14. Bölüm

11 4 0
                                    


Keyifli okumalar °^°

~~~~~~
                               
Büyük bir irkilmeyle yerimden kalktım. Kan ter içinde kalmıştım. Gözlerimden akan yaşlar yastığımı ıslatmıştı.

Bu zamana kadar gördüğüm en tuhaf ve gerçekçi rüya olabilirdi.  Ne yapmamı söylemişti ya da benim bilinçaltımda oluşan saçma bir rüyaydı. Ama hislerim bu rüyanın boş bir rüya olmadığını altında bir şey yattığını düşündürüyordu.

Gördüğüm rüyadan sonra umudum, uçurtması ağaca takılan bir çocuk gibiydi.

"Büyüt." dedi içimdeki bir ses. "O ağacı daha çok büyüt ona başka umutlar da takılsın. Belki onlar gerçektir. Ama unutma o ağacın hükümdarı sensen bütün izler senindir." diyordu.

Kuruyan boğazım beni zorlarken üstümdeki battaniyeyi kenara çekip bir bardak su içtim. Gözlerim duvardaki saate kayınca 7.30 olduğunu gördüm. Kapı zili çalınca kimin geldiğini merak edip kapıya yöneldim. Gelen Ahmet'ti.

" Belen Hanım , acilen babanızın ofisinin deposuna gitmemiz gerekiyor. Oktay denilen çocukla silahlı kavga ediyorlarmış. Orhan bildirdi."

" Ne , arabayı hazırla geliyorum hemen."

Bir çırpıda koşup çekmecemdeki silahı belime yerleştirdim. Telefonumu da alıp arabaya bindim.

Yaklaşık 25 dk sonra depodaydık. Girişinden duyulan silah sesleri gittikçe artıyordu. Belimdeki silahı çıkarıp  bir kolonun arkasına geçtim. Ahmetler ise sağ ve soldan gizlice aralarına sızıp engellemeye çalışıyorlardı. Çevreye bakındığımda Oktay'ı fark etmiştim.

Çok uzakta sayılmazdı . Eğer bağırsaydım biliyordum ki ikisinden biri önce vurulup ölecekti . İkisinin de ölümü zerre kadar umrumda olmazdı ama işin içinde Uğur hakkında öğreneceğim şeyler olduğunda yön değişiyordu.

Oktay'ı hedef alan adamı omzundan vurup indirmiştim. Oktay o sırada başka bir adama ateş ederken beni hala fark etmemişti.

Oktay'ın tarafında olduğunu tahmin ettiğim bir adam Tahsin'e karşı hedef almış vuracaktı ki onun  da bacağına  ateş edip yere düşmesini sağladım.

Oktay'ın tarafındaki kişiler yeterince azdı zaten ve 2/3 kişi kalmıştı. Aynı şekilde Tahsin Belemir'in de çevresinde 5/6 kişi vardı. Şimdi olayı bölmenin tam zamanıydı. Yoksa birine zarar gelme olasılığı  daha da  artmıştı. İşaret verip korumalarını söyledim. Tahsin'in bulunduğu alana ateş ettim. Şaşırmıştı çünkü biliyordu , çok iyi bir gözlemciydi. Oktay'ın hiçbir arkadaşı benim tarafımda değildi. Etrafa göz gezdirmeye başladı ve beni gördü.

Adamlarına ateşi kesmelerini emretti. Aynı şekilde Oktay'a bağırıp kesmelerini söyledim. O da beni fark edince durdu. Bulundukları alanın ortasına doğru yürüdüm.

" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz ?!" sesim olduğundan çok daha fazla gür çıkıyordu.

Oktay ve Tahsin de saklandığı yerde çıkmış elinde silahla duruyordu. Sessizliği ilk bozan Oktay olmuştu.

" Belen ne işin var senin burda ?"

" Ayıp oluyor ama hayatını kurtaran kişiye öyle denilir mi ? Anlaşılan Tahsin Bey sadece yapıcağın pislikleri öğretmiş. Nezaket de bitmiş." ayıplarcasına yapmacık bir bakışla baktım yüzüne.

Tahsin Belemir bütün içinde kin ve nefret dolu bakışlarını bana yöneltmişti. Dediklerime sinirlenmiş olmalıydı çünkü elindeki silahı çok sıkı bir şekilde tutuyordu.

" Konuşun , niye burda bu şekilde çatışıyorsunuz ?"

İkisinin bakışları birbirini bulmuştu. Sanki birinin boğazına bir bıçak saplanmışcasına konuşamıyor diğeri ise korkularının arkasında küçülüyordu. Bu bakışları beni afallatırken kulaklarımda Oktay'ın "Belen!" diye seslenip önüme geçişi ve beni duvarın arkasına çekişi donup kalmış zihnimi tekrar harekete geçirdi.

Acı dolu iniltisi ve elimde hissettiğim kanla karnına baktım. Vurulmuştu.

Vuran kişi kimse yerimden hafif doğruluğ baktığımda kaçmıştı. Babam ise bir arabanın arkasına sığınmış duruyordu.

" Oktay! İyi misin ?"

Öksürdü ve konuşmaya çalıştı. Durumu kötüleşiyordu.

" B-ben... yapmadı..."

" Tamam , dur sakin ol . Orhan! Getirin arabayı."

Eliyle elimi tuttu ve zor açılan gözleriyle bana bakmaya çalıştı.

" Harabe... " öksürmeye devam etti yavaş yavaş bilinci kayıyordu.

" S-sak..lı..yorlar."

" Neyi saklıyorlar , Oktay ne harabesi?"

" Öfise..." Derin bir nefes almaya çalıştı ve devam etti. "Yakın".

Orhan arabayı deponun önüne getirmişti fakat Oktay'ın son nefesi korumaya çalıştığı kadın için olmuştu.

Kim bilirdi belki de geç kalınmış o nefes  birçok nefesin kurtulmasına vesile olacaktı.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°Bölüm Sonu °•°•°•°•°•°•°•°•°

Bölümü nasıl buldunuz ?

Oktay'ın ölümü ?

Sizce Oktay'ı kim vurdu ?

15. bölümde görüşmek üzere lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın.



Ölümün İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin