TECERRÜT

5 0 0
                                    

Tecerrüt: Her şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma.

Esen...

"Herkes gücünü ilk fark ettiği yere gitsin. Hemen." Akay'ın sesinden her şey anlaşılıyordu, bu konu ciddiydi.

Vapura binip en uca oturdum, etrafa baktım. Bu tarafta kimsenin olmaması hoşuma gitmişti, yalnız olmak hoşuma gidiyordu.

Babamla en son burada oturuşum, savaştan önceydi. Bana her şeyin yolunda olacağını söylemişti. Hiçbir şey yolunda gitmedi, en azından benim için.Vapurdan indi ve bir daha gelmedi. Babamsız buraya ilk binişimse bugün gerçekleşmişti.

Her zaman oturduğu yerde sanki oradaymış gibi elimi havaya kaldırdım, gözlerimi kapattım ve saçlarını okşar gibi elimi aşağı yukarı hareket ettirdim. Hissedememek canımı acıtsa da devam ettim.

Uzun zamandır ağlamadığım için gözyaşlarım bitti sanıyordum ama yanılmışım. Ellerimle yanağımı sildim, etrafa gören birileri var mıdır diye baktım fakat kimse yoktu. Oturduğum yer tamamıyla boştu.Ama bir terslik vardı, çünkü diğer taraflara gittiğimde oralar da boştu.

Aşağıya indim, dümenin olduğu yer de boştu. Kaptan yoktu ve ben tek başıma denizin ortasında sürükleniyordum. Dümene baktıktan sonra arkama döndüm, aşağıya doğru uzanan, sonu parlak mavilere ulaşan merdiven önümde belirmişti.

Basamaklara attığım her adımda su yükseldi. İlk başta korkmasam da sonrasında nefesim tükenmeye başladı. Tekrar yukarı çıkmak için merdivenleri hızla çıktım ama ne kadar gidersem gideyim yukarıya varamıyordum. Tüm su ciğerlerime dolsa da yanmasını söndüremedi. Gözlerim karardı ve dipsiz suda batmaya başladım.

Gözlerim ağzımdan aldığım derin nefesle açıldı, kanımda dolaşan adrenalinle hızlıca ayağa kalkıp etrafıma baktım. Denizin ortasında ayakta duruyordum. Ne batıyordum ne hareket edebiliyordum; öylece denizin ortasında, ucu bucağı gözükmeyen bir sonsuzluktaydım.

Etrafımda birkaç tur attım. Uzun süre ne yapacağımı düşündüm. Belki de gereken şey güçtür diye düşünerek elimi denize uzattım. Deniz yavaşça yükselerek oval şeklini aldı ve bana bir kapı bahşetti. Gözlerimi kapattım, kendimi kapıya bıraktım.

Derin bir nefes vererek gözlerimi açtım, tekrar vapurdaydım, insanlar vardı. Ama herkesin gözünü benden ayırmaması kaşlarımı çatmama neden oldu. Çok garip bakıyorlardı. Sanki cinayet işlemişim gibi.

Yavaşça ayağa kalktım, vapurun sesi bile duyulmuyordu. Nefesimi alıp verişimin sesi daha da arttı, hiç kimse, göz bile kırpmıyordu.

Merdivenden aşağı indiğim yere gittim. Merdivenler tekrar vardı, bu sefer yukarı çıkıyorlardı. Merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladım. Bir süre sonra enerjim tükendi, basamaklar bitmedi. Dizlerimin üzerinde devam ettim çıkmaya ama nafile. Sanki sonsuzluğa tırmanıyor gibiydim.

Göğüsüm hızla inip kalkıyor, gözlerim  kararmaya başlıyordu. Hayır, gözlerim kararmıyordu. Bir çift siyah bot gözlerimin önünde duruyordu. Başımı yukarı kaldırdım. Beyaz maskeli, siyah giyinimli bir adam vardı. Ayağıyla beni ittirdi, aşağı doğru hızla yuvarlanmaya başladım. Acım git gide arttı. En sonunda basamaklar bitti fakat artık vapurda değil, siyah renk dört duvar arasındaydım. Tavanda duran beyaz ışık gözümü kısacak kadar fazlaydı

Duvara çarpınca hızım durdu, tekrar yukarı baktım. Merdivenlerden yavaşça iniyordu. Sırtımı duvara yaslayıp kaçış aramaya çalıştım ama imkansız gibiydi. Bana yaklaştığı an gücümle kendimi savunmaya çalıştım ama gücümü kullanamıyordum. Neler oluyordu anlamıyordum.

BEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin