İyi okumalarre, oy vermeyi ve fikirlerinizi belirtmeyi unutmayınnn.
Edit fikirleriniz var ise birhappysarca insta hesabından lütfen bize bildiriinnn.
❤️🔥
Bazen yaşamaktan çok keyif alıyordum. Mutlu olduğum zamanlar oluyordu ama bunlar kısa sürüyordu. Canımı çok yakıyorlardı. Canımı yaktıklarında üzgün oluyordum. Ve bu beni depresyona falan sokuyordu. Haftanın 3 günü mutlu 4 günü sulu göz olarak geziyordum.
Ben nefes almaktan bile o kadar çok yorulmuştum ki ölmeyi denemesem bilr araltırmıştım. Canımın acımasından çok korkuyordum. Çaresiz oluyordum canım yandığımda, ben güçlü duran ama bebek ruhu olan biriydim. Çaresiz. Gergin ve yalancı.
Şuan bulunduğumuz yer, ortam falan aşırı komikti. Dağın başında tekerimizin havası inmiş ve domuz sürüsünün arasında kalmış durumdaydık.
Kaya gerginlikten arabayı falan tekmeliyordu. Metin ise onu tutmaya çalışıyor, domuzların sese doğru geldiklerini söylüyordu.
Biz ise birbirimize sarılmış durumun hemen sona ermesi için dua ediyorduk.
Şuan Tahsin babam gelseydi daha rahat olurmuşuz gibiydik. Yok hayır vazgeçtim. İkisi de birbirinden kötüydü.
Hepimiz aksi gibi aşırı acıkmıştık. Taha: "Ben şuan tok olsam asla korkmazdım ve size akıl verirdim. Şansınıza küsün aşırı açım." dedi ve bize daha da sıkı sarıldı.
Domuzlar gündüz vakti nereden çıkmıştı ve bizim tekerlerimizin neden şimdi havası inmişti. Allahtan tek bir şansımız telefonlar çekiyordu ve yardım çağırabilmiştik.
Kaya, bahsettiği arkadaşını aramıştı. Adam 1 saat sonra kadar geldi ve bizi alıp götürdü.
Beni evlerine bıraktı ve hepsi beraber camiye gittiler.
"Merhaba hoş geldiin güzelim. Geç içeri." dedi kadın. Utanarak da olsa kafamı salladım ve içeri girdim.
"Aç mısın canım, bir şeyler hazırlayayım mı?" diye sordu. Her şey o kadar ani ve hızlı gelişiyordu ki ben durumlara yetişemiyordum. Biz ne ara Trabzondan Muğlanın bir köyüne gelmiştik.
"Teşekkür ederim, aç değilim." dedim. Yalan. Külliyen yalan. Kurt gibi açtım. Önüme maydonoz koysa kemirirdim. Sonucunda istifra edecek olasak bile.
"Benim de sorduğum soruya, tabii ki de açsındır. Ben Gülin bu arada. Sense Ahsen Nur olmalısın. Hem televizyonlarda hem Kayalar çok bahsetmişti. Güzel kadınsın vallahi. Senin gibi olmak isterdim." dedi. Kendi güzelliğinin farkında bile değildi.
Upuzun sarı saçları vardı. Boyu minimaldi ve yemyeşil gözleri vardı.
"Çok konuştum değil mi? Şimdiden sıkıldın benden." dedi.
"Tabii ki de hayır, ben sadece biraz utanıyorum o yüzden cevapsız kalıyorum." diye cevap verdim. Gülin bir şeyler söyleyip gitti.
10 dakikaya sofrayı hazırlamıştı. Sofraya geçtik.
"Kaya senden çok bahsederdi bize. Seni fotoğraflardan falan tanıdık. O halde bile çok güzel olduğunu anlamıştım. Seninle hep yan yana gelip fotoğraf falan çekilmek istemişimdir." dedi tek solukta.
O kadar ünlü bir insandım evet ama bu Şaheser'e aittim. Ben Ahsen Nur olmak istiyordum. Şaheser beni çok yoruyordu.
Sessiz bir şekilde yemeği yedik ve toplamama izin vermedi. Yanıma geldiğinde elinde tepsi vardı.
"Bir fal bakalım sana, al bakalım iç." dedi. Teşşekür ettim. Fallara inanamazdım ama kırmamak için kabul ettim.
Şuan tek merak ettiğim Metinlerin falan mesleği neydi? Alakasızdı ama bilmiyorum. Ahsen biz alıştık konudan konuya atlamandan falan. Ne yapayım ruh halim öyle izin veriyor.
Kayalar muhtemelen babasının şirketi ile ilgileniyordu. Ancak ben Kıraçlıları çok duymamıştım. Sadece varlıklı bir aileydi. O kadarını biliyordum.
Fal için beklerken biraz daha sohbet etmiştik. Gülin falın hazır olduğunh söyledi ve bardağı kaldırdı.
Gözlerini kıstı ve "Ahsen çok güzel şeyler görmüyorum ama merak etme bu senin canını yakacak şeylerden değil. Bak şurda bir kapı görüyorum bu senin canını çok yakacak bir kapı olacak. Giriş veya çıkış pek emin değilim. Fark edilen bir şey var ki senin, bizim dörtlü ile sürekli yolculuğun olacak. Sürekli bir seyehat falan. Ama ilerleyen zamanlarda 1 kişi eksilecek gibi. 5 çizgiden birinin üzeri silinik gibi. Üzüleceksiniz. Daha fazla bakmayayım bir de gerçektir falan keyfimiz kaçmasın." dedi ve koydu.
"Bu şeyler, tutmaz gerçekten değil mi?" diye sordum. Bana derin derin baktı.
"Güzelim benim, korkma dediklerim genelde çıkmıyor kafana takmana gerek yok. Rahat ol sen." dedi ve beni yalnız bırakıp çıktı.
Gözlerimi araladığımda yerde uzanan 4lüyü gördüm. Ne ara uyumuştum ve ne zaman gelmişlerdi.
Hepsi ideal bir erkek nasılsa onun gibiydiler. Alan yaşamıştı yani.
Hepsi uyandıktan sonra yine bir yolculuğa çıkmıştık.
"Şu dediğim kokoreçi yiyemezsek çocuğumu düşüreceğim." dedi Kaya. Taha bir anda kahkahasını patlattı. Alaf ve Metin ise gerizekalı mısınız der gibi ayndan göz göze geldiler. Ahsen ne oluyorsa bu aynalar yüzünden oluyor ha.
Kokereçlerimi yedikten bir süre sonra eve gelmiştik.
Kayalar odalarına çekilmişti. Ben ise salonda Metin ile baş başa kalmıştım. Trabzondaki eve benziyordu. Yukarı çıkmamıştım ama girişte hemen salon vardı.
"Ahsen seninle başbaşa kalmaya çekiniyordum. Sarılamıyorum sana bakamazken ama çok özledim seni. Böyle sıkı sıkı sarılıp kokunu içine çekmek istiyorum. Seninle böyle sağlıklı bir şekilde sohnet edemiyorum. Çok utanıyorum. Şunca zamandır sana gelemediğim için. İlk sen bizi unuttuğunda yanında olup sana kendimizi hatırlatamadığımız için çok pişmanız ama elimizden de bu kadarı geldi be güzelim." dedi.
"Metin gerçekten sorun değil, sizde çocuktunuz bende çocuğum. Size kırgın veya kızgın değilim. Ben sadece kendime kızgınım. Her şey üst üste geliyor çok ani gelişiyor ve ben yine herkese hemen güveniyorum. Senin tek bir lafında sana inanabilme yeteneğim falan da var yani." dedim ve yine konudan konuya atladığımu fark ettim.
Tam Metin bir şey diyecekken kapı çaldı. Metin kapıyı açtı. İçeri koşarak küçük bir kız girdi ve güzel olgun bir kadın.
"BABAAAAA!!" diye bağırdı küçük kız.
❤️🔥
Sellllllaaaaamm aşkilatalarııımmm yine ben ve tutmayan bölğmlerimiz🥹
Hwrşey yavaş yavaş diyorum ama sabırsız bir insankm, farkındayım yazum dilim kuvvetli değil ve konular bağımsız oluyor ve hızlı geçiyorum ama ben yazarken yeni şeyler geliyjr aklıma ve hızlıca geçiyorum
ama sizi seviyorummm