İyi okumalarr, oy vermeyi ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayınn
❤️🔥
Kitaplar, demişti öğretmenim bana. Onlar senin dostun olacak. Ya da kendini onunlayken iyi hissedeceğin bir kedin. Kedilere hiç bir zaman yaklaşamadım. Onların o masumluklarını, kendi kirimle kirletmekten korktum. Kitaplar ise kirlenmeye hazırdı. Çünkü onlar zaten masum değildi. Ben ailemin sevgisini göremedim belki ama kitaplar bana onu hissettirdi. Psikoloğumun bana dediği tek şey şuydu: ' Kendi kitabının baş rolü zaten sensin Ahsen. Kendini başka bir dünyaya koyma. Gerçeğe baktığında bunların hiçbiri kalmayacak. Uzaklaşıyorsun.' Uzaklaştıran neydi peki? Anlamıyordu kimse beni ya da anlamak için soru sormuyordu. Ahsen kim ki?
Ben Ahsen Nur. Şaheser'i olmadan. Kendi dünyasını beğenmeyip, geceleri dualarımdan eksik etmediğim; güzel bir dünya isteyen ve hayalleri ile rüyalarını bile kirleten o kız. Ama o kız olmamı isteyen şey ise Şaheser olmam.
Ailenin Şaheser'i, gerçekten öyle mi?
Olmak istediğim ama asla olamadığım Şaheser.
Soyun yalancı kızı Şaheser.
Nefes al ve ver Ahsen Nur. Sen yalancı değilsin. Sen Şaheser de değilsin.
Duru'nun sert itiraflarından sonra onları sindirmek için bir vaktim yoktu. Metin kolumdan tuttuğu gibi dışarı fırlamıştık. Yine kaçıyorduk. Peki bu sefer neyden? Yine babamdan. Neden durup konuşmuyorduk? Çünkü bize zarar verir.
Arabaya binmeden önce karşımda Duru ve Ceren'i gördüm. Ceren pişmanım der gibi, Duru ise bunlar daha hiçbir şey der gibi bana bakıyordu. Taha yanıma geldi. Duru'ya baktı. Ve Duru'nun ifadesi değişti. Yanağımdan makas aldığında ona doğru kafamı çevirdim. Ve o sonra Duru'ya göz kırptı.
"Yalancı orospu! Ailesiz şerefsiz! Sevgisini erkeklerin kollarında arayan bir aptal! Kendi kendine yetinemeyen bir sürtük! Aptalsın Ahsen Nur Şaheser. Korkasın. Yalancının tekisin. Hiçbir zaman doğruları konuşmayacaksın değil mi? Dur ben senin yerine de konuşayım! Neydi o hmm 'baba ben sana neden yalan söyleyeyim ki? Buğra ile hâlâ sevgiliyiz. Ondan neden ayrılayım? Seviyoruz biz birbirimizi.' ya da ' Baba Durulardayım ödevlerimizi yapacağız' bunları söylediğin akşamında hangi erkeğin kollarında hem kendini hem onları tatmin ediyordun! Magazinlerde olsun, aile içinde olsun, okul hayatında olsun tek bildiğin şey yalan senin!" diye bağırıyordu Duru. Ben sadece dinliyordum.
Hayır ben yalancı değildim. Yalancı olmamı isteyen sizlerdiniz. Diyemedim. Duru'nun bahsettiği şeyleri söylediğimde inanıyordu ve ben çıkıyordum evden. Kafamı dinliyordum kendime iyi gelmeye çalışıyordum. Ta ki eve gelene kadar. Eve geldiğimde yemediğim laf ve dayak kalmıyordu zaten.
Arabaya bindim çünkü cevap verecek yüzü kendimde bulamadım. Belki de haklıydılar. Ahsen Nur Şaheser sadece yalancıydı.
Herkes arabaya geldiğinde yola çıktık. Muhtemelen bahsettikleri eve gidecektik.
Çok sessizlerdi. Utanıyorlar mıydı acaba benden? Benimle olmaktan? Çünkü ben olsam utanırdım.
"Sevdem. Sevdem Kıraçlı,o kim?" diye sessizliği böldüm.
"Benim kız kardeşim. Burada yaşamıyor. Uzun zamandır da görüşmüyoruz. Sen nereden tanıyorsun?" diye sordu Metin.
"Hiç ismini gördüm de bir yerde." diye mırıldandım.
İnstagrama girdim. Ve kızın isteğini kabul ettim. Geri takibini de yaptım. Kız anında isteğimi kabul etti. Hesabına girdim.
Çok fazla öne çıkanı ve takipçisi yoktu. Metin'inkine nazaran.
İlk öne çıkaranına baktım. Kendisini koymuştu. Çok güzeldi. Kıvırcık saçları vardı. Göğüs hizasından biraz daha uzun.
Diğer öne çıkanında yaşadığı yerdeki fotoğraflardan vardı. Sanırım Paris'te yaşıyordu.
Bir tane postu vardı. Onda da denizi çekip koymuştu.
Kızın hesabını gözledikten sonra kendi hesabıma girdim. Milyon tane öne çıkanım ve binlerce postum vardı. Şaheser.
Artık Şaheser olmak istemiyordum. Farkındaydım şuan yapacağım şey takipçilerimi, fanlarımı kaybetmekti ama artık durmalarının faydası yoktu.
Şaheser olduğum bütün öne çıkanlarımı sildim. 1 tane kalmıştı onda da zaten 2 fotoğrafım vardı.
Postlarımdan sadece 2 tanesi kaldı. Onlar çocukluğuma ait olanlardı. Hatırlayamadığım çocukluğuma ait.
Telefonu kapattım. Başımı cama yasladım ve yolu izlemeye başladım. Telefona gelen art arda bildirimler yüzünden telefonu geri elime aldım.
Birden fazla magazin şuan benim post silmemi konuşuyordu. Zaten sadece konuşuyorlar.
Taha ve Alaf uyuyorlardı. Metin arabayı sürüyordu ve Kaya da ona eşlik etmek için bir şeyler anlatıyordu. Çok garip bir şekilde hâlâ onlarlaydım. Daha başındaydık. Çok iyi biliyordum. Ama bunun bir sonu ne zaman gelecek çok merak ediyordum.
Belki de hiç bir zaman gelmeyecek bir sonsuzluğun içindeydim. Şey gibiydi bu. İmkansızlıkta imkan aramak gibi.
İyi gelen her şey tek tek gidiyordu. Önce saçlarım. Sonra arkadaşlarım ve şimdide kuzenlerim. Hayat felsefem baştan yazılıyordu.
Ahsen Nur tekrardan doğuyor. Bu sefer hangi yolda yürüdüğümü dahi bilmiyordum. Ahsen sen yürümüyorsun, koşuyorsun. Yoktun sen nerelere gittin, özledim. İyi daha çok özle, gelmem bir daha. Kendi iç sesimin bana düşman olması kadar absürt bir şey yok sanırım. Kendi kendime kavga ediyorum şaka gibi.
"Şimdi bir şeyler yeme vakti, ne yemek istersin Ahsen?" diye sordu Kaya.
"Farketmez bana, yerim ben herşeyi." dedim. Ama yemiyordum herşeyi.
"Ahsen, seni senden daha çok tanıyoruz biz sanırım. Kokoreç gömelim." dedi ve navigasyona kokereç yerlerinden birini yazdı.
"Bugün günlerden ne?" diye sordum.
"Cuma" dedi Metin.
"Metin, öğlene kadar duralım burda. Namazı kılar, yola çıkarız." dedi Kaya.
"Kılalım kılalım da Ahseni nereye koyacağız?" dedi Metin.
"Benim bir arkadaşın dükkanı var burda, eşiyle birlikte kalırlar." dedi Kaya.
Konu bendim ama araya bile girmedim. En azından beni bir yere koyacaklardı. Bende biraz ibadet ederdim.
Yolları uzatarak ve karıştırarak gittiğimiz 2.saatin sonunda bir dağ yoluna girmiştik. Aşağıda bir köy vardı.
"Hassiktir ya!" diye bağırdı Metin.
Kaya arabadan indi ve arkasına baktı. Ve tek bir şey söyledi:
"Yarra yedik."
❤️🔥
Aaayyyyy helüüüüüüüü aşk parçalarıııımmmmmm
özlediiimm siziiiiiiiii
dersler denemeler derken aktif olamadım ya, günlük atacağım bölümler haftalık oldu.
Düzenlediğim bölümler burda sona erdi artık baştan yazıyorumm
dikakt edin kendinize öpüldünüüzzzzz.