5. Bölüm

36 5 0
                                    

Keyifli okumalar. 🤍

Yorum yapmayı unutmayın <3

14.01.2005 ( Belen 5 yaşındayken )

Bugün hava oldukça kasvetli ve yağmurluydu. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur camlarda bir ritim oluşturuyordu. Odamda annemin yeni aldığı puzzle ı yaparken aniden bir şimşek çaktı . Elimdeki parçayı yere düşürürken evin içindeki sesler artmaya başladı . Düşürdüğüm parçayı elimde tutarken babam bir hışımla içeri girdi. " Kızım sakın korkma güzelim. Şimdi sana dediklerimi itiraz etmeden yapman gerekiyor anlaştık mı ? Nesrin Belen'le birlikte alt kattaki gizli odaya gidin. " dedi.

Küçük kalbim göğüs kafesimden çıkıcakmış gibi atarken ben alt kata yöneldim. Annem ise en alttan yukarı çıkıyordu. " Annee! Hızlı ol lütfen korkuyorum ." dedikten sonra annemi merdivenlerden çıkarken gördüm. Olduğum yer merdivenlerin yerine göre biraz uzakta kalıyordu.

Tam geldiği için seviniyordum ki sanki o silah sesi tüm dünyayı kaplayıp bütün herkesi susturmuş ben ise olduğum yerde gözlerimi kaplayan korku ile kalakalmıştım . Annem sırtından vurulmuş ve olduğu yere çökmüştü. Bana korkma dercesine bakıyor fakat ve gizli yeri işaret ederek girmemi istiyordu. Ama ben bunu o an idrak edemedim. Ne annemin yanına koşabildim ne de onun dediklerini düşünüp anlayabildim. Taa ki annemin son nefesini bana bağırmakla kullandığı o ana kadar ...

Adamların ayak seslerini duyabiliyordum. Hemen koşabildiğim en hızlı şekilde koşup gizli yere girdim. Aradan yarım saat geçmişti bunu bana annemin aldığı saatten görebiliyordum. Göz yaşlarım sanki bir okyanus oluşturmuş ve ben o okyanusun içinde çırpınıyordum.

Birden bulunduğum kapı açıldı. Gelen Ayvaz dayımdı. Beni gizli yerden çıkarmıştı. Babamın öldüğünü o gizli yerden çıktığımızda içime oturun o koca berbat histen anlamıştım. Çünkü ne olursa olsun benim yanıma gelirdi."

Şimdiki zaman :

Ayvaz dayım bunca yıl bana bakmış ve büyütmüştü. Her zaman babam gibi kendi ayakları üzerinde durmamı ve asla yenilmemem gerektiğini öğretmişti. Böyle güçlü bir kadın olmamın temelinde onun bana verdiği dövüş dersleri de vardı. 3 yıl önce... Bir trafik kazası aldı onu benden. Ve aradan geçen kaç yıl sonra birkez daha anlamıştım ki benim ruhum parçalanmak için vardı.

***

Ailemin ölümüyle başlayıp bu sözle devam etmişti benim hayatım. Bir ağaca benzetirdim kendimi. Sonbaharda bütün yapraklarını dökmüş , bütün acısının görünürlüğüyle ortadaydı ama hâlâ dimdik en sağlam şekilde kökleriyle tutunuyordu o toprağa. Benim tutunduğum toprak ise ailemin mezarıydı. Ben yeniden çiçek açıp acılarının intikamını almak umuduyla yaşıyordum.

22 yıllık hayatıma sığdırdığım acılar bana gülümsüyordu. Şimdi ise yıllardır ölü bildiğim Tahsin Belemir karşımda adından dahi eser kalmamış bir şekilde duruyordu. Anın verdiği şok hâlâ devam ederken bir cevap beklercesine yüzüne bakıyordum.

"Belen , kızım ..."

"Sen..."

"Ba-"

" Sus! Ne işin var senin burada. 17 yıl , sen o kadar yıl kendini öldü gösterdin bana. Duyuyor musun?! "diye bağırdım.

O da şaşkındı. Ne yapacağını bilemez gibi yanıma doğru çekingen bir şekilde adım atıyordu.

Bir adım geri attım. Acılarım bir bir canlanıyordu.

" Mecburdum kızım. Nolur dinle."

" Neyi dinleyeceğim ya , ben seni yıllardır ölü bildim. Yalnız kaldım, ben senin yüzünden neler yaşadım haberin var mı ?"

" Bak anlıyorum ama kendimi ölü olarak göstermesem o adamların elinden kurtulamazdım."

"Ne yaptın da o adamlar peşindeydi ?"

Sessiz kaldı. Yeşil gözlerini yerdeki fayansa dikmiş sanki 17 yıl önce anne ve babasını kaybeden Belen'in onun yakasına yapıştığını fark etmişti. Büyük bir kahkaha attım. İçimdeki yangına su serpmek istermişcesine daha çok güldüm.

" Kime soruyorsam. Orhan ,alın şu adamı nereye götüreceğinizi biliyorsunuz. Bakalım Uğur'la da derdi neymiş."

Tahsin Belemir şok içinde kalmıştı. Uğur'un adını beklemiyor olacak ki gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Daha fazla dayanamayıp ofisten çıktım.

Ne zaman işin içinden çıkamayacağımı hissedip kötü olursam şehre yakın ancak kimsenin bilmediği bir uçurumun kenarına gelirdim. O uçurumdan binlerce duyguyu atmak istiyordum.

O adamın karşısında güçlü durabilmiş miydim ? Anlamamıştı değil mi kokusunu içime çekmek istediğimi ve dakikalarca nefesimi tuttuğumu ; anlamamıştı değil mi yere çöküp ağlamak istediğimi? Peki tahmin edememiş miydi bir çiçeği kopardığında ne kadar yaşayabileceğini..

5 yaşından bu yana çok şey öğrenmiştim. Bir kızın ne kadar güçlü ve yorulmuş olduğunu dik bakışlarından ; bir erkeğin ise kamburlaşmış sırtından ve ona zıtlaşırcasına olan sert tavırlarından anlayabilirdiniz.

Kendini yaşatabilmek için kendi parçasından vazgeçen o adam kızının çocukluğunun katiliydi.

O umudumu , gülünce çıkan gamzelerimi , kuracağım hayallerimi işe yaramaz bir kağıt parçası gibi çöpe atmıştı.

Şimdi bedenen ölmemiş olmam tamamen ölmediğim anlamına mı geliyordu? Etraftaki parçalanmış taşları dünlerimin eserleri olarak görüyordum.

Buradan atlasam kaç kişi duyardı 5 yaşımın ferhatlarını , kim hissederdi içimdeki cehenneme karşı çıkan cennetimi? Babam mı , çalışanlarım mı ? Üniversitede sadece yalan üzerine kurulu arkadaşlarım mı ?

Çok soru vardı , cevapları belliydi ama insan o cevapları kendi beyninde yok ederdi , bilirdi ki yalnızdı. En yakınınız dahi size uzaktı çünkü.

Annem küçükken bana sevdiğim için hep prensle prensesi anlatır onların aşkı beni mutlu ederdi.

Aşk bir savunmasızlık mıydı yoksa içine düştüğün en görkemli yer miydi ?

Aşk acı mıydı ? Yoksa hayatın içindeki en anlamlı ve huzurlu an mıydı ?

Aşk sevdiği için ölmek miydi yoksa sevdiği için öldürmek mi ?

Bunların cevabını alamamıştım. Küçük bir çocuğun tek derdi oyuncakları olmalıydı. Küçükken oyuncağı ile oynandığı için kıyameti koparan o kız şimdi hisleri ile oynandığında sadece ağlayabiliyordu.

***
Herkese merhaba , bölümü nasıl buldunuz?Diğer bölümlere nazaran daha uzun bir bölümdü.

Sizce Uğur' u gerçekten biri mi öldürdü?

Yoksa intihar mı etti?

Tahsin Belemir?

Oy vermeyi unutmayın 🌸🌸

Ölümün İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin