16. Bölüm

265 24 12
                                    

Derin'le yaklaşık 10 dakikadır kimsenin olmadığı bu iki duvar arasında duruyorduk.

Hala Sarp'la Kerem'in yanına gitmemiştik.Sıkıntıyla derin bir nefes alıp elimi saçlarımın arasından geçirdim ve soğuk zemine oturup dizlerimi kendime doğru çektim.

Şimdi ne olacaktı? Telefonunu eline alıp mesaj yazmaya başladım.

"Siktir git Ertuğrul."

Telefonu tamamen kapatıp kendimi düşüncelerimin arasına itekledim. Annem babamı aldatmıştı. Babama söyleyecek miydim?

Bilmiyorum.

Sarp benimle gerçekten oyun oynuyorsa ne olacaktı?

Sanırım yıkılırdım.

Başımı iki yana sallayıp böyle bir şeyi göz önünde bulundurmamayı denedim. Öyle bir şey olmayacaktı.

Ayağı kalkıp Derin'e yandan bir bakış attım. O da kendi düşüncelerinde boğuluyordu. Kolunu dürtüp "Gidelim." dedim ve cevap vermesini beklemeden arabaya doğru yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini yerde gözüken gölgesinden anlayabiliyordum.

Arabanın önüne geldiğimizde tedirgince arabanın kapısını açtım ve içeri geçtim. Yerimde rahatsızca kıpırdanıp "Aslında ben iyiyim. Bence geri dönelim." dedim. Sarp kaşlarını çatıp "Olmaz. Doktora gidiyoruz. Her an kötü bir şey olabilir. Önlem almamız lazım." içimden her ne kadar 'Tamam anne.' diyesim gelsede çenemi kapalı tuttum ve sadece başımı tamam anlamında sallamakla yetindim.

Şuan bu durumdan kurtulmamız gerekiyordu, ama nasıl?

Bakışlarımı Sarp'a çevirdiğimde "Ben çok yorgunum. Hem acıktımda. Hadi eve gidelim, lütfen. Yarın doktora gideriz." diye ısrarla gözlerinin içine baktım.

Sarp o kadar çok yalvarmama karşılık geri dönmeyi kabul etmişti ve şuan eve doğru gidiyorduk. Annemin evde olmadığını bildiğimden hepsini eve davet ettim.

Eve geldiğimizde arabadan ilk olarak ben indim, ardımdan Derin indi ve ardından Sarp'la Kerem.

Adımlarımı hızlandırıp kapının önüne geldim ve çantamın içindeki anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Evin içinde karanlık yüzünden hiçbir şey gözükmüyordu. Kısa süre sonra gözlerim karanlığa alışınca yavaş yavaş etraftaki eşyaları görmeye başladı.

Bakışlarımı arkamdaki üç kişiye çevirdim.

"Hadi içeri." dedim ifadesiz çıkan ses tonumla.

Ayakkabılarını çıkartıp içeri geçtiler ve kapının yanındaki ışığı açıp merdivenlerden odama çıkmalarını söyledim.

Onların arkasından bende odama doğru çıkarken başımın dönmesiyle duvara tutundum.

"İyi misin?"

Derin'in sorusuyla başımı kaldırıp ona baktım ve "Evet. İyiyim." deyip zoraki bir şekilde gülümsedim.

Odaya girdiğimde Sarp benim yatağıma oturmuş, belini yatağın başlığına dayamış. Kerem sandalyeye oturmuş Derin ise köşedeki koltuğa oturmuştu. Sıkıntıyla bir nefes verip yere oturup bağdaş kurdum.


Sarp bakışlarını bana çevirip "Kapıyı kimin kilitlediğini gördün mü?" diye sordu. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Kimin kilitlediğini biliyordum ama söylemeye korkuyordum.

Eğer söylersem şuan her ne kadar sakin görünsede Ertuğrul'a neler yapacağını düşünemiyordum.

Gözlerimi yere çevirip Hayır. Bilmiyorum." dedim.

UYKUCUNUN RÜYASI (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin