Saraya döner dönmez, aldığı bir telefonla ofisine yönelen Chanyeol'den sonra, Baekhyun da odasına gitti. Duygusal olarak sarsılmış durumdaydı. Uzun uzun banyo yaptı. Sabahlığını giyip bir kitap aldı. Yatağa girdi. Sehun'un anlattıklarını düşündü. Anlayamıyordu.
Chanyeol neden, Tao ile olan geçmişlerini anlatmamıştı. Neden kendini savunmamıştı.
Gerçek anlamda tanımadığı biriyle sağlam bir ilişki nasıl kurabilirdi?Yataktan çıktı ve onun çalışma odasına yöneldi. Odadan sızan ışık Chanyeol'ün hala çalıştığını gösteriyordu. Kapıyı açıp girdi. Chanyeol başını kaldırıp baktı. Gözlerini indirdi ve Baekhyun'u süzdü.
Baekhyun "Bu sosyal bir ziyaret değil," diye çıkıştı ve daha loş bir yere geçti. "Konuşmaya geldim."
"Yazık," diye mırıldandı Chanyeol, gözleriyle onu yiyordu.
" Sonunda aklın başına geldi, diye düşünmüştüm."Baekhyun kollarını kavuşturdu. "Bu ilişki ikimizi de kapsıyor. Sorunumuz o olmadığına göre, ilişkiyi yürütmeye çabalamalıyız."
Chanyeol kalemini attı. "Sorunumuzun neden o olmadığını söylemeni umuyorum."
"Sehun bana uçuş testini anlattı. Tao için yaptıklarını."
Chanyeol dudaklarını sıktı.
" Onun kariyerini kurtarmışsın, hatta hayatını... Benzini biterken çağrı yapmayı akıl etmeseymiş... Keşke bana anlatsaydin."
" Neden senin kötü bir insan olduğuna inanmama izin verdin. İkiniz arasında fazlası varmış.""Çünkü bir şey fark etmeyecekti. Hatama sahip çıkmalıydım."
" Çok fark eder. Bu senin nasıl biri ve o bildiğim insan olduğunu gösterir."
Chanyeol'ün gözleri koyulaştı. "Beni kahramanlaştırma, Baekhyun. Bir kere hayalini yıktım zaten... Benim yerimde hangi pilot olsa aynısını yapardı. Açıklama içinse, duymak istememiştin."
"Çünkü söylemek için bir buçuk yıl bekledin. "
"Çünkü yasıma gömülmüştüm."
"Sana bir özür borçluyum."
"Sadece bu kadar mı?"
" Hayır, değil," dedi Baekhyun ve ellerini indirdi. "Kendini mi cezalandırıyorsun."
" Şimdi kim psikoanaliz yapıyor?"
" Evet. Şimdi benim sıram."
" Hep kapalı biriydin, Chanyeol. Hep oyunu sonlandırmaya odaklısın. Seçtiğin kişiler, bulunduğun üst statü... "
"Kazanmana engel olacak hiçbir şeye izin vermiyorsun. Kendini kilitlemiş, anahtarı da atmışsın. Bu ülkeyi kurtarmaya karar verdin ve vazgeçmeyeceksin. Bu da senin cezan."
"İdeallerinden vazgeçmişsin, oysa bu ülkenin ihtiyacı olan onlar."Chanyeol'ün gözleri kısıldı. "Ne yapmamı öneriyorsun? Olmak istediğimiz şeye odaklanıp, ülkeyi kendi haline mi bırakalım."
" Hayır. Halk ile hayal et. İnsanlarla bir bağ kurmaya çalışıyorsan, senin gelecek hayallerini görsünler istiyorsan. Bunun için onlardan biri olduğunu göstermelisin."
" Şimdi bundan emin değiller." Chanyeol, başını elleri arasına gömdü. Her şeyi doğru yapma isteği, yorgunluk ve yalnızlık hissettiği belliydi. Babasının yanında orduyu izleyen o şaşkın ve kaybolmuş beş yaşındaki çocuk gibiydi. Baekhyun'un yüreği ezildi. En son adımı da attı ve onun yüzünü avuçları arasına aldı.
"Bu ortaklıkta her türlü yanında olacağım, Chanyeol. Bunu beraber yaparsak, bizi kimse tutamaz. Ama bu ilişkiyi gerçek bir hale getireceksek, benden istediğin gibi sen de kendinden vermelisin. Senin de ilişkiye emek verdiğini bilmeliyim. Güvenmeliyim. Bunda beraber olduğumuza inanmalıyım."