Frenweh: hiç bilinmeyen bir yere hasret kalmak.
Meriç...
Miya'nın ne zaman itiraf edeceğini merak ediyordum, geç bile kalmıştı. Hatta ölümler olmasa söylemezdi hâlen.
İpek için üzgündüm. Hoş, fikrimi çalması biraz sinirimi bozmuştu.
İntihar ettiğini biliyordum. Orada öylece boşluğa bakarken neler hissettiğini. Ve o an hissettikleri ona tek bir tercih sundu; ölmek, ölmek istemek.
Kayra'yla birbirimize baktık, ikimiz de bildiğimizi biliyorduk. Kayra benden önce öğrenmişti çünkü iyi gözlem yapardı, insanların her hareketinden anlam çıkarırdı.
Onun bu özelliğini seviyordum bazen. Ama bazen, beni her zaman anlaması hoşuma gitmiyordu. Kimsenin beni anlaması hoşuma gitmiyordu. Aslında kimse beni anlamıyordu.
Esen bir hayli sinirlenmişti, haklıydı da, odasına bir hışım çıktı. Akay dalgın gözüküyordu, o da bu itirafa bir yorum yapmadan odasına gitti. Miya yanımıza oturdu, "bari siz bir şey söyleyin."
Kayra omuz silkti, "biz zaten biliyorduk."
Ağzı şaşkınlıkla açıldı, "nasıl?"
Kollarımı önümde bağladım, "hey gidi, aptal kız. Baran ile aranda bir şey olduğu belliydi, ayrıca kimse sekiz buçukta uyumaz."
Bana bir süre boş gözlerle baktı ve Kayra'ya döndü. "Kayra?"
"Benden kağıt ve kalem istedin, sebebini sorduğumda çizim yapacağını söyledin. O çizimi ne zaman sorsam geçiştirdin. Hatırlatayım, odalarımız yan yana. Gün batımını çizerken seni gördüm pencereden, elinde bir zarfla ormana koşuyordun."
Elimi omzuna koydum, "bunu yapmaya devam edecek misin?"
Gözlerini kapattı, "bilmiyorum, belki de onunla konuşup bunu sonlandırmalıyım."
Kayra ona katılır gibi kafasını salladı, "en azından bir süre."
Birkaç saat herkes üzerindeki yorgunluğu atmak için odasına çekildi. Sonrasında olanları gözden geçirmek için hepimiz koltuklarda bir araya geldik.
"Bize olan biten her şeyi anlat." Akay çok yorgun görünüyordu, sanki ölse rahatlayacak gibiydi.
İpek gözlerini bir yere odaklayıp geçmişe gitti. "Bana onunla olmamı teklif etti, siz ondan önce davranmışsınız. O, beni çok uzun zamandır takip ediyormuş, gücümün açığa çıkmasını bekliyormuş. Ama siz erken davranmışsınız. Onunla olmak istemediğimi söyleyince ölmem gerektiğini söyledi."
İpek devam etti, gerçekten o kadar kısa sürede bunları nasıl konuşmuşlardı anlamadım. "Bana abimin yaşıyor olabileceğini söyledi, böyle bir şey mümkün mü?"
Akay elini saçlarının arasından geçirdi, gergin olduğunda hep böyle yapıyordu. "İpek, sana söylemiştim, seni takımına seçmek için böyle bir yalan söylemiş."
"Ona bunu düşündüren neydi? Biz nasıl erken davrandık, sonucu en fazla ne olabilir ki?" Kayra olanları gözden geçirip kendince bir çelişki yaratmıştı.
"Baran da bir mektupta beni, İpek hakkında uyarmıştı." Miya ağzından bunlar dökülürken karşısındaki kızın ne durumda olduğunu düşünmedi, insanlar böyleydi.
"Mektup?" Miya göz devirdi, "boş ver sonra anlatırım.
Akay, "Erksin artık peşinde, seni gördüğü an öldürmek istiyor. Büyük bir tehlike içindesin, İpek. Artık güçlerini öldürmek için kullanacaksın, buna alışamazsan da ölen sen olursun." Dedi. Bunları söyler söylemez kapıya doğru gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEİS
FantasyHâlâ rüyada olduğumu düşünüyorum" dedim kendi kendime fakat Miya duymuştu. Elini koluma koydu ve "O zaman rüyana devam etmelisin." dedi. Sanırım en doğrusu buydu, rüyama devam etmek. Farkında olmadığı fakat sihirli bir güce sahip olan İpek, hiç bek...