14 | manibus

75 9 4
                                    

🌑 BILEKLER 🌑

"Bilekliklerin anlamını sormuştun bana değil mi? " Dedi bıkkınlıkla Jungkook.

🌒 Flashback 🌘

Her tanrının kendine özel bir kanı vardır. Bu kan insanlarınki gibi değildir tabii ki.  Su gibidir binevi. Çok da değerli kanlardır bunlar . Hiçbir tanrı kanın azalmasını istemez. Kanın azlığı demek güçlerinin azalması, savunmasız hâle gelmeleri demekti. Tanrılar bencildi eğer kanlarını birilerine verirlerse mucize gerçekleşeceğine inanırlardı. Fakat hiçbiri bunu yapmamıştı işte.

Ta ki Güneş ve Ay ' a , Jimin ve Jungkook'a kadar. Onlar aşıklardı. Onlar diğerleri gibi bencil değildi. Onlar birbirlerinin kanıyla daha da güçlü olabilirlerdi.

"Bunlar nedir Jungkook?" Jimin şaşkınca sordu. Jungkook'un elinde iki adet bileklik bulunuyordu. Biri ay şekilde diğeri ise güneş şeklindeydi.

Jimin:in elini tuttu. Birlikte ay ve güneşin birleşiminde ; kıyamet yerinde duruyorlardı. Onlar başlı başına kıyamet değiller miydi zaten?

Bir anda elinde bir bıçak belirdi jungkook'un. Özel bir bıçaktı bu. Güneş işlemeleri olan bu bıçak Tanrının hediyesiydi Jimin'e.

"Bana bileğini uzatır mısın Sol."  Itiraz etmedi Jimin. Uzattı bileklerini sevgilisine. Ve o gece kıyamet bölgesinde bir mucize , bir günah işlendi. Bütün bencillikler yok oldu. Ortada sadece ask ve sevgi vardı.

Jungkook, kesti Jimin'in bileklerini.

Jiminden akan kanı koydu güneş bilekliginin içine. Sıradaki hamlesini yaptı sonra.

Kesti kendi bileklerini Jungkook.

Kendini kanını ay bilekliğinin içine koydu.

"Ben Ay tanrısı Jungkook Jeon. Kanımı Güneş Tanrısı Park Jimin'e sunuyorum. Kanımın her damlasını sadece onun için akıtacağıma yemin ederim."  Ve Jungkook bilekliklerini taktı ikisine.

Tanrı hayrandı onların aşkına fakat yasak elmaydı Jungkook ve Jimin Tanrının sözünden çıkarak o elmayı almıştı. Bir cezayı hak etmemiş miydi ?

🌒 flashback is over 🌘

Her şeyi ağzı açık dinliyordu Jimin. Derince nefes alıp konuşmaya başladı. "Yani bu bileklikler bizimle birlikte buraya geldi öyle mi?"

"Sadece bileklikler değil. Senin sarı saçların. Benim gri gözlerim. Bunlar da var. Tabii ki görüntülerimiz baştan aşağı yenilenmedi ama bunlar önemli özelliklerimiz."

Başını sallamakla yetindi Jimin. Odayı tekrar büyük bir sessizlik almıştı. Konuşacak çok şey vardı ama kimsenin konuşmaya ne isteği ne de gücü vardı. Bu olanlar basit şeyler değillerdi. Gerçeklerdi bunlar. Onların hayatlarının bir parçasıydı. Bundan kaçamıyorlardı. Özellikle Jimin, bir anda çok fazla şey öğrenmişti bunlar normal şeyler de değildi. Birine anlatsa muhtmelen inandiramazdi. Kim buna inanırdı ki ?

Ayağa kalkıp mutfağa gitti Jimin, onun gittiğini görünce Jungkook'da peşine takılmıştı tabii ki.
Bir bardak çıkartıp su koymaya başladı. Arkasından Jungkook gelerek kollarını beline sarmış kafasını boynuna gömmüştü sevgilisinin. "Özür dilerim." Dedi boğuk çıkan sesiyle.

"Ne için?"
"Her şey için... Bütün olanlar için. Sana fazla yüklendim. "

Jimin Jungkook'un özür dilemesini saçma bulmuştu , eninde sonunda bunları öğrenmesi gerekiyordu.
'Fazla yüklenme' konusu ise biraz doğruydu fakat bu bir sorun değildi.

Arkasını döndü Jimin, sıkıca sarıldı Jungkook'a. Bir süre öyle durdular.

Mutfakta oyalandıktan sonra o boğucu salona geri gittiler. Taehyung Jin'in yanına oturmuş sessizce bekliyordu. "Şimdi ne olacak peki ?" Dedi Jimin.
Kimse bu sorunun cevabını bilmiyordu. "Bilemiyorum... Ama benim bir fikrim var fakat kabul eder misin bilemiyorum."






"Devam et. "



***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sol et Luna | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin