Acı Hayat

800 24 1
                                    

Yaşananların üzerinden yıllar geçmiş. Cıvıl cıvıl bir hava Mayıs ayının ortasında hava güneşli çiçek kokuları her yeri sarmış şehir merkezinin uzağında kocaman sarayları andıracak bir malikane insanın içine huzur katıyor eve doğru yaklaştıkça kulağa boğuk gelen sesler yükseliyor ürpertici sesler, acı dolu inlemeler ve ardından gelen tezat yüksek sesli mutlu kahkahalar.

Hazan Yıldız bakış açısı;

Yine bir günü daha devirdik alıştım artık böyle muamele görmeye ama ne kadar alışsamda bu canımın yanmadığı anlamına gelmiyor hadi ama ben de bir insanım robot değil.

Güney : Ne o katil bakıyorum da az geldi anlaşılan sesin pek çıkmıyor.

Batı: Aaaaa abicim öyle deme az geldiyse devamını getirip yetmesini sağlarız. Öyle değil mi? Katil.

Sarp : Burada bir sürü araç gerecimiz var sıkıntı etmeyelim ben mesela bıçakları kontrol etmek istiyorum acaba kesiyor mu?

Alp : Bende şu yeni muştayı kullanmak istiyorum geçen ki eğlenceli değildi az hasar verdi.

Karşı koltukta olanları zevkle izleyen baba denilen erkek kişiye baktım ona asla baba dememi istemez doğru ya bir katili niye kızı olarak görsün, hemen yanında Kuzey bir o bana değer verir o bu ailedeki insanların aksine daha merhametli bana yapılan her işkence de o da var ama diğerlerinin aksine bu duruma kızgın ona baktığım da ise ellerini sıkmaktan bembeyaz olmuş her seferinde ne kadar itiraz etse de ne baba denilenin ne de kardeş denilen kişilerin hiç biri aldırış etmedi aksine o bunların önüne geçtikçe daha çok acı içinde kalıyorum.

Bu evde bir Kuzey ona abi diye seslenmemi ister. Güney, Sarp, Alp ve Batı onun tam aksine onlara her abi dediğim de daha çok darbe alırım bu yüzden onlara abi demekten vazgeçtim. Ağzımdan gelen kanı silip;

- Aaaa Alp bey sen yaşlandın galiba hayır muşta gayet iyiydi bence sen yaşlandın ondan vuramıyorsun bahaneyi küçücük bir parçaya atıyorsun cık cık yakıştı mı? hiç sana.

Alp : Bak kızım neye, kime güveniyorsun da böyle konuşuyorsun sen ha seni öyle bir döverim ki bi daha düştüğün yerden kalkamazsın anlıyor musun? beni ha.

- Yanılıyorsun Alp bey senin yada sevgili abiciklerim gibi birilerine ihtiyaç duymuyorum öyle değil mi? babacım.

Fırat oturduğu yerden hızla kalkıp kısacık saçlarımı çekiştirmeye başladı o çektikçe deli gibi gülmeye ve kahkaha atmaya başladım. Onları kızdırmak hoşuma gidiyor ona "baba" dememden nefret eder. Beni yere savurup attı çok sürmeden tekmeler ardı ardına gelmeye başladı.

Kuzey : Baba yeter artık öldüreceksin.

Sarp : Ne o abicim yine o katili mi? koruyacaksın.

Kuzey : Kes sesini. Onu öldürmeye niyetlisiniz anlaşılan ama unuttuğunuz bir şey var o doğarken istemedi annemizin ölmesini ama siz istiyorsunuz.

Ah benim Kuzey rüzgarım sen ne kadar anlatsan da onlar anlamazlar onlar senin gibi değiller ki. Ben öylece kanlar içinde yatarken bana sanki bunları yapan senmişsin gibi utanıp yüzüme bakamıyorsun.

- Aaa hemencik pes ettiniz mi? ya eee hani devam etmiyor musunuz? Belli canım siz çok yaşlanmışsınız. Eskiden olsa Kuzey abimi dinlemez devam ederdiniz, belli çok yorulmuşsunuz.

Kuzey : Hazan kes sesini

adeta tıslarcasına dökülüyordu kelimeler ağzından.

Fırat : Gidelim artık yürüyün.

Savrulan HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin