Raven POV
Yaşlı gözleriyle bana baktıktan sonra gözlerini yeniden ellerine götürdü. Tekrar derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı."Benim annem ve babam vahşi yaşamları incelemek için dünyanın ormanlarını dolaşan genetikçilerdi. Ben küçükken Brezilya, Afrika, Hindistan ve daha birçok ülkeyi gezmiştik. O zamanlarda yine geziye çıktığımız bir gün tekneye binmiştik ve..." nefesi kesilmeye başladı. Gözünden bir damla yaş aktı. Ellerini yüzünün arasına aldı. Ne yapacağımı bilemedim. Ama daha sonra ona yaklaştım ve yavaşça ona sarıldım. Nefesi çok hızlıydı. Artık gerçekten ağlıyordu. Bana sıkıca sarıldı. Kalp atışlarının hızlandığını hissediyordum. Panik atak geçiriyordu. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ona daha sıkı sarıldım.
"Hey, sakin ol. Sıkıntı y-"
Beast Boy hıçkırıklarının arasında "Benim suçumdu! Hepsi benim suçumdu. Onları kurtaramadım. Onları kurtarama-" dedi ama onu durdurdum.
"Hayır." dedim. Ellerimi yüzünün arasına aldım. "Hayır, bak Gar ne olup olmadığını bilemem. O gün neler yaşanıp yaşanmadığını bilemem ama tek bildiğim bir şey varsa o da kimsenin ölümüne sebep olmadığın. Gar, sadece çocuktun. Çocukken yapamadığın bir şey için kendini suçlamayamazsın." dedim.
Gözlerinin içine baktım. O güzel gözleri...
Ne kadar süre öyle durduk bilmiyorum ama bana o yaşlı gözleriyle baktığında sadece bu anın hiç bitmemesini istedim. Daha güzel görünemezdi. Bir an için bana yaklaştığını hissettim. Kalp atışlarım hızlandı. Gözleri dudaklarıma kaymıştı. Ama bana sarıldığında bu gördüğümün büyük ihtimalle bir yanılsama olduğunu fark ettim. Niye bu kadar heyecanlanmıştım ki?
Ona geri sarıldım. "Sanırım haklısın. Ama Bilmiyorum Rae... Kabuslar devam ediyor. Neredeyse her gece. Güçlü kalmaya çalışıyor. Kimseye belli etmemeye çalışıyor Dayanacak gücüm kalmadı. Kişinin çok kötü yönü. Çok kötü." diye fısıldadı saçlarımın arasından.
"Gecesi mi?" diye sordu. Her gece onunla uğraşamazdı, değil mi? Bir insan için gerçekten çok kötü ve yorgun hissettim. Ben nasıl bir arkadaştım böyle? Beast Boy yan odasında her gece onunla uğraşırken ben odada sakince uyuyorum? Dur, ne uyuması bende neredeyse kullanımdaydım ve odadan çıkmıyordum. Yani sonuç olarak ikimizin de psikolojisinin mükemmel olduğu söylenemezdi. Ama yine de bu moralimi düzeltmedi. Onun adına gerçekten çok dayanacak. Bunun için kendini suçlamalıydı.
"Her gece mi görüyorsun?" diye sordu. Bunu hissetmem gerekirdi. sonunda yan odada yaşıyordu. Kendine inanamıyorum.
"Yani çoğu zaman. " dedi sarılmadan uzaklaşıp gözünü kaçırarak.
"Neden bana hiç söylemedin? Ya da ne bileyim takımdan başka biriyle?" diye sordu kaşlarımı çatlayarak.
Yüzünü ellerinin altına aldı ve derin bir nefes aldı. Bir an için gerçekten onunda en az benim kadar yorgun olduğunu fark ettim. Gözleri ağlamaktan hafiflemeyi ve dalgın bakışları halıdaki desenlere odaklanmıştı.
Yüzünü hafifçe buruşturarak "Yapamazdım, Rae..." dedi. "Ben takımları sürekli şakalar yapan, gülen kişisiyim ve bundan kurtulmak. Sadece..." duraksadı. Niyetini anlamadığım için gözlemledim ona baktım. "Sadece bu takımın içinde hiç kimsenin geçmişi hakkında konuşmak ve konuşmak istemez. Ama hiçbirimizin öyle normal, mutlu ve sakin bir aile hayatı öğreticiler sonunda. Gördüğüm kabuslarla neden sizi rahatsız edeyim ki?" sonlara doğru konuşması bir fisıltıya dönüştü.
Ama bir açıdan haklıydı. Takımda kimse bu konular hakkında konuşmazdı. Bir tek ben Slade yüzünden halüsinasyonlar gören Robin'in aklına girmiştim ve ailesinin geçmişini biliyordum. Bunun dışında Star'ın kardeşi Blackfire'ın kıskanç bir manyak olduğunu ve benim babamın Dünya'yı yok etmek isteyen bir iblis olduğunu biliyorduk. Ama genel olarak hep bu konulardan kaçınırdık ve zorunda kalmadığımız sürece asla konuşmazdık.
