🌑BIRKEZ DAHA🌑
Saatler gece yarısını bulmuştu. Oradaki herkeste inanılmaz bir heyecan vardı. Biraz korku da vardı tabii ki. Başlarına bir şey gelmelerini istemiyorlardı.
"Başlayalım." Dedi Seokjin. Hepsi birbirlerine yaklaştılar. Ne yapacaklarını Seokjin ve Jungkook anlatmışlardı. El ele tutuştular.
Jungkook ve Jimin bilekliklerini oldukça yakın tutuyorlardı. Enerji için gerekli ortam hazırlanmıştı. Geriye kalan tek şey ise Seokjin'in büyüsü, sihirli sözleriydi.
Birden konuşmaya başladı Jin. Jimin bu sözlerden hiçbir şey anlamıyordu. Farklı bir dildi. Daha önce çok fazla duyduğu bir dil değildi. Olsaydı tanırdı kulakları.
Yaklaşık 5 dakika herkes aynı şekilde kaldı. Jimin artık bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmeye başlamıştı.
Birden üzerine yorgunluk bir ağırlık çökmeye başladı. Gözleri yavaşça siyaha bürünüyordu. Hareket etmeye çalıştı fakat hiçbir şey yapamıyordu. Seokjin'in sözlerini de duymuyordu artık. Son adım ise bilincinin kapanması olmuştu. Birden Jimin in bedeni yere düştü.
***
Jungkook dan Jimin e
Senin ölümünün ardından 1 ay geçti. Ben hâlâ sana ulaşmaya çalışıyorum. Ama bu çok zor. Bana bir işaret göndermen gerekiyor.
Kafam çok karışık Seokjin senin ölmediğin ihtimalini söylüyor. Ona inanmak istiyorum. İnanmalı mıyım?
Ona en ağır cezaları ben vereceğim. Tanrının bir şey yapmasına gerek yok. Lütfen o'na vereceğim cezadan dolayı bana kızma.
Bu kadar yeter. Sana biraz farklı şeylerden bahsetmek istiyorum.
Bugün sarayına girdim. Odanı dolaştım sana ait olan her şeyi güzelce temizledim kendi ellerimle. Kokun sinmişti etrafa. Senin eşsiz kokun benim başımı döndürüyor.
İnsanlar ölünce kötü kokar. Kötü gözükürler. Ama sen sevgilim çok ayrısın. Tanrı seni kutsamiş. Ölüm bile alamadı senin güzelliğini. Kokunu çalamadı senden. Damarlarından akan pınarlar bana yaşam katıyor. Benim Tanrım sensin. Ve Tanrıma ölüm çok yakışıyor.
Seni seviyorum.
-LUNA
***
Etrafta çok fazla gürültü vardı. Bu gürültülerle açtı gözlerini Jimin. Çok garip hissediyordu. Daha ne olduğunu anlayamadan yattığı yerden kalkıp biri tarafından sıkıca sarılmıştı bedeni. Şuan hiçbir şey düşünemiyor ve giremiyordu.
Oradakiler bunu anlamışlardı ve Seokjin her zaman ki gibi büyüsünü yapmıştı. Birkaç dakikanın ardından Jimin eski haline gelmişti.
Etrafı aydınlanınca çevresini incelemeye başladı. Bir saraydaydılar. Mavi ve gri tonları hakimdi ama oldukça karanlıktı. Pencereden gelen ışık ile aydınlanıyor gibiydi. Sonra arkadaşlarını inceledi.
Seokjin'in siyah renkli kırmızı işlemeleri olan cüppe tarzı bir şey giymişti. Saçları karanlığın en deriniydi.
Biraz solundaki Taehyung' a baktı. Masmavi bir kıyafete sahipti. Prensler gibi giyinmişti. Onu böyle görmek jimini güldürmüştü. Gözleri yemyeşildi. Saçları ise açık bir kahverengiyle süslenmişti.
En son ise kendi sevgiline baktı.
Ay gibi parlıyordu sevgilisi. Düşündüğü şeyin gerçekliği ile içten içe güldü.
Gri saçları ve gri gözleri vardı. Üstünde mavi, siyah ve gri tonları hâkimdi. Kıyafetlerin açığında kalan koluna baktı turuncu çizgiler vardı çizgilerin sonunun nerede bittiğini sormayı unutmayacaktı.
Kendisini incelemek istedi ama görüntüsü tıpatıp rüyasındaki gibiydi. Şaşırmıştı.
***
Her şeyin bir sonu vardır. İyi veya kötü demek doğru olmaz. Bu her zaman değişkendir. Tanrı her şeyin sonunu yazdığı gibi bu dört temsilcinin de sonunu yazmıştı tabii ki. Hepsininkini ayrı ayrı düşünmüş incelemiş ve karar vermişiti.
Hepsi bunun farkındaydı. Kendileri için en iyisini istiyorlardı. Ama Tanrının işi hiç belli olmazdı.
Tanrı Jimin'e bir ayrıcalık yapacaktı. Mutlu sonunu yaşamadan önce nasıl öldüğünü ona gösterecekti. Jimin bir kez daha ölecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sol et Luna | Jikook
Fanfic"Güneş ve Ay efsanesini bilmek ister misin Sol meus ?" #18 Jikook #141 vjin 30.04.2022 | 06.07.2022