Şu caddeden aşağıya yürümeliyiz; ta en sona...
Bu caddeyi hem severim hem de sevmem.Gezmek güzel, burada yürümek caddeyiı boydan boya aşmak pek zevkli olur .Hele dükkanların camekanlarından içini seyretmek, geçerken camekanın arkasında bulunan indirimli ayakkabı veya pantolonları farketmek... İçimdeki o duyguyu pek severim. Birçok güzel kadın olur buralarda.
Annesinin elinden tutup yürüyen yanakları başındaki pembe krem renkli Şapkanın toz pembe ponponu gibi şişkin yanakları olan çocuklar veya annesinin kucağında arkadan gelenlere öpücük atan,el sallayan kimisi dört, kimisi alttan iki dişi çıkmış olan ya da görünce yanaklarında gamzeler beliren minikler olur. Hele bir de tüm bunlara sahip birisi öpücük yollayıp, el salladı mı sormayın gitsin.Korkan çocukları ise hiç sevmem.Ya çaktırmadan çimdikler ağlatırım
ya da bir bakış atıp, göz pörtletip ,dil çıkararak ,bir şekilde yüzümü korkunç bir hale sokarak çatlarcasına ağlatırım. Şu ilerideki sarı tenteli tütüncüyü geçtikten sonra park az ileride sağ tarafta olacak. Biraz ilerlemeli ve şu yaya geçidinden karşıya geçip sağ taraftaki yaya geçidinden de diğer tarafa geçerek parka ulaşmalıyız. işte parka gelmiş bulunuyoruz. Köşede bizi karşılayan büyük Çınar Ağacı'nın ne kadar görkemli olduğunu görüyorsunuz Öyle değil mi?
Bu ağaç gibi büyük ve kendisine saygı duyulan biri olmayı istemişimdir hep. Sırf ona bir zarar gelmesin diye elektrik kablolarını iki sokak öteden dolaştırdılar ve bu oldukça beğenildi. Saygıyla koca Çınar'ı selamladıktan sonra usulca kenarından sıyrılıp hafif bir daire çizercesine parka giriş yapıp şu az ilerideki altında banklar olan çardaklarla çevrili havuzun öte tarafındaki hoş kokulu çiçeklerin her yanını sarmış olduğu çardakta oturmak benim için büyük bir zevktir. Çardağın arkasındaki göklere uzanan çam ağaçlarının gövdelerine asılmış olan kuş yuvalarında kalan Kuşlar benim bisküvilerime bayıldıkları gibi ben de onları severim. Hatta onlar için buraya geliyorum diyebilirim.Banka oturup tüm yorgunluğumun gittiğini hissetmek ve cebimde kala kala bayatlamış birkaç kurabiyeyi ufalayarak kuşların kırıntıları yemek için kapıştıklarını görmek, cıvıltmalarını ve pır pır eden kanıtlarının sesini duymak eşsiz güzellikteki desenlerini,renklerini seyretmek oldukça keyif vericidir. Bir ara evdeki tüm kurabiyelerimi onlara feda etmiştim. Onlara dertlerimi de anlattığım olur bazen ama beni dinlediklerini hiç mi hiç sanmıyorum.
Bütün yemleri yiyerek pır diye uçup gidiyorlar. Ne de olsa açlar;benim derdim varmış yokmuş onlara ne ki(!) Bir adam düşünün bir kuş tarafından bile kale alınmıyor ;böyle birini hangi kız ister, dinler ya da kim kale alır, ciddiye alır?Aklıma gelmişken onu da anlatayım. Siz de hak vereceksiniz mutlaka bana eminim. Kulağı çekilen o çocuk gibi benim de başımdan aynı olay geçti. Ben mahallemizdeki çocuklar tarafından dışlanmış ve bir kenara itilmiştim. Arka sokakta oturmuş Çalı yığınlarından bir parça kopardığım çubuk ile Parke Taşlarından etrafındaki toprakları çıkarıyordum birden oyun oynayanların sesi kesildi ve koşuşturma sesleri duyulmasıyla sesin geldiği yere doğru atıldım. Ben köşeyi dönünce koşarak bana doğru gelen kalabalığı fark ettim. Topu taşıyan ,çocuklardan en kurnazı, topu elinden bırakıp kaçın diye bağırdı.Ben top ile birlikte koca sokakta tek başıma kala kalırken birdenbire elinde sopa olan bir adam karşımda dikiliverdi. O anda bana okkalı bir tokat asılıp sendelememe ve yana doğru devrilecek gibi olmama sebep olmakla kalmayıp bacaklarıma feci bir sızı veren o sopa darbelerini indirmeye başladı korkudan ve şaşkınlıktan ağlayamıyordum bile. Bedenim zangır zangır titriyordu ve adeta dilim tutulmuştu. O anın korkusunu hiçbir zaman içinden atamadım. Aslında bugün o olayı bugün bile anımsadığımda dahi bedenim aynı şekilde titremeye ve tüylerim diken diken olmaya başlıyor. O günden beri bunu anladım olay yerinde olmak değil bazen olay anında o mahalde olmasanız dahi bu suçlu olmanıza yetiyor. O gün ben dışlanmış ve top oynayamamıştım ki; camı kırmış olayım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.Ö.R.(Karmaşık Ölüm Raporları)
Mistero / ThrillerBu kitap toplum tarafından her zaman ve her şekilde hor görülen,dışlanan ve kendisine o yokmuş gibi davranılan,hayatında birçok çetrefili yaşamış olan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Sabah akşam aynı hikaye... Aradan çok yıllar geçse de h...