu anlayamadan etrafımdaki yerin son on yıldır kapana kısılmış olduğum yer olduğunu fark ettim. Sesli bir biçimde küfrederek ellerinden kurtulmaya çalıştım.

"Sakin ol! Sadece sakin ol ve açıklamama izin ver."

Onu tüm gücümle ittim ve elinden kurtuldum. Hızlı bir biçimde yataktan kalktım ve elimdeki eldiveni çıkardım. Elimi aramızdaki mesafeye koydum. Güçlerimi kullanabilsem de kullanamasam da her şekilde yaklaştığında onu öldürmeye çalışacaktım.

" Tamam, sana yaklaşmayacağım ama beni dinlemelisin. Ne olduğunu çözdüğümü burada konuşmak mı isterdin? Her yerde gardiyanlar var ve güçleri buradaki her şeyi duyup görüyor. Gerçekten böyle bir yerde her şeyi söylememi mi isterdin?"

Elimi indirdim ve sinirle yumruk yaptım. Gözlerinin içine dikkatle bakarak diyeceğim  şeyin tepkisini ölçmeyi amaçlıyordum.

" Benimle oynadın. Beni özgür gibi gösterip hayallerimi elimden aldın. Madem konuşacaktık o zaman neden bunları gösterdin? Acı çekmem içinse gayet başardın."

KANAYAN RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin