Camelya'daki tarihi kilisenin çanları çaldı. Bir saat için de, Marcariokastro şapelinde kraliyet düğünü gerçekleşecekti. Her çan çalışında Baekhyun'un midesi kasılıyordu. Nedeni düğüne gelecek beş yüzden fazla konuk yüzünden değildi. Krala ve ülkeye edeceği yemin nedeniyle de değildi. Bir saat içinde hayatını Chanyeol'e adamakla kalmayacak, onun yatağını da paylaşacaktı.
Hala kalbini parçalayabilecek yetenekte olan Chanyeol'e tam anlamıyla bir evliliğe girmenin doğru olup olmadığından emin değildi. Gerçi ona söz vermişti. Bu ortaklığın ve ilişkinin yürümesi için elinden geleni yapacaktı. Bu anlaşmanın bir parçası da, ona bir varis vermekti.Çalışma odasındaki o elektrikli öpücükten sonra, aralarındaki çekimin sorun olmayacağı açıktı. Zaten düğün gecelerini gerçekleştirmek mantıklı bir karardı. Sembolik de olsa, onlara taze bir başlangıç sağlayacaktı. Tek yapması gereken, o karmaşık hislerini dizginlemek ve ilişkilerini söz verdikleri gibi saygı çerçevesinde tutmaktı. Boğazı düğümlendi. Söylemesi kolaydı. O hisleri salıverse, Chanyeol ile aralarının nasıl olacağını merak etti. Düşüncesi bile korkutucu ve ruh sarsıcıydı.
Yixing, son düzeltmeleri yaptığı takım elbisesi ile içeri girdi. "Bitti," dedi. Beklenmedik bir duygusallık içini sardı. Takımı muhteşemdi. Rüyasındaki kiyafet hazırlanmıştı. "Ah, Yixing, "dedi Baekhyun. "Muhteşem olmuş. Sen bir dahisin."
" Fazla süse ihtiyacın yok," demişti Yixing. Çok güzel olmadığının farkındaydı ama basının dediği gibi çok çarpıcıydı.
Yixing'i kucakladı.
" Camelia sana sahip olduğu için çok şanslı.""Akathinia nın senin varlığından dolayı şanslı olduğu gibi," dedi ve Yixing'i yanaklarından öptü. Sonra her şey hızlandı. Dore ayakkabılarını giydi. Chanyeol'ün ona dün gece verdiği safir kolyesini taktı.
+
Chanyeol, kraliyet şapelinde yanında Sehun ile damatı bekliyordu. Şapel, kristal avizelerle aydınlatılmıştı. Her alandan politikacılar, kraliyet mensupları, aristokratlar ve ünlüler konukları oluşturuyordu. Uluslar arası basına göre, hepsi Camelia nın yeniçağının başlangıcını ve Camelot un gelişini görmek için oradaydılar. O kötü yazıdan sonra, bu durumun etkileyiciliğinden emin olamıyordu. Modernleştirme politikası halkın tam desteğini almamıştı ama Chanyeol, kararlıydı. Ülkenin geleceği buna bağlıydı.
Vivaldi nin Dört Mevsim müziği başladığında şapelin kapısında beyaz bir ışık oldu. Kyungsoo'nun üç yaşındaki kızı, beyaz elbisesiyle mihraba ilerlemeye başladı. Arkasından siyah takımıyla Kyungsoo geliyordu. Sonra Yixing ve Baekhyun şık kiyafetleriyle onu takip ettiler.
"Hepsi evli..." dedi Sehun.
"Biri bana kalabilirdi."" Yardıma ihtiyacın yok" dedi Chanyeol. "Sarışın garsonu istedin."
" Kısa süreli," dedi Sehun, smokini içinde çok çarpıcıydı.
"Bugün evleneceğin gibi birini bulsam, memnuniyetle uzun süreli bir ilişkiye girerdim. Elindekinin kıymetini bil."Gerek yoktu. Doğru seçim yaptığından emindi. Görevinden ve seçtiği adamdan... Baekhyun her anlamda ona uygundu. Cesur, tutkulu ve imkânsız hayalini gerçekleştirmesinde ona destek olacak kadar kuvvetli... Gerçi şu anda kalbinin atışı ve boğazının düğümlenmesi, görev olarak adlandırılamazdı.
Baekhyun, şapelin kapısında Kai'nin kolunda belirdi. Elbisesinin kuyruğu ardından geliyordu. Takımı çok zarifti ve vücudunun güzelliğini gözler önüne seriyordu. Ona verdiği kolye boynunda ışıldıyordu. Tek yapabildiği bakmaktı. Ona sahip olma arzusu, onu kendisine ait kılma dürtüsü, içini sarıyordu. On yıl önce almadığı ama çok arzu ettiği şeye şimdi sahip olmak... Bunun karşılığında ne beklediğini bilmiyordu.Bugün karşısına hangi Baekhyun çıkacaktı? Barbados ta onu aldırmaz bir tavırla karşılayan pervasız yaratık mı, yoksa haftalardır onu arzudan çıldırtan Baekhyun mu, yoksa son zamanda, bu ilişkiyi yürütmeye kararlı, anlayışlı adam mı? Fakat Mihraba yürüyen Baekhyun, mesafeli, ulaşılmazdı. Yüzündeki gülümseme mükemmeldi. Chanyeol bunun bir maske olduğunu biliyordu. Bu haliyle herhangi bir resmi törene katılabilirdi.