1.Bölüm: Gündelik Stres

12 6 0
                                    

Yatağımda doğruldum, saate baktım.Saat 8'di, işe gitmeme ve o lanet esnaf bozuntusunu görmeme yarım saat vardı.Azıcık bile olsa kalkma isteğim yoktu.Bazen kendi kendime düşünüyorum, işe gitmeden otomatik olarak her ay 10.000TL maaş gelse nasıl olurdu diye.Krallar gibi yaşardım.Fakat bunu düşünürken aklıma çalışmama rağmen sadece 2500TL maaş aldığım geliyor.Evet ekonomimiz hayal kurduğumda bile üzülmemi sağlıyor ne güzel değil mi?Her neyse bu konuya girersem çok fazla sinirlenecektim, buna ayıracak vaktim yoktu.

Bir şekilde kalkmayı başardım.Kahvaltıda yapabildiğim nadir şeylerden birisi olan yumurtalı ekmeği yaptım.Bunu yapınca kendimi adeta bir yemek gurmesi gibi hissediyordum.Sadece 3-4 tane yemek yapmayı bildiğimi umursamazsak bence çok iyi bir gurme olabilirdim, bu fikri aklımda tutacağım.Ayda yılda bir kez bu yumurtalı ekmeği güzel yapıyordum, maalesef o günlerden birinde değildim.Zorla zehirlenerek yedim.Milattan önceden kalma diş fırçam ile dişlerimi fırçalayıp aynadaki görüntüye baktım.Bir anne edasıyla "Allah beni özene bözene yaratmış, tütü maşallah kızıma." dedim.Evet, aynadaki görüntüyü övmeyi çok seviyordum ama insalarla fotoğraf çekilmekten nefret ederim.Umarım böyle düşünen tek kişi değilimdir.

Salonda duran balığıma baktım, her sırrımı bilen tek canlı o.Çevremde insan olduğu söylenemez bu yüzden onunla dertleşiyorum.Benden bıkmış olmalı..Çantamı alıp apar topar evden çıktım, merdivenlerden inerken apartmanı yapanlara "Bi' asansör koymak çok mu zor?Her gün 5. kattan içine kastamonu ayısı koymuşum gibi ağır olan çantayla iniyorum, yazıktır günahtır ulan.Artık yuvarlanarak inicem tövbe estağfurullah." diyerek söylendim.Bunları söylemeden evden çıkamazdım, bu benim âdetim hâline geldi.

Yolda yürürken "Allah'ım her sabah 8'de kalkıp işe gidiyorum ve o yaşlı teyzelerin konuşmasına, amcaların iğrenç bakışlarına maruz kalıyorum.Nolur cam kenarı boş olsun ve yanıma birisi oturacaksa kadın olsun, amin." diyerek dua ettim.Duam kabul olursa işteyken %50 daha fazla enerjik olacaktım.Performansım bu duamın kabul olmasına bağlı.O esnaf bozuntusu dediğim, çalıştığım yerdeki kişi sevinsin çünkü duam kabul oldu.Cam kenarında yer buldum ve yanıma 20li yaşlarda bir kadın oturdu.En son bunun için 3 hafta önce sevinmiştim.Kulaklığımı takıp keyifle müzik dinleyecektim ki, kulaklık bozuktu.Ah, hayır ama bu hafta 2 tane kulaklık aldım.A101'den hemde! İnanamıyorum sana A101, uzun bir süre A101'e küstüm, BİM'e gideceğim.

İş yerine geldim.Kapının önüne bakarak biraz durdum, benim hayalim burası değildi.Benim burada olmamam gerekiyordu.Bu ülkede maalesef ki ekmek parası için insanlar istemedikleri meslekleri yapmak zorundaydılar.Ben bir müzik atölyesi istiyordum, belki de müzik öğretmenliği.Canım ülkem de buna izin verse keşke.Çalıştığım yer "Ömer Usta'nın Sofrası" diye bir yerdi.Garsonluk yapıyordum.Şuana kadar buraya hiç 35 yaşından küçük birinin geldiğini görmedim.Küçük bir dükkandı ve genelde göbekli, doblosunu satıp yeni doblo alan amcalar ile doluydu.Ekmek parası için onların bana iğrenç hitaplarına ve bakışlarına katlanıyordum.Bu hiç adil değil..

"Ömer Usta" dedikleri fakat benim "Esnaf bozuntusu" dediğim herif bildiğin iş yokken bile beni ordan oraya koşturuyordu.Bir şekilde yaptıracak birşeyler buluyordu.2 saniye dinlensem ona batıyor zaten.Bir anda çok sevdiği memleketi Diyarbakır şivesi ile "Gızım bak görmüün mü ha orda toz kalmış ben seni boşuna mı işe aldım Asmo" dedi.Bazı kelimeleri anlamakta zorluk çeksem de birkaç saniye sonra parçalar beynimde oturuyordu.Bana o kadar iş yaptırıp, deli dana gibi koşturup sonra Asmo demesi delirtse de sesimi çıkartmıyordum.Zaten bu saçma yer için bile aylarca iş aramıştım.Kovulursam tekrardan iş bulamazdım veya farelerin cirit attığı eski püskü bir yerde çalışırdım.Ekmek parası için buna da susuyordum, yapacak birşey yok, "Coğrafya kaderdir."

TÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin