2,4

112 27 44
                                    

Geçen bölüm hoşuma çok gitti be güzellikler ✨❤️

Ne yapsak? Bölümü oradan mı devam ettirsek? ;)

Fena da olmaz aslında. Öncelikle şunu açıklayayım. Suat'ı burada bitirecektim. Yani Ömer Ali ile karşılaştılar, Suat gözden uzun bir müddet için yitip gitmiş Ömer Ali de bir daha kendisine rastlamamıştı, şeklinde olacaktı. Ancak yakın bir ahbabım Suat'ın durumunu aşırı derecede merak ettiği için ben de Berna'nın açısından onun durumunu anlatayım dedim. Yoksa Suat karakteri konuk bir karakterdi :)

Bundan sonra bölüm köşelerine sıkışmış bir şekilde Suat'a da değineceğimi bilin ;) :) Bir bakacaksınız hiç ummadığınız yerde Suat ismine denk geleceksiniz :) ;)

Fazla uzattım.

Verdiğiniz her bir oy bir gülümseyişiniz olsun ✨☘️

Esselamu Aleyküm ☘️


















Esselamu Aleyküm ☘️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Küçük bir saklambaç sanki. Birbirimizi defalarca kez sobelesek de yine ebe de kalan ben oluyordum. Ama sevgili yâr bunu da bil, ben artık oyun oynamaktan yoruldum."


~A.N.Ü


















Gözlerim defalarca kez kendisine kaysa da bir anlığına bile sırtını dönüp de değdirmemişti bakışlarını irislerime.

Çocuklar gitmişti. Yani anlayacağınız hiçbirinin işine gelmemişti. Hepsi bir şey bularak toz olmuştu. Yalnız ben, Umut ve Yaren kalmıştık. Yaren hemen yanlarında sohbetlerini dinliyor, Umut da kantine inip çay getirecekti. Ben mi? Ben de ziyaretçiler için ayrılan o ziyaretçi sandalyelerine kurulmuş uzaktan bu üçlüyü seyrediyordum.

Ne konuştuklarını ne denli biliyor isem de ayaklarımı buraya zincirleyip, gitmemek için direniyordum. Biliyordum. Ömer Ali konuşunca kalıplarımın eriyip gideceğini. Biliyordum o konuşunca duvarlarımın tuz buz olup ayaklarımın altına dağılacağını.

"Pişt! Berna. Ayakta kaldım! Alsana şu kahveyi." Dikkatim Umut'a kayınca elinde tuttuğu kahvelerden birisini elime aldım. Sıcaklığı yetmişti.

Diğer kahveleri de önümüzdeki üçlüye dağıtmak adına onlara doğru adımlamıştı ki kendime yenik düşüp Umut'a seslendim.

"Umut! Ben götüreyim. Sen de kendi kahveni eline alırsın." Umut durduğu yerden bir Ömergile bir de bana bakıyordu. Her mekik dokuyuşunda iplikler kalınlaşıyor, beni örümcek ağı içerisine hapsetmişcesine köşeye sıkıştırıyordu.

Ne Oldu Bize?|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin