...
Kaç saattir yoldayız hiç bir fikrim yoktu. Gözlerimi kapatış o kapatıştı.Gerinme hareketleriyle birlikte uyandım ve elim bir şeye çarptı. Çarpan şeye baktığımda ise esmerin suratı olduğunu ve ebemi höpletecekmiş gibi baktığını fark ettim.
"Ay pardon, elim çarptı sanırım" diyerek olayı toparlamaya çalıştım. Sen demesen biz fark etmezdik Ahsen. Sen kimsin be? İç sesin:)
"Tamam sorun yok. Rahat uyudun sanırım." dedi. Evet baya rahat uyumuştum. Kafamı olumlu bir şekilde salladım.
Hepsi kalkmıştı ve biz hala yoldaydık. Sarışın çantasından yiyecek bir şeyler çıkartmıştı. Bizde öylece karnımızı doyurduk. Ben bu sarışını sevdim Ahsen. Al senin olsun sevgili iç sesim.
"Beni neden koruyorsunuz?" diye sordum. Biraz erken olmadı mı ya Ahsen sanki? Öldükten sonra falan bekliyordum ben? Ha ha ha, çok komiksin.
"Neden mi koruyoruz! Böyle soru mu olur amına koyayım ya!" diye bağırdı kumral olan. Birden ellerim kulaklarıma gitti.
"Özür dilerim Ahsen.." diye üzgün bir ses duydum. Biri beni sarsıyordu ama başka hiç bir şey duymuyordum.
"Ahsen sonunda uyandın, bir ara kış uykusuna falan yattın sandık." diye söylendi esmer olan. Aynen kış uykusu. Ben orda ölüyordum ama haberleri yoktu. Ahsen haberleri olsa ne yapsınlar, kaçırdılar ya bizi. Pardon biz kendimizi kaçırttırdık. Salak salak konuşma be mal.
"Krize girmiş olmalıyım, kaç saattir uyuyorum?" diye sordum.
"16 saattir uyuyorsun. Saat şuan 10:37 " diye açıkladı. Açıkcası fazlası ile şaşkındım.
"Yine az bayılmışım, normalde 20 saatin üzerine çıkıyordu. Neyse biz neredeyiz?" diye sordum.
"Kalacağımız eve geldik. Şimdi arabadan ineceğiz" dedi kumral olan.
''Ahmet koçum dur sen burdan sonrasını yürüyelim'' dedi kumral ve cebinden bir kumaş çıkardı. Bana bakmaya başladı. Bende ona bakıyordum zaten en son o konuştuğu için. Ahsen bazen beyninin olup olmadığını, yerinde durup durmadığını kontrol et. İç sesim neden mantıksız mantıksız cümleler kurup duruyor?
''O kumaşla bana niye bakıyorsunuz siz?'' evet kumaş bana bakıyordu şuan.
''Gözlerini bağlayacağız. Anladın sanmıştık da sen mi bağlarsın ben mi bağlayayım diye bakıyorduk.'' deyince kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. O da kumaşı bir kişiymiş gibi saymıştı. Ahsen bunun neresi komik Allah aşkına. Sus sevgili iç sesim. Sen şizofrensin. Bu durumda sende öyle oluyorsun.
''Ben kendim bağlarım, siz kitaplarımı düzgünce hırpalamadan taşıyın'' dedim ve elinden kumaş parçasını alıp bağladım. Düştüğümüz duruma mı ağlayayım yoksa senin mallığına mı! Hangi geri zekâlı kendi kendini kaçırttırır Allah aşkına!
''Hadi oyalanma yürü'' dedi esmer olan. Valla sen demesen ben burada dikilmeyi düşünüyordum.
''Özürlü müsün sen? Önümü görsem zaten yürürdüm değil mi?'' dedim bağırarak.
''HasbinAllah'' dediğini duydum.
Kapı açılma sesi duyduğumda gözümdeki şeyi çözdüm. Kocaman bir eve gelmiştik.
"Evimize hoşgeldin fındık" dedi sarışın olan.
"Hoşbuldum hoşbuldum." dedim. Onlara neden güveniyordum bilmiyorum ama onlara karşı gereksiz bir şekilde yakınlık hissediyordum.
Kumral olan bana evi gezdirdi ve odamda beni yalnız bırakıp gitti. Sade bir odaydı. Ahşap bir masa, rahat olan bir yatak, yine ahşap bir kitaplık vardı sadece. Kıyafetler konusunda ise aşağıda giyinme odası olduğunu söyledi oraya yerleştirmişler.
Bunlar kimdi ve ben neden her şeyi onaylıyordum bilmiyorum. Sanırım biraz da olsa herşeyden uzaklaşmak bana iyi gelecekti. Üzerimi çıkarttım. Kıyafet üzerime yapışmış gibiydi ve canım çok yanıyordu.
Eski sevgilim Buğra, geçen yıl doğum günüm için bana bir hediye almıştı. Bir krem almıştı ve çok güzeldi. Tek sıkıntı ben her kremi kullanamıyordum. Alerjim vardı ve vücudum yanıyordu. Kremi alıp anı kutumun içine koymuştum kremi. Buğra o hafta içerisinde bize yemeğe gelmişti. Eşyalarımı karıştırmaktan zevk alıyordu, ondan gizlim saklım olmadığı için izin veriyordum. Kremi açmadığımı gördüğünde deliye dönmüştü. Ve kremi açıp bana zorla sürmüştü. O gün gece acile zor yetiştirmişti Mehmet abi. Buğra da kaybolmuştu.
Vücumda hala kremden kalan derin yanık izleri vardı. O yüzden uzun süre dar bir şeylerin içinde duramıyordum.
O günden sonra Buğra'ya 1 hafta sonra ulaşmıştım. O ise bana sadece içtiği herşeyden krem tadı aldığını ve zehirlendiğini söylemişti. Şaşırıp orada kapatmıştık konuyu.
Bir şeyler yemek için aşağı indiğimde evde sadece 4 kişi olmadığımızı fark ettim. Orafan oraya koşuşturan bir sürü insan vardı.
Beni gören sarışın yanına çağırdı. Yanına gittiğimde ise onların ev için çalışanlar olduğunu öğrendim. Oturup bir şeylrr yedik.
Masa sessizdi. Herkes gözleriyle konuşuyordu.
"İsimleriniz ne?" diye sessizliği bozdum. Ahsen çok kibarsın. Evet biliyorum.
"Bir ara bu soruyu cidden hiç sormayacaksın sandık. Ben Taha, şu esmer olan Kaya ve şu yakışıklı olan da Alaf" diyerek tanıttı. İsimleri aşırı fazla tanıdık geliyordu. Sanki daha önceden duymuş gibiydim. Ahsen çok normal değil mi? Hani normal insan isimleri illa ki duymuşsundur. İç sesim yine haklısın.
"Ne o, tanıdık falan mı geldik? Çok çirkin bakıyorsun." dedi Kaya. O ana kadar yüzümü ekşiltip baktığımın farkında bile değildim.
"Ha şey daha önceden duymuşum gibime geldi de" diye açıkladım
"Talu, soy adlarımız." dedi Alaf.
❤️🔥
A
yyyyyyy çok güzell bir şekilde büyüyoruzzzz çok mutluyuuuuummmm.
Ailemiz için bir instagram hesabı da açtııımmm destek olmak isterseniz "birhappysarca " instagram adımııızzz.
Sizleri çok seviyorummmmmm dikkat edin kendinizeee
