Arkaesler bölüm için yorum yapmanız lazım lütfen<33
...Jisung panolara astığı davaraları 100. kez gözden geçirmiş ve masasına yaslanmıştı, hâlâ oturmayan şeyler vardı. Bu olaylarda nasıl Lee Know adında ki sikik katilin parmağı olabilirdi? Ne yapacağını bilmiyordu ve çoktan 3 günü gitmişti bile...nefesini sinirle verdi oğlan, o kadar işinin yanında bir de bu onun mental sağlığına hiç iyi gelmiyordu "Başkomiserim.." kapının tıklanmasıyla yerinden doğruldu Jisung ve dağılmış saçlarını hafifçe karıştırarak daha da dağıttı "Gel" Jeongin'in sevimli yüzü kapıdan belirince Jisung'ta tebessüm etmişti "Bir şey mi oldu Jeongin?"
"Şey...Başkomiserim istemediğinizi biliyorum ama Misafiriniz yine geldi" Jeongin Jisung'un ifadesizleşen yüzünü gördüğünde iç çekmişti, başkomiseri gerçekten bazen çocuk gibi davranabiliyordu "Müsait değilim" demişti Jisung tek düze bir sesle, Jeongin elindeki dosyaları yaklaşarak oğlanın masasına bırakmış ve bakışlarını başkomiserinin gözlerine çıkarmıştı "Başkomiserim bakın anlıyorum sizi ama...her hafta, 6 aydır istisnasız her hafta sizinle görüşmeye geliyor, en azından bir kere-" Jisung elini kesin bir şekilde havaya kaldırmış ve Jeongini susturmuştu "Yoruma açık bir konu değil bu, ona da artık gelmemesini söyle"
"Dedim başkomiserim ama sizi görene kadar vazgeçmeyeceğini söylüyor" Jisung oflayarak saçlarını karıştırmıştı, hâlâ yüzsüz gibi gelebiliyor olmasına inanamıyordu, olan onca şeyden sonra.. "Başkomiserim.." Jeongin'in sesiyle Jisung tshirtünün ucunu tutarak ileri geri sallamış ve kendine biraz rüzgar yapmıştı, canını sıkan şeyler yetmiyormuş gibi bir de bu üstüme geliyordu "Tamam çağır" Jeongin inanamayarak kalakaldığında Jisung tekrar etmişti söylediklerini "Çağır Jeongin" oğlan hızlı hızlı başını sallamış ve cam kapıdan çıkmıştı, koşarken Jeongin'in yüksek desibelli sesi duyulmuştu tüm büroda "Emredersiniz başkomiserim!"
Jisung gergince masasına yaslanmış ve ellerini geriye doğru atarak destek almıştı, o zamandan beri yüz yüze bakmadığı oğlanı görmek garip ve bir o kadar da sinir bozucu olacaktı...gözlerini yumdu Jisung, sadece öfkesini bastırmaya çalışıyordu, abisi bu halini görse ona kızabilirdi. Bu Jisung'u gülümsetmişti ister istemez "...Jisung" odanın girişinden gelen güçsüz sesle başını o yöne çevirmişti Jisung, karşısında başı yere eğik siyah saçlı oğlanı görmesiyle çenesi kasılmıştı, sakin kalmalıydı, eski arkadaşı ellerini önünde birleştirmiş ve başını kaldırıp özlem duyduğu yüze bakmıştı tedirgin bir biçimde "..beni görmeyi kabul ettiğin için çok-"
"Seni görmek falan istemiyorum Lee Felix, bir daha buraya gelmemeni söylemek için kabul ettim seni" Jisung'un kararlı gözleri siyah saçlı oğlanı ezip geçerken oğlan titreyen dudaklarıyla Jisung'a yaklaşmıştı "Ben böyle olsun istememiştim Jisung...yemin ederim" Jisung kaşlarınu kaldırmış ve yaslandığı masadan doğrulmuştu "Hadi ya? Öyle mi oldu?" Sonra dudaklarından hafif bir kıkırtı dökülmüştü oğlanın, Felix yerinde daha da küçülürken Jisung onun çenesinin iki yanını sıkıca tutarak kendine yaklaştırmıştı "Bana bak, sikik vicdanını rahatlatmak istiyorsan git sürtündüğün heriflerle falan uğraş, benden uzak dur Felix"
"Jisung yemin ederim Chan'ı çok seviyordum ben...onu hâlâ çok seviyorum.."
"Abimin adını ağzına almak gibi bir hata yapma, kusasım geliyor.." Jisung sertçe oğlanın çenesini bıraktığında parmaklarının izinin çıktığı yerleri ovmuştu Felix, ağlamamak için zor tutuyordu kendini... dayanılmaz bir acı çekiyordu "Özür dilerim...ben çok sevdim onu yemin ederim, böyle olmamalıydı..." Jisung parmaklarını çıtlatmış ve belini çok sıkı saran kemerini sertçe çekerek gevşetmiş, düzeltmişti, ardından gözlerini kapatmış ve gülmüştü oğlan, sinirli olduğunda gülmek gibi bir huyu vardı ve Felix bunu çok iyi biliyordu "Söylesene Felix, abimin en yakın arkadaşıyla yatarken de böyle seviyor muydun onu?"