TÂRUMAR

34 12 41
                                    


Târumar: karışık, perişan.

Bir an için abimi gördüm yanı başımda, baktı bana uzun uzun. Biliyordum, bu da bir hayalden ibaretti, gözümü kırptığımda gidecekti.

Kapı açıldığında gözlerimdeki yaşları sildim. Burada ne kadar kalacaktım, beni kurtarmaya ne zaman geleceklerdi bilmiyordum.

Tek bildiğim tehlikeli bir oyunda olduğum.

Kapıdan hafif kilolu, kısa saçlı, cüsseli bir adam girdi.

Önceki gelen çocuğa benziyordu, babası olduğunu düşündüm.

Hafifçe yerimde doğruldum ve olacaklar karşısında gücümü toplamaya çalıştım.

"Biz, Etken'ler, gücümüzle her şeyi yapabiliriz. Bir dağ devirip bir orman yakabiliriz, bir Edilgen'i birkaç parmak hareketiyle öldürebiliriz, çelimsiz bir Etken'i de. Bunları sana anlatıyorum çünkü duyduğuma göre yeni bir Etkensin,"

Kapıyı kapattı, bana birkaç adım daha yaklaştı. "Anlayacağın, birkaç parmak hareketimle öldürebilirim seni, küçük kız. Bu yüzden sorduğum sorulara cevap vereceksin."

Sesi de karanlıktaki yüzü gibi tekindi.

Olabilecekmiş gibi duvara biraz daha yaslandım. Bu adam her şeyiyle korkunçtu.

Ölüm beni korkutmuyordu, çünkü eninde sonunda olacaktı, biraz erken olmasında sakınca yoktu.

"İsmin ne?"

Sesimdeki korkuyu gizlemeye çalışarak cevap verdim, "İpek."

Öldürecekse lütfen acısız öldürsün. Tek temennim bu.

"Hangi takımdasın?"

Bunu söylemeli miyim bilmiyordum çünkü bu savaş, Akay'ın dediği gibi, sandığımdan da büyüktü.

Sustum. Güldü. Karşımda, duvarın önünde duran masaya gitti, üstündeki gri örtüyü kaldırdı, karanlıkta olsa metalin parlaklığı gözüküyordu.

"Etken'ler işkence konusunda oldukça yaratıcıdır. Bir insanın kalbini sökmek, kanını, suyla doldurmak, ciğerlerini sarmaşıklarla sıkmak... Kalbi sökmek en sevdiğimdir."

Beni öldürmeyeceğini biliyordum, bana daha ihtiyacı vardı.

Fakat bu acı çektirmeyeceği anlamına gelmezdi.

"Bir gün, normal insanların nasıl işkence yaptıklarını merak ettim, açıkçası beni etkiledi."

Elindekini tam olarak göremedim fakat az önceki gencin oluşturduğu yaranın olduğu yere, karnıma sapladığında sivri bir şey olduğunu anladım.

Acım anlatılamayacak kadar çoktu.

"Bilmiyorum, takımda benim yaşlarımda kişiler var, iki kız üç erkek..."

Sivri şeyi çekti, "Fortis," diye fısıldadı.

Fortis Takımı...

Akay...

"Özgür bir kız, burada tutmamız zor olacak."

Sözlerimin ardından acımasız, yeşil gözlerini bana dikti. "Zor diye bir şey bizim için hiç olmadı, olmayacak da. Onu burada tutacaksın, Akay. Gerekirse iyi adamı oynayıp kandıracaksın. Hepiniz , özellikle de Esen, o güler yüzünüzü takınıp burada kalmasını sağlayacaksınız."

Sesini yükselttiğini fark etmiş olacak ki sakin bir tonla devam etti, "Ona burada, bu duvarların arasında özgürlüğü yaşatacaksınız. Onu diğer takımlara karşı doldurup acımasız biri yapacaksınız, olması gerektiği gibi. Bu zamana kadar nasıl şartlarda yaşadı bilmiyoruz ama hiç yaşamadığı şeyleri yaşatacaksınız."

BEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin