3: AÇIĞA ÇIKAN SIR

53 4 0
                                    

Şoke olmuş bir biçimde kapıya baktım. Jasper ortadan kaybolmuştu ve karşımdaki adamında şaşkına döndüğünü anlamıştım.

Fakat bu şaşkınlığını atması uzun sürmemişti ve adam içeri girerek kapıyı kapattı. Açıkçası bu beklediğim bir şey değildi. Buraya gelen herkes benden uzak durmaya özen gösterirdi ama bu aptal bunu yapamayacak kadar aptaldı.

"Çoçuğu yok ettiğine göre gücün tükenmiş durumda olmalı. Aslına bakarsan gücüm karanlık soyundan olmasa bile hafif bir baskı hissediyor eminim burası senin için bir cehennem. Ama nasıl oluyor da birini yok edebilecek kadar gücünü kullanabiliyorsun anlamıyorum, galiba sen cidden onun seçtiği bir kaşmersin. "

O bana yaklaşırken bende yatakta kendimi geriye çekerek yattığım yerden doğruldum. Elim Jasper'ın yattığı yere dokunduğunda hâlâ sıcaktı. Aptal, beni yalnız bırakıp kaybolurken acaba ne düşünmüştü. Eğer geri dönerse kesinlikle ona karşılık verecektim ama önce bana doğru yaklaşan sapığı halletmeliydim. Açıkcası uzun zamandır güçlerimi hissetmiyordum ve eldiveni çıkartmam işe yaramayabilirdi.

Adam artık tam önümde duruyordu. Yakasındaki renklerden onun bir Şifacı olduğunu görüyordum.

"Ama yinede neden seni seçtiğini anlayabiliyorum. Meyve verecek kadar güzel bir ağaçsın özelliklede olgunsun."

O, benim bedenimi süzerken hafifçe sol elimdeki eldiveni çıkarmaya çalışıyordum. Tek dilediğim şey o aptal, umarım gücümü kullanırken gelmezdi. Lakin karşımdaki kişi bana uzanamadan birden yere yığıldı ve çığlık atmaya başladı. Benim gücüm olamazdı çünkü hiçbir şey hissetmiyordum ayrıca kan kusmuyordu bu durumda Jasper bir şeyler yapıyordu.

"Lütfen, yalvarırım lütfen...... Lütfen dur Aaaaaaaaa! Bir daha yapmayacağım..... Lütfen canımı bağışla ben aptal bir canavarım..... O senin ve ben onu arzulayacak kadar şerefsizim özür dilerim lütfen bana merhamet et öldürme..... HAYIR!"

Önümdeki adam bir anda sustu ve yukarıdaki lambanın ışığı hafifçe soldu. Yüzünü loş ışıkta göremiyordum ama bunun ölüm olduğunu biliyordum. Onun gücü her şeyi solduruyordu ve nedensizce içimde hafif acı hissettim çünkü o, bu güçler yüzünden acı çekmiş olmalıydı.

Yataktan kalkarak ayağımla gardiyanı dürttüm. Adam yana doğru devrilerek o birkaç saniyede yüzünü görmeme neden olmuştu. Yüzü kaskatı bir biçimde öylece çığlık atarken kalmıştı. Gözlerinin olduğu yerde koyu bir siyahlık vardı ve burnu...

"Ona bakma ve dokunma."

Yerimden sıçrayarak kapının önünde duran çocuğa baktım. Bana bugün sabah geldiği yüz ifadesiyle bakıyordu. Tek fark gözleri bu kadar katı değildi.

"Eğer ona bakarsan delirebilirsin aynı şekilde dokunursan seni öldürebilir. Bu benim gücüm ve gücüm ona temas eden her şeyi soldurur."

"Nereye gittin?"

Afallamış bir biçimde ona bakıyordum. Aslında az önce ne sorduğumu bile hatırlamayacak kadar kendimi garip hissediyordum. Bu bir günde bir çok şey yaşamışken ayakta kalmam bile bir mucizeydi.

"Seni öldürmek için gelmişti ama sana dokunmadan önce farklı fantaziler kurduğunu duydum ve bende ona ölümün ne olduğunu gösterdim."

"Bunu neden yaptın? Eğer yanımda olsaydın hücreye girmeyebilirdi ve bu adam burada berbat bir biçimde ölmek zorunda kalmazdı."

"Bana aptal birini savunduğunun farkında mısın?"

"Her ne kadar aptal olursa olsun onu öldürmek zorunda değildin!"

KANAYAN RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin