"Lia denen kız olmasa buraya da uğramayacaksın, sen o istifa işini de unut, yok öyle şey Jisung, sikerim belanı" Changbin arkadaşına söylenedursun Jisung dosyalarını topluyordu, iki haftadan az vakit sonra artık sivil bir vatandaştan farkı kalmayacaktı, bu yüzden herkes onu darlıyor, üstüne geliyordu. Umursamazca arkasını dönüp evrakları komisere doğru uzattı başkomiser "Yeni vakanın dosyaları, olay yerine gidin. Çatışma falan çıkarsa haber ver, annemin cenazesi var biliyorsun" Changbin arkadaşının zorla eline sıkıştırmış olduğu kağıtları sıkmış ve kenara atmıştı, derdi neydi bunun yine? Gittikçe uzaklaşıyordu sanki onlardan "Sana diyorum Jisung, acının büyük olduğunu biliyorum ama böyle yapma, bırak Hyunjin'le bende eşlik edelim sana"
"Çok iş var Changbin, ben gider gelirim hemen, hem abimin de ziyaretine gitmiyorum ne zamandır"
"Sikeceğim seni sonunda başkomiser, çok kaşınıyorsun" Changbin kollarını kavuşturup kas şov yaparken kapı açılmış ve sarışın oğlan elinde americanoyla karşılarına çıkmıştı "Selam yaşlılar nasıl gidiyor?" İkisininde bakışı oğlana döndüğünde Hyunjin ayağıyla kapıyı kapatmış ve onlara yaklaşmıştı "Ne bakıyorsunuz ya?" Hyunjin salına salına yürüyerek Changbinin kendini atmış olduğu koltuğun karşısındaki sandalyeye oturmuştu, Jisung sabır dilercesine saçlarına ellerini sokmuş ve soluk almıştı "Hiç işim gücüm yok, sizinle uğraşıyorum bir de amına koyayım.." bu sırada Hyunjin Jisung'un haraketlerini izleyip kendince yorumluyordu, Jisung'un üstündeki gömlek miydi? İmkansızdı! Bir de içine boğazlı siyah bir kazak giymişti, bir kere Jisung tshirtünü sallamadan duramayan biriydi ve kazak mı giymişti, ayağa kalktı sarışın oğlan bir dedektif edasıyla "Ben bir şeyler seziyorum, bu gömlek ne böyle? Bir de kazak giymişsin, hayırdır başkomiser? Ne dönüyor bu lanet yerde"
"Hyunjin bir sus amına koyayım"
"Susmayacağım, Hyunjin'leri susturamazsınız!" Hyunjin'in dedikleriyle Changbin de ayaklanmıştı, gerçekten bu da neyin nesiydi böyle? "Sen benim zorum olmadan resmi mi giyindin? İyi olduğuna eminsin değil mi?" İki arkadaşının onu sıkıştırıyor olmasıyla ne yapacağını bilemeyen Jisung Hyunjin'in çığlığıyla gözlerini yummuştu.. anlamıştı değil mi? "Jisung'un dudaklarına bak Changbin! Yemişler! İmdat!" Changbin'in gözleri direkt olarak Jisung'un daha önce nasıl farketmediğini anlayamadığı kızarık dudaklarına kaydı, birkaç kabuk bile vardı. Tanrı aşkına kim yaptıysa oğlanın dudağını yemişti gerçekten "Jisung amına koyayım sen biriyle-" Jisung ellerini kaldırıp onları susturmaya çalıştığında Hyunjin yerinden uçarak ona yaklaşmıştı "Bilirim ben, biri var! Kesin!" Jisung ona doğru yaklaşmış olan oğlanın başını ittirirken Hyunjin başkomiserin kazağının yakasını kavramıştı "Ya Hyunjin sikeceğim dursana" Hyunjin arkadaşının suratını tutan eliyle çırpınıp kazağını aşağı çekiştirmiş, bu harakaetle boynunu gözler önüne sermiş olmuştu, Jisung kısık bir küfür mırıldanırken Changbin'in dudakları aralanmıştı "Ananın amı, bu ne?"
"Jisung'u öldürmeye çalışmışlar! İmdat!"
İki oğlan arkadaşlarının boynundaki boydan boya olan korkunç izlere bakarken gözlerinin açılmasına engel olamadılar "Jisung iyi misin? Vampir mi saldırdı yoksa?" Hyunjin'in boynuna dokunmasıyla acıyla inleyip kafasını geri çekmişti Jisung, çok sızlıyordu ve bu ikisi tahammül sınırını delip geçmişlerdi artık "Ya gidin başımdan, işim var" Jisung kapıya yöneldiğinde Changbin onun dirseğini yakalamış ve durdurmuştu "Dur bakalım sen, kim boynunu bu hale getirdi, biri mi var? Normal bir kıza benzemiyor açıkçası" Jisung adımlarını durdurup ona merakla bakan ikiliye döndüğünde oflamıştı, başını iki yana salladı "Birincisi ilişkim falan yok, ikincisi o bir erkekti tamam mı?" Oğlanın sözleri üzerine Hyunjin dramatikçe saçlarını tutmuş ve yere eğilmişti "Jisungumuzu sikmişler Changbin!"