Best Boy POV
Derin bir nefes aldım. Şu anda Raven'ın kapısının önündeydim. Sadece ona destek olmak, her zaman yanında olduğumu göstermek istiyordum. Sadece onun güvenini kazamak istiyordum. Sadece onun mutlu olmasını istiyordum. Bunun için bu kapıyı çalıp aramızdaki engelleri kaldırmam gerekiyordu. Elimi kaldırdım ve nazikçe kapıya vurdum. Birkaç saniye sonra ayak sesleri duymaya başladım. Kapı açıldı ve Raven ortaya çıktı. Saçı dağınık bir topuzdu ve hafif ıslaktı. Bol siyah bir pijama altı ve sweatshirt giyiniyordu. Oldukça yorgun ve uykulu görünüyordu. Gözleri hafif kızarmıştı. Sanırım uyuyordu."Ah, çok üzgünüm. Uyandırdım mı?" diye sordum mahcup bir şekilde.
"Hayır, hayır uyumuyordum. Sadece bir dizi izliyordum. Üzücüydü." dedi gözünü silerek. Rahat bir nefes aldım. Bugün ki olaylara ağlamadığını duymak sevidiriciydi.
"Ah, anladım. Şey...Ben sadece bugün olanlar hakkında...Belki konuşmak istersin diye gelmiştim."
"İçeri gelsene" dedi kapıyı girmem için açarak. Şaşırtıcıydı. Raven beni ASLA odasına almazdı. 'En azından bu da bir gelişme' diye düşünüp kapıdan içeri girdim. Biraz daha ilerledikten sonra yatağına oturdum. O da yanıma oturdu. Ne diyeceğimi bilmediğim için onun konuşmasını bekledim. Bir süre sonra Raven konuşmaya başladı.
"Ben bugün için çok üzgünüm. Bu kadar zayıf davranmamalıydım. Sadece zor bir dönemden geçiyorum ve bir de Lily olayı üstüme gelince patladım. Kuleye geldikten sonra senden yayılan üzüntü ve endişe duygusunu hissettim. Bu benim hatamdı. Seni üzdüğüm ve benim için endişelendirdiğim özür dilerim. Ama benim için endişelenmene gerek yok. Ben iyiyim." dedi ve bana küçük bir gülümseme verdi.
Bu çok üzücüydü. Kendini zayıf gösterdiği için benden özür mü diliyordu? Raven gerçekten hayatımda gördüğüm en iyi insanlardan biri ama kendisi bunun farkında değil. Ona baktım. Gözleri yere bakıyordu. Çok üzgün görünüyordu. Konuşmadım ve ona biraz daha yaklaşıp sarıldım. Geri sarılmadı. Sanki tepki vermekten korkuyormuş gibiydi. Acısını içinde tutuyordu ve dışarıya göstermemeye çalışıyordu. Sanırım sarılmama karşılık verirse daha fazla içinde tutamayacağını biliyordu.
"Raven, duygularını göstermekten kaçınma. Sadece kendin ol. Sadece içindeki acıyı serbest bırak. Sadece duygusuzmuş gibi davranma. Senin de duyguların var ve bunu göstermekten asla kaçınma." dedim ona daha sıkı sarılırken.
Birkaç saniye sonra geri sarıldı ve ağlamaya başladı. Gözyaşları kıyafetimi ıslatırken bir vazo patladı.(Bilmiyorsanız Raven'ın güçleri duygularına göre hareket eder.) Ama ikimizde umursamadık. Birkaç dakika daha öyle kaldıktan sonra ayrıldık.
Raven hüzünlü bir gülümsemeyle "Teşekkürler Beadt Boy, minnettarım. Gerçekten harika bir arkadaşsın." dedi.
"Önemli değil, Rae. Yanında olmayı seviyorum. "
Dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi.
"Ee, o zaman ben kalkıyım. Saat da geç oldu. Sende dinlenirsin." dedim ve yatağından kalktım.
"Haklısın, uyumamız lazım." dedi ve bana kapısına kadar eşlik etti.
Kapıya geldiğimde "İyi geceler, Rae." dedim.
"İyi geceler, Gar." dedi ve kapıyı kapattı.
Bana açıldığı için mutluydum. Hemen odama gittim ve saate baktım.
23:12
Gerçekten geç olmuştu ve uyumak istemiyordum. Uyanınca kabusların etkisinden çıkamıyordum. Yatağıma doğru yürüdüm ve uzandım. Uyumayacaktım. Sadece dayanabildiğim saate kadar duracaktım. Bu şekilde daha az acı çekerdim ve daha az kabus görürdüm. Biliyorum bu çok saçma bir düşünceydi ama gerçekten uyumak benim için bir işkenceydi.
Zaman geçtikçe göz kapaklarımın kapandığını hissettim. Bunu durduramıyordum ve sonunda uykuya daldım.
Çok karanlıktı. Ne bir ışık ne bir görüntü vardı. Ardından bir ses duyuldu ve ışıklar açıldı. Işıkların ardından kanlar içindeki annem ile babam belirdi.
"Senin suçundu." dedi annem parmağıyla beni göstererek.
"Bizi koruyamadın. Yapabilirdin ama yapmadın." dedi babam.
Ellerin titremeye başladı. "H-Hayır, ben sizi kurtarmak istedim. A-Ama yapamadım. Yetişemedim. H-Her şey çok hızlı olmuştu." dedim. Titriyordum. Gözlerimden yaşlar akıyordu.
"Hayır, bunu bilerek yaptın. Bizim için hareket bile etmedin. Sen bizim katilimizsin."
Annemin sesi kulaklarında yankılandı. Acıyla dizlerinin üzerine çöktüm.
"H-Hayır!"
"Canavar." Sesi kulaklarımda yankılandı.
"HAYIIR!!" Aniden uyandım. Nefes alamıyordum. Akan yaşlarım durmuyordu. Ben onların katili değildim. Değil mi?
Raven POV
Ah, hayır. Asla uyuyamıyordum. Uyku tutmuyordu. Müzik dinledim, dizi izledim, kitap okudum ama hayır. Uyuyamıyordum. Saate baktım.02:34
Harika, herkesin uyanmasına beş saat vardı. Yatağımdan kalktım ve odamın kapısına doğru yürüdüm. Belki bitki çayı uykumu getirirdi. Koridora geldiğimde küçük bir çığlık duydum. Ardından gelen büyük bir üzüntü dalgası. Beast Boy'un odasından geliyordu. İyi olup olmadığını kontrol etmek için kapısını çalmaya karar verdim. Kapısını çaldım ve birkaç saniye sonra gözleri yaşlarla dolu bir Beast Boy ortaya çıktı. Çok kötü durumdaydı.
"Beast Boy, iyi misin? Çığlığını duydum ve-" Beast Boy'un bana sarılması ile kesildim. Omzumda ağlıyordu. Sanırım kabus görmüştü. Onu sakinleştirmek için sırtını sıvazladım. Bir süre sonra Beast Boy sarılmadan uzaklaştı ve beni odasından içeri aldı. Yatağına oturduk.
Tam ne olduğunu soracaktım ki Beast Boy "Annem ve babam hakkında bir rüya gördüm." dedi. "Ölümleri hakkında beni suçluyorlardı ve haklılar. Ben onların katiliyim."dedi.
"Beast Boy eminim ki böyle bir şey yoktur."
"Hayır, onların ölümünden ben sorumluyum. Ne yaşadığımı bilmiyorsun!" Sesi hafif yükselmişti.
"O zaman anlat! Madem ne yaşadığını bilmiyorum, anlat! Birbirimize açılmalıyız diye sendin." dedim. Benimde sesim biraz yükselmişti. Bir süre sessiz kaldı. Sonra derin bir nefes aldı.
Sanırım anne ve babasının ölümünü anlatacaktı.
