İHDAS

12 2 12
                                    

İHDAS: Yeniden bir şey yapmak, ortaya koymak.

İpek...

Yüzündeki şaşkınlığı ve bozguna uğramışlığı görmek sırıtmama sebep oldu. "Diğerlerini ara ve güçlerini ilk fark ettikleri yere gitmelerini söyle."

Dıştan özgüvenli gözüksem de içimden aynı cümleleri tekrar tekrar söylüyordum.

Lütfen yanılmış olma, İpek. O çocuğa bu zaferi kazandırmamalısın...

Hurdacının önünde durup biri var mı diye baktım fakat kimse gözükmüyordu. İçerisi oldukça küçük, tozlu ve havasızdı. Tekrar dışarı çıkıp aynaya baktım. Aynanın çerçevesi ahşaptan yapılmış güzel oyuklarla doluydu. Camı kirle kaplıydı ve yansımamı kusursuz gösteriyordu.

Batan güneşin turuncu ışıkları da aynaya yansımaya başlamıştı. Akay'a baktım, hâlâ o sokakta durup beni izliyordu.

Aynaya tekrar baktım.

Bak kendine, gör gerçeği,
Farkına var her şeyin,
Aslında ne kadar da eski...

Bu aynaya ilk bakışım sanki yıllar önce gibiydi. Onları ilk gördüğümde işlerin bu noktaya geleceğini düşünmemiştim.

O iki kişiyi görmem; katil olmama, hayal dünyamın gerçek olmasına, annemin eskisi gibi olmasına ve bazı şeyleri anlamama mâl olmuştu.

Böylece bazı şeyleri gördüm. Hayatımdaki bazı parçalar oturmamış gibiydi önceden. Şimdi ise her şey yerli yerindeydi, sadece eksikler vardı. Bu eksikleri zamanla fark ettim, bazıları tamamlandı, bazıları hâlâ kayıp.

Kendime belirlediğim doğruların ne kadar yanlış olduğunu anladım. Artık her şey tersine dönmüştü; yanlışlarım hayatım olmuştu. Ve bundan memnun olduğumu fark ettim.

Düşüncelerim güneşin batmasıyla yarışırken elimi aynanın hizasına getirip biraz bekledim. Yavaşça aynaya değmemle birlikte değdiğim yerde, halkalar halinde, dalgalar oluştu.

Hızlıca Akay'a baktım, orada değildi. Tekrar aynaya dönüp parmaklarımı biraz daha bastırdım. Dalgalar daha da arttı ve beni içine çekti, gözümü kapatıp kendimi çekime bıraktım.

Gözümü açtığımda suyla kaplı bir sonsuzluk gördüm. Sağım,solum, önüm,arkam. Her tarafım suydu.

Ayaklarıma baktım, adım attıkça aynadaki gibi halka şeklinde dalgalar oluşuyordu.

Adımlarımla çıkan su sesinden başka ses yoktu. Öyle ki, durup etrafı dinlediğimde kalp atışımı duyabiliyordum. Burası zarafetle donatılmış su zerreleriyle doluydu.

Uzun bir süre yürüdüm fakat sudan yapılmış duvardan başka bir şey yoktu.

Sonunda tekrar aşağıya baktım, yansımam, bir sonsuzluk gibi devam ediyordu. Elimi yere doğru uzatıp dokunmaya çalıştım. Su, elimi içine çekerek devamında bedenimi kendine esir etti.

Tekrar gözümü açtığımda daha da berraktı her şey. Bu sefer bir koridordaydım. Yanlarımda duvar örmüş sular beni yansıtıyordu. Sanki binlerce İpek bu koridorda yürüyor gibiydi. Kalbimin atışını daha net duyuyordum artık.

Bir süre sonra bir ışık gözümü almaya başladı. Adımlarımı hızlandırıp ışığa doğru ilerledim. Işığa beni kör edecek kadar yakındım, gözlerimi kısarak ilerlemeye devam ettim fakat en nihayetinde gözlerim bunca acıya dayanamayıp kapandı. Gözlerim kapalı, nereye gittiğimi bilmeden adımlarımı devam ettirdim.

Gözlerimi açıp etrafa bakmak istiyordum fakat kapalıyken bile etraf bembeyazdı. Adımlarım birbirini kovaladı, koşmaya başladım. Nefes nefese kalana kadar koştum ve sonunda, gözlerim siyahı görmeye başladı.

BEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin