4. "Kapalı Kapılar"

154 11 10
                                    

Merhabalar! 3 gün sonra biz geldik!

Bu bölümü yurtta ders çalışırken ölmeye on kala, okulda, otobüste yazmış oldum. Hep benimleler yani...Benimlesiniz!

Umarım keyifle okursunuz.

Okulun en sevmediğim yanı sürekli bir şeyler dayatmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okulun en sevmediğim yanı sürekli bir şeyler dayatmasıydı. Ben genelde kendi isteğimle bir şeyler yapabilen biriydim ve sürekli bir sistem içinde olmak benlik değildi. Geriliyordum ve gerildikçe yapmak istemiyordum, yapmak istemedikçe de işlerim birikiyor bu sefer onları toparlamaya çalışırken stres oluyordum.

Böyle bir yapıdayken mimarlık okumam akıl kârı değildi belki de ama gönül ferman dinlemiyordu işte.

Saat öğlen on ikiyi geçeli çok olmuştu. Sabahleyin evden alelacele çıktığım için yemek yememiştim o yüzden şimdi bölümden arkadaşlarım Emre ve Tuğçe'yle yemek yeme gelmiştik.

Kafe şirin, küçük bir yerdi ve tostlarına bayılıyordum. Hele taze sıkılmış meyve suları mükemmeldi. Sürekli gelip gittiğimiz yer olduğu için artık sahibiyle de yakındık. Geldiğimizde 'evlatlarım okulda yorulmuştur' diyip tostun içine malzemeleri daha da bol koyuyorlardı. Zaten burayı minnoş bir teyze ve amca işletiyordu. Canım Anadolu insanı işte, merhametliydiler.

Şu kapitalist sisteme kurban gitmeyen nadir mekanlardan birindeyikdik yani.

Yaklaşık on dakika önce gelmiştik ve şu an yemeklerimizi bekliyorduk. Tuğçe ve Emre sevgiliydi. İlişkilerine dışardan bakıldığında elimi tahtaya vurasım geliyordu. Gerçekten yakışıyorlardı.

Maşallah efendim.

Dayanamadım ve gülerek onlara döndüm. "Ay ayrılın biraz, aile var burada."

Karşımda oturup sevgi pıtırcığı gibi haller, olan var olmayan var yani değil mi?

"Başladı yine dedöktör'" dedi Emre bana gülerken, istifini bozmadan daha çok kolunun altında çekti Tuğçe'yi.

Tuğçe de durur mu? Gülerek yaslandı göğsüne. Usta bizim hayaller siyah poşete ya, lütfen yani.

"Aman," diyerek gözlerimi onlardan çektiğimde yemeklerimiz gelmişti. Kısa bir teşekkür faslından sonra yemeye başladığımızda midem bayram ediyordu. Kaç saattir açtım ve bu benim için inanılmaz zordu.

Vallahi yiyip yiyip kilo alamayanlardan değildim, yiyordum ve alıyordum. Dünya'ya bir kere geliyoruz, hiç takmazdım öyle şeyleri ama kilo vücuda değil bacaklara gidiyordu tamamen. Bu yüzden spor yapıyordum düzenli olarak.

Tamam pek düzenli olmasada yapıyordum ve halimden memnundum. Boya oranla gayet idealdim bence.

Yani her insan kendini nasıl güzel, iyi hissediyorsa öyle olmalıydı tabiki ama kilo konusu gerçekten problem ettiğim bir şey değildi. Sadece bazen çevrenin sürekli söylediği şeyler canımı sıkıyordu. Yani ben onu takmasam bile o kadar çok söyleniyordu ki gerçekten onu kusur olarak görmeye başlıyordum. Acaba diyordum kendi kendime...

GRİ SOKAKTAKİ SARI LALELER | mahalle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin