konuşmasına devam edemedi tavşan tokalı çocuk. çünkü çenesi saran el ile dudakları, mavi saçlınınkiler üzerine kondurulmuştu.
bir süre öyle kaldıktan sonra geriye çekti hemen kendini jungkook. ardından da heyecandan nefes nefese kalmış bir şekilde başını yere eğdi.
garip hissediyordu. onun dudaklarına değmişti. ve o değdirmişti dudaklarını kendininkilere. utanıyordu yine tavşan tokalı çocuk. biraz üzgündü de. neden öpmüştü ki şimdi onu durup dururken?
"ah- şey, ben özür dilerim jungkook. yani- üzgünüm gerçekten." diye bir şeyler söylemeye çalıştı taehyung karşısındaki bedenin kendini geriye çekmesi sonucu yaptığı şeyden dolayı kötü hissedip pişman olurken.
bir anlığına belki onun da istediğini ve seveceğini sanmıştı. ancak yanılmıştı.
gözlerini yerden ayırmadan konuştu jungkook. "karnım acıktı benim hyun- taehyung. yemek yiyelim." dediğinde sesi oldukça üzgün çıkıyordu küçük olanın. büzdüğü dudakları ile başını eğmiş bir şekilde cevap bekliyordu karşısındakinden.
"yiyelim tabii." dedi taehyung şaşkın bir şekilde. hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktı?
"annem hazırlamıştır bize bir şeyler." dediğinde oturduğu yerden doğruldu hafifçe. elini tutan mavi saçlı da kalktı oturduğu yerden. el ele mutfağa girip bir şeyler yediler. daha sonra da yine lanetle ilgili bir şeyler araştırmaya başladılar.
✨
"işe yaramadı da zaten." dedi taehyung elindeki laptoba bakarken. jungkook da elindeki kitaptan başını kaldırdı ve yanındaki bedene döndü. "bir şey mi dedin hyu- taehyung?"
derince bir nefes alıp verdi taehyung. hiç hoşuna gitmemişti bu durum. jungkook'un o neşeli halini hissedemiyordu artık. "öpüştük ya hani, ona rağmen lanet bozulmadı dedim." dediğinde başını yeniden önündeki kitaba eğdi ve onunla ilgileniyormuş gibi yaptı jungkook.
"hmhm." dedi ardından da başıyla onu onaylayıp. "ama bu öpüşme sayılmaz ki." diye mırıldandı ardından da sessizce.
"ne sayılır o zaman?" dedi mavi saçlı. duymuştu mırıldasa bile.
"hiçbir şey." dedi tavşan tokalı çocuk gözlerini önündeki kitaptan ayırmazken. "hiçbir şey mi?" diye sordu taehyung. "evet hiçbir şey." dedi jungkook.
"nedenmiş?" diye sordu mavi saçlı. onunla konuşabiliyorken konuşmak istiyordu bunu. "çünkü.." dedi ve sessiz kaldı biraz küçük olan. "..öpüşme olması için daha uzun sürmesi gerekmez miydi?" diyerek sorduğunda yavaşça da mavi saçlının yüzüne çıkarıyordu bakışlarını.
"ve belki dudaklarımızın da hareket etmesi gerekirdi." dedikten sonra yanakları hafifçe pembeleşmeye başlıyordu tavşan tokalı çocuğun ağzından çıkan cümleler yüzünden. gözleri mavi saçlı ile kesişir gibi olduktan sonra ise yeniden önündeki kitaba baktı.
sessiz kaldı taehyung bir süre. yüzünü izledi küçük olanın. daha sonra da sordu, "yeniden denemek ister misin?"
ona çıkardı bakışlarını hemen jungkook. "neyi?" diye sordu ardından da. kalbi hızlanıyordu aklına gelen şey yüzünden.
"öpüşmeyi." dedi mavi saçlı gayet rahat ve kendinden emin bir şekilde. "yani işte ellerimiz için, belki işe yarar diye. hem neredeyse hikayelerin %70'inde öpüşerek kaybediyorlar bu laneti."
düşündü jungkook. az önceki olan şey.. hoşuna gitmişti. ama korkmuştu da. bu yüzden geriye çekmişti hemen kendini ne yapacağını bilemeyerek.
bir elini saçındaki tokaya getirdi jungkook. ardından da düşünürken parmak uçlarıyla tokası ucundaki tavşan yüzüne dokundu.
"ne yapacağını bilmiyorsun." dedi mavi saçlı onu izlerken. "fark ettiğim kadarıyla her ne yapacağını bilmediğin zamanlarda parmaklarınla tokana dokunuyorsun." dedikten sonra da sevimli diye geçirdi içinden.
taehyung'un jungkook'u sevmeme nedeni.. kıskanmasıydı. ailesini, kişiliğini ve olduğu bu hâliyle herkes tarafından sevilmesini kıskanıyordu taehyung. çünkü o yalnızdı. kimse onu jungkook'un çevresinde sürekli güldükleri gibi karşılamıyordu. ya bir dertleri varsa ya da sadece boş kaldıkları zaman takılmak için geliyorlardı yanına.
onun yanına giden kızlar onunla arkadaşça konuşup eğlenirken, kendisinin yanına gelen kızlarsa sadece onunla birlikte olma hayalleri kuruyorlardı.
jungkook aksine doğru düzgün arkadaşları bile yoktu. okula gidemedikleri günler yanında olduğundan her şeye tanık olmuştu taehyung. o gün gitmediği için en az beş kişi aramış ve birkaç kişi de mesaj atmıştı. taehyung'a ise.. onu babası bile merak etmemişti yazdığı kısa bir bugün eve gelmiyorum mesajına görüldü atarak. hiçkimse jungkook'a olduğu gibi hasta olup olmadığını sormamış ya da endişelenmemişti. her ne kadar herkes tarafından tanınsa da yanında gerçek diyebileceği kimsesi yoktu.
ve annesi.. en çok da annesini kıskanmıştı sanırım taehyung. bazen okulda birlikte görürdü onları ve izlerdi uzaktan. annesi her jungkook'a sarıldığında canı acırdı taehyung'un. çünkü bu hayatta belki de yanındaki tek gerçek diyebileceği annesi de gitmişti bu dünyadan bir süre önce.
ve yapayalnız hissediyordu taehyung. karşısındaki bu tavşan tokalı çocuk ise onun yalnızlığının aksine çok kalabalıktı. ve bu taehyung'u rahatsız edip onu kıskanmasına hatta nefrete dönüşecek kadar iğrenç biri olmasına neden olmuştu.
ancak, birleşen elleri sayesinde görüyordu taehyung. karşısındaki bu beden de, etrafında onca insan olsa da yine mutlu değil gibiydi. evet gülüyordu ancak eksik gibiydi işte.
ya da sadece öyle hissetmeyi tercih ediyordu taehyung. en azından içindeki bu taşlaşan kalbini yeniden ısıtmak ve ona da diğer insanlar gibi normal bakabilmeyi, hissetmeyi istiyordu. yapıyordu da bunu yavaş yavaş. çünkü artık mavi saçlı, karşısındaki bedenden açıkça nefret ettiğini söylemekten çekinir olmuştu.
onu kırarım belki düşüncesi aklını yiyip duruyordu her bir hareketinde. çünkü tavşan tokalı çocuk ona o kadar iyi yaklaşıyordu ki, taehyung'u da iyi yapıyordu farkında olmayarak.
"hem," dedi taehyung hafifçe gülümserken. "bana hyung diyebilirsin jungkook. söz bu sefer söz önceki gibi bir şey yapmaya kalkışmayacağım."
"emin misin?" diyerek bakışlarını ona çıkardı jungkook meraklı bir şekilde.
"eminim." dedi mavi saçlı kafasını aşağı yukarı sallarken. "ne dersin?" diye sordu ardından da az önceki öpüşme sorusunu hatırlatarak.
düşündü jungkook gözlerini mavi saçlının yüzünde gezdirirken. ardından da "deneyelim mi?" diye sordu biraz çekingen bir şekilde. "deneyelim mi?" diye aynı soruyu ona yöneltti taehyung da.
güldü jungkook. "hyung!" dedi ardından da neşesi sonunda yerine gelmiş bir şekilde. "iğrenmezsin benden değil mi?" diye sorduğunda "iğrenmem jungkook." diyerek gözlerini kapayıp açtı taehyung bir sorun olmadığını belirtmek için.
"olabilir o zaman. hem.." dedi jungkook ellerine bakarken. "..o anın telaşından tam anlayamadım ama.. ellerimizi sen benim dudaklarıma değdiğinde ayrılmış gibi hissettim."
"gerçekten mi?"
"hmhm, yani bilmiyorum ama emin de değilim. sonuçta kendi kollarım arasına sarmıştım senin elini. garip bir şey hissettim ama ne olduğunu bilmiyorum tam." dediğinde başını salladı mavi saçlı anladığını belli edercesine.o sırada ise dış kapının açılmasıyla jungkook'un annesi içeriye girdi.
ikisi de birbirlerine baktılar biraz üzgün bir şekilde. çünkü öpüşme işini sonraya ertelemek zorunda kalmışlardı.
✨✨
ehehe sonraki bölüm.. öyle bir bölüm olacak🙂
sonraki bölümde görüşürüzz💗
(ve bölüm sonunu nasıl getireceğimi bilemediğimde hemen jungkook'un annesini ortaya çıkarmam djsbkdbdsjhshs)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lanet ✓
Hayran Kurgu"lanet.." dedi jungkook karşısındaki bedenle birleşmiş ellerine bakarken. "benim lanetime yakalandın kim taehyung." ⊹ taekook ⊹ texting/düzyazı✍️🏻 ⊹ okul/lise ⊹ kook💗 ⊹ sihir🪄 başlangıç: 160522 bitiş: 020622