Medya: Katy -Doğa S.- ( Kendisi benim biricik bebeğim olur 💕)Bölümü, Romantik yazar, @maviivam a ithaf ediyorum. Anne yazarlara ayrı bir sempatim var🤗
Keyifli okumalar;)
Dışarıda kuş sesleri, vücudumu ısıtan yanımdaki sıcak beden ve derin bir nefesle içime çekme isteği uyandıran bu tanıdık güzel koku karşısında, yüzümdeki yarım ve uykulu tebessümle, gözlerimi açmak istemediğimi hissettim.
Bir anda Alex'in o halde cisimlenmesi ve onu uykuya uğurlayışımın aklıma gelmesi ile otomatik olarak gözlerim açılırken yerimden fırladım. Sağ kolu ile beni tekrar yattığım yere, göğsüne çeken Alex'in uyumadığını anlayıp başımı kaldırdığımda, o rahat ve dingin gülümsemesi ile yüz yüze geldim.
Sanki dün o kadar badireyi atlatan o değilmiş gibi rahat gülümsüyordu. Hemen meraklı gözlerle, emin olmak için atıldım:
" Alex?. Nasılsın? Kolun nasıl ??"
Tabi ki her zaman ki sakin sevgilim, işaret parmağını dudaklarıma kapatıp susturdu beni ve yarım gülümsemesi ile yanıtladı:
" Şşşt!.. Tamam.. İyiyim, merak edecek birşey yok. Alesea'nin iksirleri ve tabii ki biraz da pençe temizleme işlemi ile iyiyim..."
Asıl, Alex Katy'yi merak ediyordu. Gece uyandığında, yanındaki sandalyeye oturup başını yatağa yaslamış Katy'yi, uyurken bulmuştu.Yanına almak istediğinde, yorgunluktan uykusunun arasında mırıldanan çocuklar gibi hiç itiraz etmeden sağ yanına yatması, zorlamadan, çok kolay olmuştu.Bir süre sevdiği güzel yüzü izledi. Zihninin aydınlandığını gördüğü halde, kesin olarak emin olmak istiyordu. Sağ kolundan sonra yaralı kolunu da Katy'ye sarmaya çalıştı ve sordu:
" Söyle bakalım, sen nasılsın? Zihninin aydınlandığını gördüm ama başka bir sorun yok değil mi?"
Katy'nin gözlerinin içi sımsıcak bir gülümseme ile aydınlandı ve Alex'in dudaklarına ufacık bir öpücük kondurdu.
" Merak etme sevgilim, senden daha iyi durumdayım," diyerek, onu rahatlatmaya çalıştı.
Koridordan gelen şamata sesleri ile kapıya odaklandılar. Abigail, Fenmore ve Kennard, paldır küldür içeri daldılar.. Engelleyemediği koca çocuklara yarı ders verir halde çıkışıyordu Abigail:
" Çocuklar, yapmayın! Böyle olmaz ki! Biraz nazik olun!"
Alex'in can dostu olarak ilk itiraz, tabi ki Kennard'dan geldi:
" Alex'i biz de merak ediyoruz. Bu kadar sabrettiğime ben bile şaşırıyorum. Hem burası revir, kendi odaları olmadığına göre girebiliriz!"
" Bırak Abigail!.. Alesea'den izin koparabilmiş bir Kennard'ı durdurabileceğini mi sanıyorsun?"
Bu gülüşmeler arasındaki tatlı münakaşayı bitiremeden, üçünün de gözleri, şaşkın bir şekilde yarı gülen, yarı donakalmış Alex ve Katy'ye takıldı. Hepsi birden bulundukları durumun farkındalığıyla kahkahayı bastılar...Fenmore, Alex'e yaklaşıp:
"Çok korkuttun bizi dostum, seni o halde cisimlenmiş görünce ne yapacağımı bilemedim.." dedi.
Aynı anda Abigail, kocaman açtığı gözlerini Alex'e dikmiş, Fenmore'u onaylarcasına histerik bir biçimde başını yukarı aşağı sallıyordu... Belli ki o kötü sahne gözünde canlanmıştı.
Alex, onu bu kadar merak edip, telaşlanan arkadaşlarında gözlerini gezdirdi ve rahatlık veren gülümsemesi ile:
"Sorun yok artık.. Bakın! Sapasağlam karşınızdayım ve sizi böyle telaşlandırdığım için üzgünüm." dedi.
Kennard, heyecanla hemen atıldı:
" Sen cisimlenirken koluna tutunan azman, cidden zorluydu. Tek kollu olmasına rağmen, indirmek zamanımı aldı."
Alex'in yüzü birden ciddileşti ve hissettiği suçluluk duygusu, yüzündeki ifade ile kendini dışarı bıraktı.
"Teşekkür ederim Kennard... Sen olmasaydın, buraya benimle birlikte cisimlenmesi kaçınılmazdı. Tam da böyle kritik bir zamanda isteyeceğimiz en son şey, bir kurtadamın buraya gelişi keşfetmiş olması.."
Alex'in bu cümlesi havada asılı kalmıştı. Odadaki herkes birbirine baktı ve sonra Fenmore, tıpkı Kennard'ın şakalaşırken yaptığı gibi, Kennard'ın omuzuna bir yumruk attı.
"Tabi ki bu kurtadamların arasında sen ayrıcalıklısın dostum.."
Kennard'ın kurtadam olması bazen böyle durumlar yaratıyordu. Alex'in de kurtadam ve büyücü melezi olmasından dolayı, bu gibi durumlarda rahattı ve hiç üstüne alınmıyordu. Ne de olsa en iyi dostunun; Alex'in arkadaşlarıydı içinde bulunduğu büyücü grubu.. Alınmadığını gösteren gülüşüyle, önce Fenmore'un sonra da Alex'in omuzuna yumruklarını indirdi..
Herşey şimdilik yoluna girmişti.Kennard'ın o an şakalaşırken Alex'in omuzuna dokundurduğu yumrukla; gerçi hafif bir yumruktu ama Alex'in acı ile yüzünü kasmasına sebep olmuştu.
Abigail iki koca çocuğu, bir anne edasıyla dışarı çıkarmaya çabalıyordu.Katy, iki koca çocuğun, Abigail tarafından azarlanarak dışarı çıkarılışlarını izlerken, midesindeki isyan sesleri ile uzun süredir birşey yemediğinin farkına vardı. Aynı durum Alex için de geçerliydi.
Alex'e döndüğünde, onun da yüzündeki rahatlamanın verdiği tebessümle, dışarı çıkan arkadaşlarının arkasından baktığını gördü.Bir an, Alex'e birşey olsaydı ne kadar sevgisiz ve ruhunun bir tarafının yarım kalabileceğini idrak etti. Karnına giren ağrı, oradan da göğsüne ulaştı ve kalbini acıtmasıyla, yüzünde bir ızdırap gölgesi belirdi.Gözleri yanmaya başlamıştı ve toparlanmak için odanın duvarlarına, oradan da camdan dışarıyı izlemeye çalıştı.
Ellerini, yumuşacık bir şekilde sarmalayan sıcaklıkla irkilerek kendine geldi. Alex'de aynı düşünce denizinin içindeydi. Katy'yi, güven vermeye çalışan bir ifade ve sıcacık tebessümü ile kendine çekip, başına yumuşacık bir öpücük kondurdu.
Katy, bu kötü düşünceleri hızlı bir şekilde kafasının içinden kovaladı ve kendini toparlayıp en canlı haliyle Alex'e:
"Midem isyan çığlıkları atıyor, sen de kurt gibi acıkmadın mı?" diyerek, her zaman ki espirisinin üzerine basmak için parmaklarıyla tırnak içine alıp, gülerek bir göz kırptı...
Katy, takındığı canlı görüntüsüne hiç ara vermeden, Alex ve kendisi için birşeyler almaya, mutfağa koşturdu...Alex, ardından baktığı kızın, kendini de karşısındakini de iyi hissettirmek için sık sık başvurduğu bu mutluluk oyununu, bilse de ses çıkarmıyor, o da bu oyuna katılıyordu..
Yorma kendini be güzellik!
Yorma kendini... Biz mutluyuz ve bu mutluluk sonuna kadar devam edecek, ben bu mutluluğa zarar gelmesine asla izin vermeyeceğim... Zaman zaman, zihninde canlandırdığın imgelerde, ikimizden birini yalnız, üzgün ya da umutsuz canlandırarak kalbinin sıkıştığını bilmeme rağmen, elimden sadece seni sarmalayıp mis kokan saçlarını öpmekten başka birşey gelmiyor.. Bunun benim için ne kadar zor olduğunu bilmen mümkün değil..Alex, yatağında sıkıntıyla arkasına yaslandı. Kollarını başına kaldırmasıyla, yarası kendini hatırlattı ve acıyla yatağında doğruldu. Tam o anda camın önünde bir tıkırtı duydu... Camın önünde, sıcacık renkleri olan, çok güzel bir kuş vardı... O canlı renklerin arasında, sadece başı saf beyazlıktaydı ve açılmasını istediğini anlatmaya çalışır gibi gagasıyla camı tıklatıyordu...
Alex'in yatağından kalkıp camı açmasıyla aynı anda, Katy elindeki tepsiyle odaya girdi ve karşısındaki manzaraya şaşkınlıkla bakakaldı...
VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanetin Gücü
Fantasy©Tüm Hakları Saklıdır Türler arası barış, bir tarafın en güçlü olma ihtirasıyla sarsılmaya başlar. Bakalım türler birbirini yok etmeden barış tekrar sağlanabilecek mi? Kim bilir? Belki de aşk her şeye üstün gelir... Umarım beğenirsiniz...